Biz bu kitabı denizlikitapkulubü arkadaşlarımızla okuduk. Kitaplığımda okunmayı bekleyen eserlerdendi. İlk başları kitabı okurken zorlandım, hatta sıkılmaya başlamıştım. Ama okumaya devam ettikçe o kadar sevdim ki anlatamam size.
Kitabımızın konusuna gelecek olursak eğer; yoksul bir balıkçı ailesinin hayatını anlatırken aynı zamanda insan ilişkilerini de bize aktarıyor. Roman da 1950’li yıllardaki sınıflar arası adaletsizlik, sınıflı topluluk, ayrımcılık, gelir eşitsizliğinin de harmanlanarak okuyucuya aktarılıyor. Aslında günümüzden de izlerinin olması, okurken hem o yıllar ile hem günümüz arasında bir bağlantı kurmamızı sağlıyor. Bana bu kitap aslında kendi varlıkları doğrultusunda hareket ederek, haklı olmakla bir kazanç sağlanamayacağı gibi gücü doğru kullanmıyorlar.
Roman kısmen bilgilendirici, özgünlüğü tartışamaya açık olarak okuyucuya sunuyor. İyiliğin ve kötülüğün harmanlandığı, sömürü düzenine yapılan bir eleştiriyi okuyoruz aslında. Toplumsal gerçekliği, adaletsizliği, rantlaşmayı o kadar güzel okuyucuya yansıtıyor ki. Ben okurken çok etkilendim, çok beğendim. Beni etkileyen alıntıları da sizinle paylaşıyorum. Kitap kokulu okumalar dilerim.
15 öyküden oluşan kitabımız da, bütün öykülerindeki duyguları bana hissettirdi. Öykülerde genellikle çocuk ve kadın konuları daha hakim. İstismar, evlat kaybı, aşk vb. konuları ele alan yazar, sizi duygudan duyguya sürükleyerek kısa hikayeler arasına alıyor.
Benim en beğendiğim öyküler; Kırmızı Ayakkabı, Son Bir Kez, Öldü-m öyküleri oldu.
Uyku ÇiçeğiAyşegül Kocabıçak · Hep Kitap · 202353 okunma
‘’Kendiniz olmaktan korkmayın. Hepimizin eksikleri, kusurları ve hataları var. Hayat artılarıyla eksileriyle bir bütün halinde yaşandığında büyülüdür. Sizi siz olduğunuz için seven insanlarda var hayatınızda.’’
‘’Hayatımız boyunca, dışarıyı memnun etmeye yönelik inşa edilen bir takım kalıplarla peyderpey varlık bilincimizden, benlik sınırlarımızdan, özgünlüğümüzden, kişilik yapımızdan uzaklaştırılıyoruz.’’
Aslında bu kitabı kitaptan bir alıntı ile anlatmak istiyorum.
" Hayır demek hayat yolunuzda önünüze gelecek yeni şeylere evet demektir . Hayatta kalmak için kullandığınız ve ise yarar sandığınız yöntemler çoktan paslanmış olabilir . Düzgün sandığınız ilişkiler çoktan ömrünü doldurmuştur belki de . Siz alıştığınız ama sürdürmek istemediklerinizi terk ettikçe ve hayır dedikçe hayatın dengesi gereği sizin için de yeni fırsatların değerlendirilebilme olasılıklarını hayatınıza dahil etmiş olursunuz . Unutmayın hiç kimse ya da hiçbir şey vazgeçilmez değildir . Kötü olan bir şey yoktur , yeni vardır ve yeniye alışmanız için de geçirmeniz gereken zaman . "
Kulağa çok basit bir kelime gibi gelen 'Hayır'ın önemi işte burada devreye giriyor. Kimimiz etrafımızdakileri kırmamak için kimimiz ise belki farkında bile olmadan bize sunulan birçok öneriye 'Evet' diyoruz. Tüm bunların sonucunda, kendimizi belki de çok istemediğimiz bir şeyi yaparken bulabiliyor ve daha da önemlisi asıl yapmak istediklerimizden vazgeçebiliyoruz. 'Hayır' diyebilmeyi öğrenmek aslında düşündüğünüz kadar zor değil..
Hayatımızda uygun sınırlar çekebilmek, nelere hayır nelere evet dediğinizle belirlenir. Özgürlük ise bu kararlarımızın ötesinde var oluyor. Bu kitap, nelere hayır nelere evet dediğimizin farkındalığına ulaştırıyor bizi. Ve uygun bir yaklaşım ile sınırlarımızı çekmemize yardımcı oluyor. Sadece bunlarla sınırlı olmaması eseri herkes tarafından tercih edilebilir hale getirmiş. Akıcı ve faydalı bir kitap olmuş.
''bir namlu kımıldadı kurşun su gibi aktı
trafik lambaları yeşilden sarıya geçtiler
birden nasıl düştüm farkına varamadım
ayaklarımdan tutup sanki yere çektiler
meğerse vurulmuşum seni görünce anladım
yüzün cam yeşili gözlerin bütün ıslaktı...''