Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Firuze Olkay ️

Firuze Olkay ️
@Kikyo
Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik
Lisans
Nürnberg
Hof
45 kütüphaneci puanı
298 okur puanı
Aralık 2021 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
“Güzel bir gün ve ben yaşıyorum.”
Sayfa 33 - TurgutKitabı yarım bıraktı
Reklam
164 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 saatte okudu
Üç Hikaye
Üç HikayeGustave Flaubert
6.9/10 · 607 okunma
456 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Muhteşem üçlemenin son kitabı.
Esir Şehir üçlemesinin üçüncü kitabı. Baş karakter Kamil Bey 1. kitapta yurda dönmüş ve esaret altında ki İstanbul'un içler acısı durumuna şahit olarak bir şeyler yapabilmek adına milli mücadele saflarına katılmıştı. Birinci kitabın sonunda hapse düşen Kamil Bey'in 2.kitapta hapiste ayakta kalabilme mücadelesine şahit oluruz. Üçüncü
Yol Ayrımı
Yol AyrımıKemal Tahir · İthaki Yayınları · 20192,864 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
342 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
Kemal Tahir, yaşadığı dönemin toplumsal ve politik sıkıntılarını en güzel anlatan yazarlarımızdan. Serinin ikinci kitabı.İşgal dönemi İstanbul'unda siyasi bir suçlu olmasına karşılık, Kamil Bey suçunun iftira olması dolayısıyla (yanlış anlaşılma) kendisini külhanbeylerinin, acımasız katillerin ve uslanmaz kumarbazların arasında buluyor. Koğuş yaşamını, hapishane hayatını öyle bir anlatmış ki yazar sanki siz de orada Kamil Bey ile birliktesiniz.Hapishane jargonunun ve argo kelimelerin fazlasıyla kullanıldığı roman...İlk kitabındaki okuyucuyu kitaba bağlayan olaylar akıcılığını biraz olsun yitirse de, elinizden bırakmak istemeyeceğiniz bir kitap.. Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerini, halkın Mustafa Kemal ismine olan farklı yorumlarını, o dönemde yaşadığımız çıkmazı anlatan harika serinin devamı...Asıl savaşın yurdu çiğneyen düşmanı yurttan attıktan sonra cehaletle yapılması gerektiğini çok güzel anlatıyor. Kitabın benim için en güzel tarafı Millet olamayan bir toplumun nasıl savrulacağını acı bir şekilde anlatıyor olmasıydı.Okumaktan asla pişman olmayacağınız bir seri...
Esir Şehrin Mahpusu
Esir Şehrin MahpusuKemal Tahir · İthaki Yayınları · 20203,676 okunma
456 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Yol Ayrımı
Yol AyrımıKemal Tahir
8.2/10 · 2.864 okunma
Reklam
İnsanoğlu, deli değilse, korkar mutlaka... Saplantılarımızdaki korkunun bize saçma görünmemesi, yüz binlerce yıldan arta kaldıkları için... Bunlar, gerçek sebeplerini yitirdiğimiz korkuların tortusu... Kadir’i savunmak için konuşmuyorum. Bu açıdan bakılırsa, hepimiz biraz köle değil miyiz?
“Süprüntü mü? Amma yaptınız...”
“Şu bakımdan süprüntü... Bir devlet müzesinin değerini kat kat artıracak bir tabloyu satın alıp duvarınıza asmışsınız da, yıllardır bir kere bile bakmamışsınız. Daha korkuncu, bakmışsınız da hiçbir şey anlamamışsınız. Koca bir salon dolusu kitaplarınız var, duvarları kaplamış baştan başa... Hepsi maroken ciltli... Çoğu tek kalmış dünyada...
“Kadir’in böyle oluşunda, savaş yıllarındaki yoksullukların payını düşündüm. Sürekli açlık, insanın iliklerini boşaltırmış... Bu boşluğun yerini de, yavaş yavaş korku dolduruyor galiba... Korku iliklerinize işledi de, sizi alt etti mi, köle olmaktan nasıl kurtulacaksınız? Fukara evlerin köşeleri bucakları süprüntülerle doludur tıklım tıklım... İrili ufaklı şişeler, paslı çiviler, yamrı yumru delik kaplar, her boyda, her renkte paçavralar... Meşin kırpıntıları. Bir sürü kırık dökük... Eski püskü... Bizim ev böyleydi. ‘Bir gün lazım olur,’ diye saklıyorduk. Hiçbirinin lazım olduğu zaman bulunup kullanıldığını görmedim. Yoksulluğun verdiği korku, bize yıllarca süprüntü bekçiliği yaptırdı. Bu süprüntü bekçiliği yalnız yoksulların işi değil... Zenginler de bir başka çeşit süprüntü bekçisi... Yalnız bekçilik edilen süprüntünün cinsi değişiyor. Hisse senetleri... Tahviller... Değerli taşlar, gümüş takımları, halılar, kürkler... Tablolar... Durmadan artırılmak istenen para... Dünyayı kavrayacak kadar genişletilmesine çabalanan iş... Bunlar da bir çeşit süprüntü...”
Sizi sevmez mi? Elbette sever... Ama bu sevgi onurlu insan sevgisi değildir. Köle sevgisi bu... Bakarsınız birden düşmanlığa dönüvermiş... Çoğu zaman kendisi de farkında olmaz bunun... Fark ettiği zaman da üstünde durmaz pek...” Bir garip güldü: “Bilirsiniz bu sevgileri siz... Orospu sevgisidir çünkü...
