Din ile siyaset aynı arabada gittiğinde, sürücüler karşılarında hiçbir şeyin duramayacağını sanır. Dümdüz gider, hızlandıkça hızlanırlar. Engelleri tamamen gözardı eder, körlemesine gidenlerin uçurumu çok geç farkedeceğini unuturlar.
Başrahip ona yaptığının nasıl alçakça bir şey olduğunu anlattı. Safdil ise çok iyi bildiği doğa kanununun tanıdığı imtiyazlar üzerinden kendini savundu. Başrahip beşeri kanunların daima daha üstün tutulması gerektiğini ve insanlar arasında yapılmış anlaşmalar olmasa doğa kanununun doğal eşkıyalıktan başka bir şey olmayacağını kanıtlamaya çalıştı. “Noterlerin, rahiplerin, şahitlerin, sözleşmelerin, icazetlerin olması şart.” dedi Safdil’e. Safdil ise ona vahşilere özgü şu düşünceyle cevap verdi: “Aranızda bu kadar çok tedbire ihtiyaç duyduğunuza göre sizler pek namussuz insanlar olmalısınız.”
Sayfa 28 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Tanrı’nın bütün insanların iyiliğini ve hepsinin cennete gitmesini istemesi gerekirdi, ama bu böyle değil. Öyleyse, ya Tanrı’nın boş yere hayal kurduğunu ya da kullarının mutlu olmasını istemediği için “iyi” olmadığını kabul etmek gerekir.
Yalnızlık mı? Gerçeği söylemek gerekirse yalnızlık tek başına olmak değildir. Düşünceler yalnız insana her zaman eşlik eder. Çare bulunamayan yalnızlık başka bir şeydir. Gerçek yalnızlık, kişinin karşısındakinin bakışlarında kendini gösteren yalnızlıktır.
— Partiye bağlılık budur, diye sürdürdü Altamira. XIX. yüzyılda artık gerçek tutku yok: işte bu yüzden Fransa’da insanlar ölesiye sıkılıyor. En acımasız işler acımasızlık göstermeden yapılıyor.
— Çok daha kötü! Dedi Julien; insan suç işlerken hiç değilse haz duymalıdır: tek şansları buysa, işlenen suçlar ancak bu akıl yürütmeyle meşru gösterilebilir.
— Haklısınız, dedi Altamira, bugün cinayetler bile en küçük bir haz duymadan, kısa süre sonra unutulacak şekilde işleniyor.
Sayfa 356 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları - Hasan Ali Yücel KlasikleriKitabı okudu