Derdi söze hapsedilebilir olan daha dertle tanışmış mıdır ya da o seven, her şeyi alabildiğine seven ama sorulsa neyi sevdiğini söyleyemeyen Fuzuli'nin sarhoşluğuna bir an için yanaşmış mıdır?
Hikaye olanlar dile dolaşanlar var, acındığı için sevilen, perişanlığıyla yüz bulanlar var, bilir gibi söyleyen, bilmez gibi susanlar var, bildiğinden susan da var, boşa ağlayan, boş yere ağlamayan var...
Freud'un dediği gibi, depresif ya da melankolik saplantı öncelikle ''sevme yeteneğinin kaybolmasıyla'' kendini gösterir; kendini sevmek de buna dahildir.
Eğer herkes yalan söylerse artık kimse kimseye inanmaz olur. Hatta artık yalan da söylenemez (çünkü yalan güvene gereksinim duyar, o güveni çiğniyor olsa da) ve tüm iletişim saçma veya boşuna olur.
Hayat, birbirinden ayırdıklarını, kısa bir müddet için tekrar yaklaştırır gibi olsa bile, uzun zaman yan yana bırakmıyordu. Geçen günleri bir daha geri getirmek mümkün değildi ve sadece hatıralar, iki insanı birbirine bağlayacak kadar kuvvetli değildi.