Öldüğümde çok sevdiğim şu kitabın sayfalarını artık çeviremez olacağım, bu yüzden de ölmeden önce hepsini okumuş olmaya dair nafile bir umut besliyorum.
Merhabalar arkadaşlar… Ben geldim. Stefan Zweig’ın en sevdiğim ikinci eseri ile hem de… Amak koşucusu, başta ismini okuyunca yine böyle bir hikâye beklemiyordum tabii ki. Ama çok severek okudum. Yol arkadaşım oldu bana yarım saat gidiş yolunda yarım saat dönüş yolunda bir çırpıda okuduğum bir eser oldu. Mesela canınız mı sıkılıyor alın elinize okuyun ve sizde bir amak koşucusu gibi koşun ) Zaten Zweig kitapları hep öyle değil midir kısa kısa bizi sıkıştığımız zaman diliminden çıkarmak için yazılmış gibi de mi •)) ?
Kitabımız bir yolcu ve yük gemisinde geçiyor. Gemidekilerden soyutlanan bir beyefendi başka bir beyefendi ile yaptığı gece sohbeti kitabımızı oluşturuyor. Sohbet dediysem tam da öyle değil biri anlatıyor diğeri dinliyor.
Amak koşucusu ne demek hiç merak ettiniz mi? Ben ettim. Bu kitabı her gördüğümde acaba ne anlatıyor bu ne demek diye ne anlatıyor diye. Amak koşucusu bir tür delirme ya da çıldırma durumu. Bir cinnet durumu geçiren kişi için kullanılan bir tabirde diyebiliriz. Hep duyarız cinnet geçirenlerden; bana ne oldu anlamadım, hiçbir şey hatırlamıyorum naralarını. İşte bu durum bir Amak koşucusunun geldiği durumdur.
Yazar acaba bu kitabında biraz da kendini mi anlatmış, o da intihar ederek yaşamına son vermişti biliyorsunuz. Amak koşucusunun bir cinneti sonucunda mı karar verdi acaba intihara? Ne dersiniz?
Amok KoşucusuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021111,2bin okunma
Herkese selaaam, kocaman bir enerji ile geldim bugün. Neden mi? Çünkü bize çok iyi gelecek bir kitap ile geldim. Bize dediysem mesela her şeye arkadaşlık ilişkilerimizden tutun da ikili ilişkilerimize, çocuğumuza ve bence anne babamıza karşı bile neyi yanlış yapıyoruz, o nasılken biz ondan ne bekliyoruz da iletişimimiz kopuk oluyor,