Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Canefşân Çelebi

Canefşân Çelebi
@KKinik
96'dan başlayıp 39-9' un sırrına varmak için. <-Kim ilmi cahillere verirse onu zâyi etmiştir. Kim ilmi isteyene vermekten geri durursa zulmetmiştir.> İmam Gazali.
"Bir süreliğine yalnız kalmak tehlikelidir ve bağımlılık yapar. Çünkü ne kadar huzurlu olduğunu görünce artık insanlarla uğraşmak istemezsin." (Çehov)
Reklam
Canefşân Çelebi tekrar paylaştı.
“Bu çağ her şeyin kamuyla paylaşıldığı bir çağ, neredeyse hiçbir mahrem yok. İnsan ruhu ilahi bir emanet ve oraya sadece izin verilenler, kaderin izin verdikleri girebilmeli.”
Sayfa 83 - Turkuvaz
Canefşân Çelebi tekrar paylaştı.
"Her arayan aradığı cevabı bulamaz. Ama cevap bulanlar sadece arayanlardır..." ***

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Canefşân Çelebi tekrar paylaştı.
ALLAH'ın insana verdiği en güzel lütuf seçme hakkını vermesidir.
AMA BEN İNSAN OLMAYI SEÇMEDİM Kİ! ALLAH beni böyle yarattı. Belki ben seçme hakkı istemeyecektim. Böylece melekler gibi hep cennette olurdum, ühü ühüüüü. Öncelikle bilmelisin ki, SEN İNSAN olmayı seçmezdin. Çünkü yoktun! ALLAH'ın bize (İnsan olmak mı, yoksa hayvan olmak mı istersin) diye sorabilmesi için önce bizi yaratması gerekirdi. O zamanda
Sayfa 27
Canefşân Çelebi tekrar paylaştı.
Ah "bilip ettiklerim, bilmeyip ettiklerim."
Sayfa 316 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Canefşân Çelebi tekrar paylaştı.
Dünya bir heves işte Asım. Hevesini alanlar ve hevesi kursağında kalanlar var. Bir de kimseler pek bilmez, senin gibi 'heves ne ki' deyip kenara çekilenler var. Hevesten geçenler...
Sayfa 82 - Zeki Bulduk/Bir acı yel esinceKitabı okudu
Canefşân Çelebi tekrar paylaştı.
Kur'an'da kalbin tarifi yapılmıyor, akıl kavramı isim olarak geçmiyor ama üç yüzden fazla ayette bir biçimde akıl vurgulanıyor, defalarca kalpleriyle akletmekten bahsediliyor.
Canefşân Çelebi tekrar paylaştı.
Cemil Meriç'in "iyilik eden mükâfat bekliyorsa tefecidir" sözü ne kadar derin bir hakikate işaret ediyor. MarcusAurelius'un "birisine iyilik etmişsen, daha fazla ne istiyorsun? Doğan'a uygun davranmış olmak yeterli değil mi senin için? Yaptığının karşılığını görmeyi mi arıyorsun daha? Gözün görmek, ayakların yürümek için ödül istemeleri gibidir bu söz.
Kudüs...Ah Kudüs! Taşından toprağına peygamberin izini taşıyan Kudüs... Kolu kanadı kırık, vuslatı bekleyen Kudüs... Ümmetin derdi olamadın bir türlü. Unutturdular seni bize... Hesabını verebilicek miyiz?
Canefşân Çelebi tekrar paylaştı.
İnsan insana taşar da kimse anlamaz bilmiyorlar. Mustafa Akar
Reklam
Canefşân Çelebi tekrar paylaştı.
Susmak lazım, çünkü kalbimizin konuşması dilimizin sükutuna bağlıdır.
İyisi mi, Mustafa Kutlu’nun “Hüzün Ve Tesadüf” kitabından yapacağımız alıntı ile sözü hülasa edelim. “Bir şey yap güzel olsun… Huzura vesile olsun, rikkate yol açsın, şevk versin, hakikate işaret etsin. Bir şey yap doğru olsun. İnsanları yalanın ve yanlışın batakhğına düşmekten korusun. Rüzgâr ve akıntıya kapılmasın; kırılsın lakin eğilip bükülmesin… Bir şey yap iyi olsun. Hizmetten, hürmetten, merhametten müteşekkil olsun. Kalpleri yumuşatsın; garibin, yolcunun, zayıfın derdine derman olsun. Bir şey yap adil olsun. Haktan, hukuktan ayrılmasın… Bir şey yap barış olsun insanlar kin ve nefretten uzaklaşan. Bombalar patlamasın çocuklar ölmesin. Ohooo, bana neredeyse dünyayı düzelt diyorsun. .. Öyle. .. Hadi bir şey yap. . .”
Canefşân Çelebi tekrar paylaştı.
Eski zamanların bizimkileri hal ehli olmayı önemserlerdi; Peki şimdilerde biz ne haldeyiz? Giydiğimiz elbiselerin, bindiğimiz araçların, oturduğumuz evlerin yakışıp yakışmadığıyla ilgiliyiz daha çok. İletişim kurabilmek için beden dili adı altında bakışlar, tavırlar, jest ve mimiklere dair sözüm ona bir sürü eğitimden geçiyoruz ancak hâl ehli olamıyoruz. Halimizi gizlemek için gösterdiklerimiz örtmüyor bizi. Hâl dilinden uzaklaştığımız için konuşmalarımız gürültüden öte bir şey ifade etmiyor. Halden hale giriyoruz ama hâl diline geçemiyoruz bir türlü. Hâl ile konuşmak, hâl ile söylemek, hâl ile yürümek, hâl ile hâllenmek. . . Lisanı hâlimiz ne söyler, lisanı kâlimiz lisanı hâlimize ne kadar uygun, sözlerimizle eylemlerimiz arasında ne kadar fark var'? Söylemle eylemin arasındaki farkın açıldığı zamanları yaşıyoruz. Modern zamanlar söz ile eylemin, kâl ile hâlin arasını açıyor. Sözün etkisini yitinnesi, kalıcı olamaması, gönülden gönüle ulaşamaması, gönülleri inşa edememesi, birleştirici olamaması sözümüzle hâlimiz arasındaki uçurumdan kaynaklanıyor.
Canefşân Çelebi tekrar paylaştı.
Başlangıçta, her şeyin başlangıcında önce s/öz vardı. Sonra “ol” emir ile söz başladı. İlk sözle var ‘ol’du her şey. O’nun sözü sözlerin en güzeliydi. Ve ondan sonraki tüm sözler O’nun sözünü yüceltmek içindi. . . Söz varlığın kaynağı, varlığın yani var olmanın, varlık tasavvurunun tezahürü; olmanın ya da olmamışlığın işareti. İnsanın kendini ifadesi sözle başlar, insanın insanla teması, ünsiyeti sözle başlar. Sözün özle ilişkisi bu yüzden önemlidir. Sözü ile vardır insan; ne söylediğimiz, ne yapmak istediğimize götürür. İdrakimizin yansımalarıdır sözlerimiz, dolayısıyla neyi inşa edeceğimizi de sözümüzle ortaya koyarız.
Sayfa 19 - Beyan
436 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.