Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi. Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı? Yaşayışımıza ve etrafımıza şekil vermek arzusuyla dünyaya gelmekten ise hayatın ve muhitin verdiği şekli kolayca alacak kadar boş ve yumuşak olmak daha rahat, daha makul değil miydi?
Yitirilmiş kentlerde bıraktığım kendimi aramam bunca yıl sonra, sonra aranılacak bir ben daha bırakarak kentin kapılarından çıkmam....bulmak, yitirmekten büyük... yitirmem nakkaş olduğumda...bulmam nakkaşlığımdan.