Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Merve Kayalı @sandalkitapligi
Merve Kayalı @sandalkitapligi
@Mrvekyl
Ankara
21 Ocak
109 okur puanı
Ağustos 2016 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Her ay düzenli bir tane okumaya çalışıyorum , #zehra Nebizade Nazım ‘ın ilk psikolojik roman denemesiymiş.
Konusu; aşk , intikam , ihanet , ilişkiler karmaşası. Normalde bu unsurlar olurda merakla okunmaz mı ? Evet okunur ama bazı yerler cidden sinirimi bozdu. Okuyanlar beni anlamışlardır. Kısa ve okuması kolay bir #türkedebiyatıklasiği #zehra
Loki’nin Müjdesi’ni ekim ayında okumuştum. Loki’nin Sözü’nü de fuardan büyük bir heyecanla aldım. Çünkü yazarın kendine has üslubu o kadar hoşuma gitmişti ve o kadar eğlenerek okumuştum ki yine aynı hislerle okuyacağım sandım. Ama Loki’nin Sözü bana ilk kitaptaki hisleri veremedi. İşin içine karısı ve gıcık olduğum çocukları girdi . Sanırım ben Loki’nin kurnazlığını ve Asgard olaylarını okumayı seviyorum. Mitolojiyi kurgusal bağlamda günümüze uyarlamak sanırım benlik değilmiş. Ama yine de bırakmadan okudum ve bitirdim. Okuyupta çok beğenenleriniz vardır ama benim için ortalarda kaldı.
Ben bayıldım , harikaydı, türü çok sevip , sürekli okuduğumdan dolayı , kurgu ve yok oluştan sonra yaratılan dünya çok hoşuma gitti. Her distopyada olduğu gibi sonu gelmiş dünya ve yaşam mücadelesi veren bir grup ,alt-üst ilişkisi içerisinde belirli görevlerle yaşamlarını sürdürmekte.
Kitabın 200-250 sayfası olguyu anlamak ve cinayetleri çözmekle geçiyor bu türü ilk okuyacaklar için biraz sıkıcı gelebilir ama sevenler için olaylar nasıl açılacak merakı ile güzel bir beklentiyle geçiyor. 250’den sonra bilinmeyen ya da gizlenen gerçeklerle karşılaşıyoruz ve işin boyutu değişiyor. Silo alt katlara doğru yaşamı sürdüren girişimlerin sırasıyla oluşturduğu alanlardan oluşuyor. Aklı çalışan insanlar en altlarda çalışıyor( isyan başlatmasınlar diye) yöneticiler en üstlerde yaşıyor. Başkarakterimiz Juliet , Silo Şerifi öldükten sonra Başkanın özel isteğiyle şerif oluyor. Önünde duran birçok gizemli dosyayı araştırırken bazı zeki arkadaşlarının ortak aklıyla dönen dolabı çözüyor. Yeni başkan tarafından temizliğe gönderiliyor. Temizlik ise silonun dış görüntüleri görmeye yarayan kameraların ekranlarını temizlemek , dışarı temizliğe giden geri dönemiyor oksijen bitiyor. Dediğim gibi Juliette zeki bir kız dışarı çıktığında yaşadıklarını okumanızı isterim. Spoiler vermemem lazım ama beni en çok etkileyen çıktıktan sonra olanlar oldu. İkinci kitap #vardiya hemen okuyacaklarım arasında aşırı heyecanlıyım.
Okur Takip Önerileri
Kitap epik Fantastik türünde , bu türü çok sevip neden bu kadar beklettim anlamıyorum. Kitap aşırı akıcı olaylar hiç bitmiyor. Tam ohh şimdi dinlenip yemek yesinler diyorum çat bir olay patlayıveriyor. Hiç ağır değil , sürekli merak içerisinde sayfaları çeviriyorsunuz.
Karakterler mükemmel seçilmiş, mekanlar harika. Kitabı okurken bir de harita buldum kahramanlarımızın yolculuğunu haritada takip ettim. Yaratılan dünyayı çok sevdim. Çark’ın insan hayatında etkileri mükemmel kurgulanmış.
