Politikada, sevgili oğlum, benim kadar siz de bilirsiniz ki insanlar yoktur, düşünceler vardır; duygular yoktur, çıkarlar vardır; politikada bir adam öldürülmez, bir engel ortadan kaldırılır, işte hepsi bu.
Eğer sizi ağlatan bir şarkı duyarsanız ve artık ağlamak istemiyorsanız o şarkıyı daha fazla dinlemezsiniz. Ama kendinizden kaçamazsınız. Kendinizi daha fazla görmemeye karar veremezsiniz. Kafanızdaki gürültünün sesini kısmaya, onu kapatmaya karar veremezsiniz.
Yaşamın felaketleri hep insanlığın en üst ya da en alt kesimi arasında paylaşılır, ama o orta basamaktakiler bu yıkımlardan çok azına uğrarlar ve üst ya da alt kesimdekiler kadar iniş çıkış yaşamazlar.
Yoksulların harcadığı emeğe, katlandığı acılara kapalıdır ve zengin kişilerin gururu, lüksü, hırsı ve kıskançlığıyla kirlenmediği için bu dünyada insanın mutluluğuna en uygun durum orta basamaktır. Bu durumun sağlayacağı mutluluk kolaylıkla değerlendirilebilir yani bu durum öteki insanların imrendiği bir konum niteliği taşır; krallar bile çoğu kez alçaklıkla yücelik gibi iki aşırı ucun tam ortasına bırakılmış olmayı diler; bilgelerin, ne yoksul ne de zengin olayım diye dua etmeyi mutluluğun koşulu saymaları da işte tam bunun kanıtıdır.
Paniğe kapılmaktan söz eden kim? Ben hala kültür şoku yaşıyorum. Sen bir de beni duruma uyum sağlayıp ne olup bittiğini iyice anladıktan sonra gör. İşte o zaman paniğe kapılmaya başlayacağım!