Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Lego

Lego
@Leqo
Doğruları söylediği için sevilmeyen bir ikizler !
Simyacı
“Gerçekte kendi kişisel menkıbesini yaşayan kimseye karşı hayat cömerttir “
Sayfa 188Kitabı okudu
Reklam
2 Otomobil ve karargahımın 3 aylık maaşı verilmeden gitmem.
1) 7/5/335 tarih ve 7 numaralı tezkire-i acizanemle müfettişlik karargah mensubinin üç aylık muhassasat-ı adliyelerinin şimdiden ve buradan itası lüzumunu istirham etmiştim. Henüz devair-i müteallikası neticelendirilmemiştir. 3) Ekalli iki binek otomobili lazımdır. Bu da henüz temin edilememiştir.
Sayfa 48 - Mustafa KemalKitabı okudu
Aşk-ı alâ !
“Sen….” Dedi kekeleyerek, “sen… deli misin ?” Süreyya buruk bir şekilde gülümsemiş, birden gamzeleri ortaya çıkıvermişti. “Değilim,” dedi düşünceli bir sesle, “inan bana deli değilim ! Ama şükürler olsun ki sana âşığım. İçimde fokurdayıp duran bir sen varsın. Sadece içimdeki senin bu telaşına engel olamıyorum. Karşında durmuş böyle saçmalıyorum.” Güzide kalakalmıştı. İlk defa hazırcevaplığı bir işe yaramıyordu. Titrek bir sesle, “Bu yaptığın,” dedi, “iş mi senin? Böyle bir zamanda birine âşık mı olunur?” Süreyya bu sefer tatlı tatlı gülümsedi. “Ne yapayım? Savaş çıktı diye hikayem yarım mı kalsın ?” Güzide birden öyle savruldu ki… O savrulmanın etkisiyle arkasını dönüp ordan hızla uzaklaşırken, “ Nereden biliyorsun?” Diye söylendi. “Belki de yarım kalan hikâyeler güzeldir…”
Süreyya ve GüzideKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Romeo ve Juliet
Hayal gücü, sözden daha zengin olduğu için özüyle övünür, sözüyle değil. Dilencilerdir servetini hesap edenler. Ama benim gerçek sevgim ölçüler dışında büyür, yücelir. Bu yüzden servetimin yarısını bile hesaplayamam.
Sayfa 80 - JulietKitabı okudu
Romeo ve Juliet
Romeo : Ah Juliet ! Eğer mutluluğun benim kadar yüceyse ve duyguların yoğunsa nefesinle tat ver etrafımızı saran havaya. Bu güzel karşılaşmadan duyduğumuz mutluluğu müziğin zengin dili açıklasın.
Sayfa 80 - RomeoKitabı okudu
Reklam
Şiddetli Hazlar
Rahip : Şiddetli hazlar şiddetle son bulurlar, Ateşle barut gibi birbirlerini öpüşürken yok ederler. En tatlı bal bile tadıldıkça tadını yitirir. Aynı lezzet iştahı yok eder. Bu nedenle ölçülü sev ki, uzun sürsün sevgin. Hızlı gitmek yerine yavaş ve geç git. İşte geliyor leydi. Bu kadar hafif ayaklar bir taşı bile aşındıramaz. Âşık, örümcek ağlarına tutunup durabilmeli. Kusurlu yaz havasında yapılan bu harekete rağmen hâlen düşmediniz. Demek ki yazın o güçlü ışığı o kadar da akıllı sayılmaz.
Sayfa 80 - RahipKitabı okudu
Mustafa Kemal heykelinin açılış şiiri
Uçurum Önünde Koca Dünyayı Avuçla Tutarak Kurtaran Sensin Bu Asra Sığmayan Ruhtan Belli ki Sen Yıkmak ve Yapmak İçin Gelensin Irkımın Binlerce Yıl Beklediği İlk Doğan Münci ( Kurtarıcı ) Peygamber Sensin.
Sayfa 37 - Mehmed Emin YurdakulKitabı okudu
Din Yok Millet Var
Çankaya kütüphanesinde bulunan ve Gazi’nin emriyle bir yazıldığı bilinen Rûşenî’ye ait “Din yok millet var” (18 Teşrinievvel 1926 ) adlı yazma eser de İslam’ın yerine milliyetçiliğin geçirilmesini taşkınca savunmaktadır. Bu esere Atatürk el yazısı ile “ aferin, alkışlar ! “ gibi notlar düşürmüştür. Devrin yükselmek isteyen kalemleri, artık seviyelerine göre, İslâma söğmüşler ve Kemâlizm’i yeni bir din olarak göklere çıkarmışlardır. Bu konuda en ileri gidenlerden Refik Ahmet (Sevengil) 15 Ağustos 1929 tarihli “Uyanış” ta şunları dahi söyleyebilmektedir: “Allah’ı sultanla birlikte tahtından indirdik. Bizim mabetlerimiz fabrikalardır.”
