...bu koskoca hayatı anlayabilmek için kavramlar yaratıyoruz, sonra da o kavramların içindeki minicik hayatlarla yetiniyoruz. Ne kadar da zavallıyız...
...her şey ağır yaralıydı. Aşk, özgürlük, ekonomi, politika ve çocukluğum; gazete manşetlerinde, radyo haberlerinde, kulaktan kulağa kanıyordu her şey...
Herkes o kadar birbirinin aynısı ki, gelenler gidenleri ya da gidenler gelenleri aratmıyor. Galiba bu yüzden, kalabalığın yalnızlıktan bir farkı yok..
En anlaşılmaz olanı, dünya tarafından dayatılan normlara ve kurallara uymakta zorlananların bile başkalarını bu kurallara uydurmak için deli gibi çırpınması...