Emek, yetenek, azim ve bin bir çaba sonucu sahip olduğum ne varsa birkaç dakika içinde kaybettim (deprem sebebiyle). 31 yaşında hayata yeniden ve sıfırdan başlamak durumunda kaldım. Haliyle üzüldüm, derinden etkilendim ama yılmadım çünkü kendi ayaklarım üzerinde durmaya alışkınım. Eskisine göre biraz daha zor olacak ama olacak. Kendi ayakları üzerinde durabilen özgür ve güçlü bireylere selam olsun.
Biri saksımızı çiğneyip gitti
Biri duvarları yıktı, camları kırdı
Fırtına gelip aramıza serildi
Biri milyon kere çoğaltıp hüzünleri
Her şeyi kötüledi, bizi yaraladı
Biri şarabımızı döktü, soğanımızı çaldı
Biri hiç yoktan vurdu kafeste kuşumuzu
Ciğerim yanıyor, yüreğim kanıyor
Olmasaydı, olmasaydı sonumuz böyle
2006 yılında Macaristan da en iyi üç kitap arasına giren ve anlatılan arsanın müze yapıldığı o harika kitap; Pál Sokağı Çocukları.
Kitabı ikinci okuyuşum, ilk okuduğumda çocuk yaşlardaydım.. Nedense ilk okumamdan daha fazla etkiledi ve yıktı beni.
Sonunu bildiğim hâlde boğazım düğümlendi. Gözlerim doldu. İçinde çocuk kahramanların olduğu hiçbir kitapta hüzün dolu sona dayanamıyorum.
Bir çocuk kitabından çok daha fazlası. Çünkü içinde yetişkinlerin unuttuğu, dostluk, dayanışma, dürüstlük, adalet, cesaret gibi büyük kavramlar var.
Kitabın bana göre en büyük kahramanı fiziken küçük olarak betimlense de koca bir kalbe sahip olan, Nemecsek..
Okuyun, okutun..
İyi okumalar dilerim..
Yer Demir Gök Bakır
Verimsiz geçen bir pamuk toplama mevsimi, içine düşülen çaresizlik, bir sonraki yıla ertelenen hayaller. Yalak köylüsünün bunca çaresizlik içerisinde tutunacak bir dal araması ve bunun sonucunda kendi mitini yaratması. Çok çalışıp azla yetinmek zorunda kalan köylünün hikayesi.
Kitabın arka