Sayfa 82 - Ruşenî,Mustafa Kemal Atatürk,Refik Ahmet SevgengilKitabı okudu
DİNİ VE NAMUSU OLANLAR KAZANAMAZLAR FAKİR KALMAYA MAHKUMDURLAR
10 Temmuz 1923’de Ankara istasyonu’ndaki özel kalem binasında fırka nizamnamesini müzakereden sonra gazi ile yalnız kalarak hasbihallere başlamıştık. - Dini ve ahlâkı olanlar aç kalmaya mahkûmdurlar, dediler. Kendisini hilafet ve saltanat makamına layık gören ve bu hususlarda teşebbüslerde de bulunan din ve namus lehinde türlü sözler söyleyen ve hatta hutbe okuyan, benim kapalı yerlerde baş açıklığımla lâtife eden, fes ve kalpak yerine kumaş başlık teklifimi hoş görmeyen M. Kemal Paşa, benim hayretle baktığımı görünce şu izahatı verdi. - Dini ve namusu olanlar kazanamazlar, fakir kalmaya makûmdurlar. Böyle kimselerle memleketi zenginleştirmek mümkün değildir. Onun için önce din ve namus telakkisini kaldırmalıyız.Partiyi, bunu kabul edenlerle kuvvetlendirmeli ve bunları çabuk zengin etmeliyiz. Bu surette kalkınma kolay ve çabuk olur.
Sayfa 65 - Mustafa Kemal ATATÜRKKitabı okudu
Arap Oğlunun Yaveleri. Mustafa Kemal ATATÜRK
Kazım Karabekir: Müstemlekeleri islam halkıyla dolu olan bu milletler kendi siyasi çıkarlarına göre Kur’ân’ı dillerine tercüme ettirmişlerdir.İslam dinine ve Arap diline hakkıyla vakıf kimlerlerin bulunamayacağı herhangi bir heyet bu tercümeyi, mesela, Fransızcadan da yapabilir. Fakat bence burada maarif programımızı tesbit etmek için toplanmış bulunan bu yüksek heyetten vicdani olan din bahsinden değil ilim cephesinden istifade hayırlı olur. Kur’ân’ın yapılmış tefsirleri var, lazımsa yenisini de yaparlar. Devlet otoritesini bu yolda yıpratmaktansa milli kalkınmaya hasretmek daha hayırlı olur. M.Kemal Paşa sözlerime karşı hiddetle bütün zamirlerini ortaya attı: Mustafa Kemal ATATÜRK : Evet Karabekir, Arap Mustafa oğlunun yavelerini Türk oğullarına öğretmek için Kur’ân’ı Türkçeye çevirttireceğim. Ve böylece de okutturacağım. Ta ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler.
Sayfa 63 - Mustafa Kemal ATATÜRK VE KAZIM KARABEKİRKitabı okudu
Reklam
Mustafa Kemal Atatürk’ün el yazıları ile Din Ve Millet
Türkler Arapların dinini kabul etmeden evvel de büyük millet idi. Arap dinini kabul ettikten sonra, bu din ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların vesairenin Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiç bir tesir etmedi. Bilakis, Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti; milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü, Muhammed’in kurduğuna dinin gayesi, bütün manasını bilmediği halde Kuran’ı ezberlemekten beyni sulanmış, hafızlara döndüler.
Sayfa 24 - Mustafa Kemal ATATÜRKKitabı okudu
Kemalizm ve Bolşevizm
Kemalizm, viraneler üzerinde saltanat sürmek, Bolşevizm açların omuzlarında zevk’ü sefadan kendinden geçmek demektir. Bolşevizm asırların çalışma ve kültür birikimi olan medeni kazanımları imha etmek; Kemalizm, yine asırların girdaplarına mukavemet etmiş olan koca bir milleti bir hamlede kemirip içinden yok eylemek istiyor. Bolşevizm zeka ve faaliyetin; Kemalizm ahlak ve seciyenin amansız düşmanıdır. Kemalizm’de en samimi gaye çalmak çırpmak, bir milletin saflığından istifade ederek kolayca ancak hayallerde görülen bir istikbal temin etmek, muhteşem bir tarihe malik olan Osmanlı saltanatını gasp eylemek.
Sayfa 68 - Manavoğlu Nevres BeyKitabı okudu
Ferik Galib Paşa ve Şerif Abdullah Diyaloğu
Ferik Galib Paşa :Arapların gün gelip bizden ayrılacaklarından kuşkum yoktu. Ancak ayrılığın bu şekilde ve bu kadar hızlı olacağını beklemiyordum. Şerif Abdullah : Haklısınız, hızlı hareket ettik. Ancak hızlı hareket etmek bizim iyiliğimizeydi. Ayrılığın şekli hakkında söylediklerinize gelince, MUTLAK HİLAFET YÖNETİMİNİ SÜRDÜRSEYDİNİZ SİZE KARŞI ÇIKMAZDIK ! ANCAK SULTAN VE MİLLET ÜZERİNDE HAKİMİYET KURMAK MAKSADIYLA ÎCÂD ETTİĞİNİZ ŞU MEŞRÛTİYET YÖNETİMİ BİZİM BU KADAR ACELE ETMEMİZİN EN BÜYÜK SEBEBİDİR !
Sayfa 116 - KlasikKitabı okudu
Yüzlerce Hayır Eseri Vardır
İstanbul’da 350 cami, 92 Rum ve Ermeni kilisesi, 8 katolik kilisesi, 34 sinagog, 518 medrese, 35 kamuya açık kütüphane, 200 hastane, 100 imaret, 300 hamam, yüzlerce han veya kervansaray, zarafet ve temizlik bakımından Avrupa’da bir benzerine rastlanmayan gösterişli kışlalar bulunmaktadır. ( Jean-Henri-Abdolonyme Ubicini)
Sayfa 184 - Jean-Henri-Abdolonyme UbiciniKitabı okudu
Avrupalılar Onları Bozuyor !
Türk soyundan gelenler, Avrupalılarla ne kadar az temas etmişlerse o kadar mükemmel ve bozulmadan kalmışlardır. (Edmond Dutemple )
Sayfa 148 - Edmond DutempleKitabı okudu
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.