Çerkeslerin ‘köle soyu’ dediklerinden değil... Ben köle ruhlu doğanları söylüyorum. Bunlar ikiye ayrılır: Köle yaşayıp köle ölenler... Köle oluşlarından faydalanarak, ilk fırsatta öteki köle doğmuşları köle gibi çalıştıranlar...” “Kadir hangilerinden?” “Kadir, insanları kendi çıkarı için köle gibi çalıştırmaya hazırlanıyor. Eğer bir yerde tökezlenmezse, köle işletenlerin en kıyıcısı olacak... Babası yedek subaymış... Yüzbaşılıktan emekli... ‘Binbaşı’ diyor. Bu kadarcık olsun, yalan söyleyecek. Anası bir kayyumun kızıymış... ‘Paşa kızı’ dedi. Tuttuğu yol, yalansız söktürülmez. ‘Atak değildi. Yumuşak başlı görünürdü,’ dediniz. Yanlış... Her şeyi hırsla istiyor. Ama bu hırs, onurlu erkek hırsı değil... Köle hırsı... Canı neyi isterse alacak, hak etsin, etmesin... Gücü yeterse zorla... Yetmezse ayaklarınıza kapanıp ağlayarak... Yalanlarını tutsanız, yüzleri kızarmaz bunların... Biraz üsteleseniz, doğruyu alırsınız ağızlarından... Direnme nedir bilmezler. Kendilerini alçaltmaktan tat duyuyorlar sanırsınız!”
Reklam
“Ömründe hiç sevmemiş... Hiç mutlu olmamıştır ömründe... Haklısınız, güçlü sayılmaz!” Bir yudum içti. İçini çekti. “Evet, çok zor böyle çetrefil bir yürekle yaşamak...”
Gerçekten güçlü kadın, kocasını haksız bile bulsa yüzüstü bırakamaz yedi yıl kürek cezasının altında... Ölüm ki, yaşamaya karşı haksız düşmenin son boğumudur; bizde, anaların ezici çoğunluğu, körpe dulluklarında çocuklarının üstüne başka erkek getirmezler. Mahpusluk da bir çeşit ölümdür. Mahpus adamla, ‘Ben haklıyım, sen haksızsın’ davası görülmez. Bunlar hep, herifin dışarı çıkmasına bırakılır. Nermin Hanım, bana kalırsa, çok haklı olduğu halde bu açıdan gene de haksızdır.
Murat, önce bir şey anlamadı: “İlgili bakanlığa havale? İlgili bakanlık? İlgili?” Yavaş yavaş yırttı kâğıdı hınçla... Tıpkı, yıllarca kan davası gütmüş bir kıyıcı insanın düşmanını öldürmesi gibi... Tadını çıkararak... “Neresi bu ilgili bakanlık? Azrail mi?” Kâğıt parçalarını sepete bıraktı, pislik sıvaşmış gibi, ellerini yağmurluğuna sildi.
“Tamam... Bize gelmez particilik marticilik... Çünkü bizim millet vur deyince öldürür. Parti açıldı mı, biz birbirimizin gırtlağına neden sarılırız? Partiye giriyorsun hemşeri, anladık, ama dinden çıkıp da mı giriyorsun? Halkçı da senin din kardeşin... Neyi bölüşemiyorsunuz, baba mirasını mı? Halkçıları tutanların sevincini görmelisin... Sanki, düşmandan kale almış her biri... Ne olmuş? ‘Sayım suyum yok,’ deyip savuşmuş... Savuşur... Keyfinin kâhyası değilsin ya... Kâr umdu açtı, zararı gördü kapattı. Bunca yılın koca bir Fethi Bey’i... Cevahir taşı yere düşmekle değerinden ne kaybeder? Durduğu yerde nasıl açtıysa, gene pundunu bekler, birini daha açar. Ölüme çare yok bu dünyada... Yenicami’de yazdırıp pullu dilekçe mi verdindi, ‘Aman bize parti aç,’ diyerek... Kendi açtı, kendi kapadı. Bunlar benim akıl erdireceğim işler değil. Dünkü gazeteler mi yazdıydı, partinin kapandığını? Yok, önceki gün... O sabah partici milletini görmeliydiniz beyim... Babalarını gömmekten geliyorlar sanırdınız.”
“İnsanın başına bu memlekette her şey gelir, bunların en önünde akıl almaz alçaklık, en sefil kişisel çıkar, en korkunç aptallık vardır. Sonunda, en yüksek makama çıkmışlar için bunun özrü: ‘Haberimiz yoktu’... Ne demek, ‘Haberimiz yoktu’? Suçtur bu, suçtur... Hem de en bağışlanmaz, en sefil suç...”
Ne demektir ‘Köylü bizim efendimiz?’ Köylü kim, bir koca Gazi Paşa kim? Laf gelimi bir laftır bu... ‘Vatan millet yoluna zorlatmaktayım,’ anlamınadır. ‘Köylü takımına efendi dedikse, gerisini anlamalı,’ demektir. Bunca padişah gelip geçmiştir. Osmanoğullarından... Bunca tarih kitapları yazılmıştır ki, eşşek yüküyle yazılmıştır. Bak bakalım birinde
Dadal efendiKitabı okudu
2.963 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.