Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Lego

Lego
@Leqo
Doğruları söylediği için sevilmeyen bir ikizler !
Geleneklerine Bağlılıkları ve Ahlakları Onları Ayakta Tutuyor !
Türkler zekidirler ve kendilerini müspet yolda sevk ve idare edecek liderlere sahip oldukları müddetçe de çalışkandırlar. Gayet kanaatkârdırlar. Onların bütün meziyetleri, hatta kahramanlık ve şecaat duyguları da geleneklerine bağlılıklarından, ahlaklarının kuvvetindendir. Türklerde; önce itaat duygularını kırmak ve manevi bağlarını yok etmek, dinî menfaatlerini zaafa uğratmak icap eder. Bunun da en kısa yolu, milli ve manevi ananelerine uymayan yabancı fikir ve davranışlara onları alıştırmaktır. Türkler dış yardımı reddederler; haysiyet duyguları buna manidir. Eğer geçici bir süre görünürde kuvvet ve kudret verse de Türkler dış yardıma alıştırılmalıdır. Maneviyatları sarsıldığı gün , Türkleri, kendilerinden çok kudretli görünen kalabalık ve hâkim güçler karşısında zafere götüren asıl kudretleri sarsılacak ve Türkleri üstün maddi araçlarla yıkmak mümkün olacaktır. ( Nicolai Ignatieff )
Sayfa 55 - Nicolai IgnatieffKitabı okudu
Reklam
Türkler Araların da ki Husumeti Nasıl Çözerler
Onlardaki fikir ayrılığı ve nefretler yumruklarla çözülür ve silahları varsa bunları anlaşarak atarlar çünkü yasalarına göre, kendi dinlerinden olan düşmana karşı silahları terketmeleri gerekir. Kolaylıkla affedip hakaretleri de azlederler . Onlarda eskiden kalma düşmanlık yoktur ve hiç bir şekilde bölücülük yapılmaz, ne yalanlar ne de onur meseleleri abartılır. 200,300 bin kişilik ordularında hiç bir zaman bir kavganın meydana geldiği duyulmamıştır. Şayet biri meydan okur ya da başkasını kışkırtırsa hemen onun kafası kesilir. Bunları bizim ordularımızda uygulasaydılar, herhalde hristiyanların işleri olduğundan daha çok başarılı olabilirdi.
Sayfa 137 - LUIGI BASSANOKitabı okudu
Ortaçağ Avrupası'nda Gündelik Yaşam
Mihail Bahtin'inin de dediğini gibi '' İnsanlığın yaratıcıyı daha fazla mutlu edemeyeceği ve onun yaratısını yenilemek için her şeyi yeniden yıkacağı bir zamanın geleceğini görüyorum. Her şeyin buna doğru gittiğine ve bu yenilenme çağının zaman ve süresinin hazırlandığı uzak geleceğin belirlendiğine kesinlikle inanıyorum. Fakat o vakte dek, şüphesiz yeterince zaman vardır. Ve binlerce yıl bu yaşlı ve sevimli dünyada kendimizi eğlendireceğiz''. İşte yaşam da bu değil midir zaten ?
Sayfa 187 - Mihail BahtinKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İsmet İnönü’nün itirafları
İnkılap, memleket idaresinin çok bozulmuş bir zamanında, İttihat ve terakkinin hazırlığının her safhada son derece az ve kifayetsiz olduğu bir devrede olmuştur. Esef etmek gerekir ki, inkılabı yaratanlar, yani bizler, ne kadar kifayetsiz olduğumuzun da kâfi derecede farkında değildik. Müslüman olan veya olmayan milletlerin türlü emellerini ve dışardan yapılan tahripkâr tesirleri de bilmiyorduk. İhtilal olduğu zaman her şeyin kolayca düzeleceğine o kadar inanıyorduk ki, idareye doğrudan doğruya el koymayı düşünemedik.
Sayfa 144 - İsmet İnönüKitabı okuyor
İttihat ve terakkiye söylediğiniz şeyi neden kendiniz uygulamadınız ?
İttihat ve Terakki ihtilalinin başında bulunanlar ve sonra hükümete geçenler bizim yakın arkadaşlarımızdı. Biz ilk safhada bunlarla beraberdik. İhtilal olduktan sonra karşılarına çıktık, ordu bu işe karışmasın, daha doğrusu biz Ordu olarak siyasete karışmayalım dedik ve bu fikir etrafında kendileri ile mücadele ettik.
Sayfa 141 - İsmet inönüKitabı okuyor
Reklam
Son Mektup !
Sevgilim, Tanrı benim hakkımda hükmünü verdi. Mösyö de Mortsauf beni bağışlayacak hiç kuşkusuz; ya siz, siz bağışlayacak mısınız ? Şu sırada mezarımdan sesimi duyuyor musunuz ? Her ikimizin de sorumlu olduğu, belki de sizin daha az sorumlu olduğunuz mutsuzlukları düzeltecek misiniz ?
Sayfa 291Kitabı okudu
Kesinlikle benim fikrim değildir !
Toprağa bir ot gibi bağlı adama “Kürt” derler. Kürt toprakla alınıp satılır, toprağa sahip olanların malıdır.
