Yaşlanmak, belki de açık açık konuşulan ilk kaynak bu kitap. Özellikle faminist mücadelenin içerisinde yer almış kadınların, yaşadıklarnı, deneyimlerini ve hissettiklerini anlattıkları çok anlamlı bir yapıt olmuş. Ayrımcılıktan, bakım emeğinden, gerçekleşmemiş hayallerden, gerçekleşmesini umut ettikleri kolektivizmden bahsetmiş kadınlar. Hepsi çok değerli bence. Kitabı okumak için, ille de yaşlı olmak, yaşlanmış olmak gerekmiyor. Çünkü anlatılanlar ilerde pek çok kadının hikayesi olabilir. Feminizm ile temas etmiş bile olsanız, aslında hep benzer güzergahlardan geçiyorsunuz bu coğrafyada kadın olduğunuz için.
"Öte yandan biz de yemekler yapıyor, bebek bakıyor, pekmezler kaynatabiliyoruz elbette ama sadece ayağımız değil kafamız da evin eşiğinin dışına çıkmış bir kere ve bu bizi bambaşka maceralarla olgunlaşmış kadınlar yapıyor"
"Tercihen Çocuksuz" bir kadın olmaktan dolayı yıllardır karşıkaltığım pek çok durumu benim gibi yaşayan pek çok kadın ile tanıştım bu kitapla. Sanırım o yüzden de sevdim.
Kitap, çocuk doğurmayı tercih etmeyen kadınlarla yapılan görüşmeleri analiz etmiş. Bir doktora tezi aslen, o nedenle de bir araştırma gibi. Yazarın kendisi de çocuk doğurmamayı tercih edip bu konuyu incelemeye almak istemiş ama yolda süreci biraz değişmiş ve çocuğu olmuş. Kendi yaşadığı çelişkileri ve durumları da aktardığı bir yapıta dönüşmüş bölyece kitap.
Kadınların hikayelerinin benzerliği, tercihlerinin sebeplerinin farklılığını görmek, şaşırtmadı. Hepsi ile ortak yaşadığım şeyleri yakalamış gibi oldum. Hikayelerinin benzerliği derken, toplumdaki kabullenişlerini(!) kastediyorum tabi. Çocuk doğurmayı düşğnmeyen kadınlar için güçlendirici bir kitap okduğunu düşünüyorum. Feminizmin ele alabileceği ve derinlemesine inceleyebileceği de bir konu bence. Keyifli okumalar.
"Çocuk yapmamak demek, ailenin önceki nesillerinden birikmiş ve size miras kalmış -bazen ezici ağırlığı olan- bir valiz dolusu hikayeyi, kaderi, acıyı ve hazineyi devrettiğiniz birinin olmayacağını bilmek demektir" (chollet)
"Türkiye özelinde değerlendirecek olursak çocuksuz olmak, bilhassa da çocuksuz kadın olmak, toplumun geneli için 'rahatsız edici' bir mevzudur; zira çocuk sahibi olmak hala kayda değer ve genel geçer bir normdur."
"Yeni annelik ideolojisine göre, bugünün kadını bir çocuk sahibi olmadan tamamlanamayan, çocuğa birincil bakım veren olması şart koşulan ve kendini tamamen çocuklarına adaması beklenen kadındır. "