"Görülecek, işitilecek, tadılacak, okunacak, yazılacak, yapılacak o kadar çok şey birikiyor ki, bundan sonra hayatımın bütün bunlara yetişmeyeceğinden korkuyorum."
“Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da öteki yana – sözün kısası şimdikine öylesine yakın bir dönemdi ki, kimi yaygaracı otoriteler bu dönemin, iyi ya da kötü fark etmez, sadece “daha” sözcüğü kullanılarak diğerleriyle karşılaştırılabileceğini iddia ederdi.“
İstediğiniz anayasayı, seçim haklarını hazırlayın, en liberal kanunları yazın, sosyalizmin ya da komünizmin mucizevi gücüne inanın ama yüzbinlerce çocuğumuz hayatlarına küçük ve sefil insanlar olarak başlangıç yapıyorsa tüm parlamentolara rağmen hayatımız sefil, fakir ve çirkin kalmaya devam eder. Yetkililer özensiz olmaya devam eder. Bakanlar siyasi yalanlar söylemeye. Milletvekilleri, halkın zararına spekülasyonlar yapmaya. Okullar, yeni nesillerin aklını ve kalbini kurutmaya. Basın, sahte güzelliğini satan bir sokak kadını gibi davranmaya devam eder.