Sayfa 17 - Naşit Hakkı Uluğ - Cumhuriyet halk fırkası Kütahya millet vekiliKitabı okudu
Vadideki Zambak
Köprünün ötesinde iki üç çiftlik getirin gözlerinizin önüne, bir güvercinlik, kumrular, bahçeler, hanımeli, yasemin ve fil bahar çitleriyle ayrılmış otuz kadar yıkıntı getirin gözlerinizin önüne; sonra büyün kapıların önünde çiçekli gübre yığınları, yollarda tavuklar horozlar. İşte Pont de Ruan köyü. Üst yanında özgün nitelikleri olan eski bir kilise, Haçlı seferleri döneminden kalma ve ressamların tablolarına koymak için aradıkları türden bir kilise bulunan güzel köy.
Genç Werther’in Acıları
Ve sen ! Werther’in başından geçen acıları yaşayan güzel ruh ! Onun acılarında huzur bul. Şanssızlıktan ya da kendi hatalarından dolayı iyi bir sevgili bulamıyorsan, bu kitabın dostun olmasına izin ver. ️
Sayfa 7 - İndigoKitabı okudu
“Yalan hakikate bu kadar benzediği zaman gerçek mutluluğa nasıl inanabiliriz ?”
Sayfa 1 - Mary ShelleyKitabı okudu
Reklam
Quasimodo’nun ilk gözyaşı
O ana kadar alev alev yanan ve kupkuru kalan bu tek gözde o zaman bir damla gözyaşı göründü. Bu yaş, ümitsiz ve acıyla kasılan bu çarpık yüzde yuvarlanarak yere düştü. Bu belki de o bahtsız adamcağızın döktüğü ilk gözyaşı idi.
Sayfa 148Kitabı okudu
Mustafa Kemal Paşa
M. Kemal Paşa, beyanatıma karşı hiddetle bütün zamirlerini ( iç yüzünü ) ortaya attı; Evet Karabekir, Arap oğlunun yavelerini Türk oğullarına öğretmek için Kur’ân’ı Türkçeye tercüme ettireceğim. Ve böylece de okutacağım. Ta ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler.
Sayfa 94 - Mustafa Kemal PaşaKitabı okudu
Kazım Karabekir’in Atatürk tarafından yaktırılan kitabı
Milletin ve tarihin hakkı olan hakikati beraber gömmek feci bir cinayettir. Ve çünkü ; Bu hakikatler, yeni tarihi haklar , bilhassa medeniyet çağının henüz ilk yaşlarında bulunan bizim gibi millet için can verici birer gıdadır. Vatandaş ! Yanlış bilgi felaket kaynağıdır. Her işin evvela hakikatini ara ve öğren ! Sonra münakaşasını istediğin gibi yap! Biricisi vicdanına, ikincisi seciye ve irfanına dayanır. KAZIM KARABEKİR
Sayfa 30 - Kazım Karabekir’in Atatürk tarafından yaktırılan kitabıKitabı okudu
“Açılan büyük bir kapının ardından içeriye girdim. Heyecandan kalbim deli gibi çarpıyordu. Mermer ile döşenmiş yoldan geçerek bahçe içindeki eve doğru yöneldim. Çok büyük bir zeytin ağacı evin girişini gölgeliyordu. Üst kata çıktım. Atatürk, arkası dönük, el işlemesi geniş gürgen bir koltuğa oturmuş, yanındaki masa üzerinde duran nargilesini içiyordu. Kırmızı renkli kadife koltuğa -yanına- oturmamı istedi. Büyülenmişcesine Atatürk’ün emrini yerine getirdim. Nargilesinin marpucunu bana doğru uzatıp içmemi söyledi. Dumanı içime çektim. Diğer elinde tuttuğu rakı dolu Zümrüt kakmalı altın kadehi -emrivaki bir tavırla- ellerime tutuşturdu. Kadehteki rakıyı yudumlayarak içtim. Heyecandan titriyordum ! Atatürk ile beraberliğimin bundan sonrasını ilk defa açıklıyorum! Dans eden dansözlerin odadan çıkmalarını söyledikten sonra ikimiz baş başa kalmıştık. Rakının verdiği sarhoşlukla kendimi rüyada hissediyor, hipnotize olmuş gibiydim. Atatürk şeytanı bir çekicilikle yanıma sokulup benimle deliler gibi sevişmeye başladı. Milyonlarca Türk kadınının hayalini süsleyen o büyük insana. ATATÜRK’E BEKARETİMİ VERDİM.
Sayfa 138 - 13 YAŞINDA MACARİSTAN GÜZELLİK KRALİÇESİ SEÇİLEN ZSA ZSA GABOR’un ATATÜRK İLE HATIRASIKitabı okudu
Kemal mi, Kamal mı ?
Doğumundan ölümüne dek çeşitli adlar kullanan Atatürk’ün son kartvizitinde (Kamal Atatürk) adı yazılıdır. Bir vesile ile alıp sakladığım bu tarihi kartvizit, hâlâ misafir odamdaki büfenin çekmecesinde özel bir muhafaza içinde durur. Atatürk hakkında çıkan bir çok kitapta “Kemal Atatürk” yazıldığı halde, O’nun son adı “Kamal Atatürk” olarak tarihe geçmiştir. Hatta Ankara’daki Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin dış duvarındaki bir vecizesinin altında da “Kamal” adı okunmaktadır.
Sayfa 25 - Kemal mi, Kamal mı ?Kitabı okudu
37 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.