Diktatörlüğü ve uyuyan bir halkın nasıl alıştıra alıştıra köleliğe itildiğini ve üstte ülkeyi yönetenlerin ayrıcalıklar edinip krallar gibi yaşamasını hicivli bir şekilde anlatıyor bu kitap. Okurken bazen sinir olup kapattığım zamanlar bile oldu. Kendi kendime düşünüp nasıl bu kadar kayıtsız kalabilir bu hayvanlar bu domuzların davranışlarına diyorum. Özellikle ispikçi adlı domuza baktığımda olayları kendi çıkarlarına göre düzenleyip anlatması ve diğer hayvanları inandırması, hayvanların bu olayları hayal meyal hatırlıyor olmalarına rağmen “Napolyon her zaman haklıdır “ düşüncesinden vazgeçmeyip ona körü körüne inanmaları… Özetle tiranlığın cehaletle beslendiğini ve güce sahip olanların bir müddet sonra önceden onları kontrol edenler gibi yozlaşacağını çok güzel anlatan bu kitaba şapka çıkarıyorum
(İlk incelemem :))