Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

ludmilla.

ludmilla. tekrar paylaştı.
Albay Aureliano Buendia, otuz iki silahlı ayaklanma düzenledi, hepsinde de yenildi. On yedi ayrı kadından on yedi erkek çocuğu oldu ve en büyükleri otuz beşine gelmeden, bir gecede on yedisi de öldürüldü. Kendisi on dört suikast girişiminden, yetmiş üç pusudan ve bir idam mangasının elinden sağ çıktı. Koca bir beygirin nallarını dikecek güçte strikninli kahve içip yine postu kurtardı. Cumhurbaşkanlığının verdiği liyakat nişanını kabul etmedi. Devrimci güçlerin başkomutanlığına yükseldi, ünü bir sınırdan ötekine bütün ülkeyi tuttu, hükümetin en çok korktuğu kişi oldu ve hiçbir zaman resminin çekilmesine izin vermedi. - Gabriel Garcia Marquez / Yüzyıllık Yalnızlık ( sayfa:94)
- Gabriel Garcia Marquez / Yüzyıllık Yalnızlık ( sayfa:94)
Reklam
kitabın ilk cümlesi.bir serinlik olup yanaşır ruhuma.
"Albay Aureliano Buendia, yıllar sonra idam mangasının karşısına dikildiğinde, babasının onu buzu keşfetmeye götürdüğü o çok uzaklarda kalmış ikindi vaktini anımsayacaktı."
464 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Yüzyıllık Yalnızlık
Yüzyıllık YalnızlıkGabriel Garcia Marquez
8/10 · 36,6bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
içimizde parlamayı bekleyen hakikat kristali.
" Bir hakikat kendini ona açmadan, o asla önyargının patikalarında yürümeye kalkmazdı.Çift kanatlı kapı kendisi için çalınmaya başladığında küçük kız hiçbir beklentisi olmadan oturdu perdenin gerisine.Bu haliyle simurga varmak için yollara düşen saf kuşlara benziyordu. neyi aradığını perdenin öte yüzünde bekleyenler söyleyecekti ona bu oturuş öyle uzun sürdü,öyle uzun sürdü ki bütün Kent onu konuşur oldu.Merak talipleri,talipler cümleleri çoğalttı.Her cümle onun içinde zaten parça parça var olan hakikat kristalinin bir dilimini parlatıyor,ancak bu parçaları bütünleştirecek tek bir cümleyi bulamıyordu bir türlü. günler ve aylar geçti.böylelikle küçük kız hayatın,ölümün, zamanın ve mevsimlerin hallerini öğrendi.şehvetin kıyısından aşağılara yuvarlanan erdemle yüzleşti erdemin arkasına gizlenmiş şehvetin sabırsızlığını hissetti. insan çok, dünya büyük hayat bir muammaydı."
Reklam
haydi itiraf edelim, hepimiz bulutlar içinde yüzerken pat diye tosladığımız gerçeklere sahibiz. ''cehenneme kadar bu mereti ancak avucunda tutarsan sahibi olursun diyordu o,bir daha adı sanı duyulmayan o serüvenciye gösterdiği misketi anımsayarak, yeni kalkınma hamlesinden gurur duyuyordu gerçekte , en ufak ayrıntıyı bile sesiyle, bedeniyle bizzat yönetiyordu, yönetimin ilk yıllarındaki gibi bataklıklarda, başında avcı şapkası, ayağında çizmelerle dolaşıyordu kendisini yapayalnız gördüğü boğulmuş adam düşlerindeki kentten bambaşka bir kent yaratılacak burada, şanına uygun bir kent;şu evleri lütfen kaldırın ,diyordu mühendislerine şuraya yerleştirin de ayak altında durmasın onlar da yerleştirdiler şu kuleyi 3 metre kadar yükseltin de halk uzak denizlerdeki gemileri görebilsin ,yükselttiler ,lütfen şu ırmağın yatağını değiştirin, değiştirdiler ,yanılgılara düşmeden ,yürekliliği hiç elden bırakmadan bağlanmıştı bu kalkınma hamlesine, o heyecanla günlük devlet işlerinden öylesine uzak kalmıştı ki çocuklar sorunu ortaya atıldığında pat diye ansızın toslayıverdi gerçeğe, dalgın bir yaver ağzından kaçırmıştı ,yüzdüğü buluttan aşağılara uzanıp hangi çocuklar diye sordu general, bizim çocuklar efendim,iyi ama hangileri Allah kahretsin ;o güne kadar Milli Piyango'da çekim işlemini yürüten çocukların ordunun elinde olduğunu kendisinden gizlemişlerdi."
General bir gece uykusunun arasında yoksullar kraliçesi manuela sanchez'in hayalini görür, elinde parlak bir gül tutmaktadır, general şöyle haykırır: söndürün şu gülü! Kızın kendisini öldüreceğini düşünür. gece lambasının ışığını yakmaya benzer bir kolaylıkla tüm halkı erkenden uyandırır.korkmuştur çünkü.halkın ensesinde boza pişirmeye iki saat daha erken başlar. Generalin içine düştüğü korku, şu mısralarla aynı kuyudan çıkmış gibi geldi: "ve cellat uyandı yatağında bir gece tanrım dedi bu ne zor bilmece öldükçe çoğalıyor adamlar ben tükenmekteyim öldürdükçe".
Sayfa 60 - Can yayınlarıKitabı okudu
256 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
İflah olmaz bir marquez sever olarak taksimdeki antika festivalinde kitabın can yayınlarından çıkan 91 basım halini gördüğümde bekletmeden aldım.kitap görülen bir rüyayı uyandıktan sonra sayıklamak gibi.marquez yine büyülü evreninden bir kesit sunuyor bize. oldukça yoğun ,bütün olanları gören bir büyük içses anlatıyor kurguyu.diyalog yok , satırbaşları yok, köşeli metinler yok.durmaksızın akan bir su gibi akıyor zihnimize.bazen çok yavaş bazen çok hızlı.marquezin kelimelerle oynamasını seviyorum.çünkü o hem " tan ağarırken kağıt sesleri çıkararak açılan gülleri duyabiliyor" hem de " ay-suyunda sürüklenip kalan düşlerimizi " alıp tekrar kendi göğsümüze asıyor.
Başkan Babamızın Sonbaharı
Başkan Babamızın SonbaharıGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20221,067 okunma
ludmilla. tekrar paylaştı.
"Zamanın da bir kokusu vardır; dün senin karanlıkta hissettiğin koku zamanın kokusuydu. O koku, ancak bir şehir batmaya başlayınca duyulur..."
781 öğeden 766 ile 780 arasındakiler gösteriliyor.