Epik Fantastik kitaplarda biliyorsunuz, bir amaç için ( bu kurtuluş olur genelde) yola düşmüş bir grup insan veya farklı yetenekte ki varlıkların yolculuklarını tamamlama çabaları ve yolculukta yaşadığı zorluklar , düşmana karşı geliş okuruz. Dünyanın Gözü’de aynı şekilde ilerliyor. Perrin , Mat , Ewgene , Eas Sedai ( büyücü gibi) Moiraine , Lan , Rand ,Thom, Nynaeve ‘nin kimi zaman ayrı kimi zaman kavuşmalı yolcuğunu yazarımız mükemmel anlatmış. Tabi karşılarında karanlık güçlerden doğan çeşitli varlıklarda mevcut. Trolloc, Soluk, Yarı İnsan ve Karanlıkdostu olmayı seçmiş insanlar ( ispiyoncular ).
Kitabın konusunu anlatmak , yaşananlar üzerinde durmak biraz haksızlık olur.
Seri gittikçe güzelleşiyor mu ben mi Anita hayranıyım deli gibi merakla okuyorum bilemiyorum. Zeki , korkusuz ve boyun eğmez yapıda olan Anita bu kez tam ikiyüz yıllık bir mezarlığı topluca diriltmek üzere görevelendirilmiştir. Göreve giderken yine ne olduğu belirsiz katillerce öldürülmüş üç ceseti incelemesiyle olaylar patlak verir. Yoğun tempoda , korkusuzca , iki üç saatlik uykuyla çalışıp yine zihnini zinde tutarak olayları aydınlatıyor. Ee tabi benim bahsettiğim kadar kolay değil. Vampirler , likantroplar aklınıza gelecek bütün kötü güçler karşısında. Tabi canım Jean Cloude ‘da olan hayranlığımda ağır basmıyor değil.
Öyle mutluyum ki bu seriyi tamamladığıma. Bu kitap 1996 yılında yazılmış ve önümde ( resim arka plan) okunacak daha çok kitabı var.
Asla sıkılmadan okuyacağıma eminim yetişkin aksiyon ve fantastik türünde çünkü .
. Bu kitabı nasıl okudum , nasıl bitirdim inanın bilmiyorum. Tek bildiğim kendime kalkıp gül şerbeti yapmam oldu. Bu şerbeti okuyan bilir.
Mardin’ de Zünciriye Otel’in odasında başlayan bu kitap , Doktor Ayhan , Kral Darius ve Köle Alop , Halfeti’nin Siyah Gülü , Luis Bunūel daha niceleri...
İzmir’de eski yıllar , Tunalı’da Gece İnsanları’nın Salonu ve yaşadıkları bilinmezlikleri.
Seyit taşının sırrı ve Meserret Hanım’ı Dara Harabelerine getirmesi off mekan ve kişiler o kadar değerli işlenmiş ki yani nasıl oldu da böyle bir araya getirildi , nasıl rüyanın içine girdi iletişime geçti ? Çok çok çok beğendim . En sevdiğim yerler Kral Darius’a televizyonun ne olduğunu anlatabilmekti. Sırada kü Nazlı Eray kitabım için çok sabırsızlanıyorum.
Unutulmuş Fantastik Klasikler arasında #elfdiyarıkralınınkızı okudum ve çok beğendim. Kitap arka kapakta zaten JRR Tolkien öncesi Fantastik Edebiyat yazması bende merak uyandırmıştı. Neil Gaiman’ı derinden etkilemiş bir yazarı okumak büyük keyif verici oldu. Epik fantastik türünde olan bu kitap , kralın oğlu Alveric’in babasının ve halkının baskısıyla Elfdiyarı Kralı’nın Kızı olan Lirazel ile evlenip kendi diyarına götürmeye zorlayacaktır. Zorlu bir yol ve iki diyarda eşit olamayan zaman bu yolculuğu zorlu kılsada , büyücünün hazırlamış olduğu kılıç çok işine yarar ve Lizarel’i sıkılmış olduğu sonsuz yaşamından alıp kolayca getirir. Halk bir varis beklemektedir.
Kitapta çok fazla konuşma metni olmadığından biraz alışılmışsın dışında okuma oldu benim için ama bir fantastik kitaptan beklentimi fazlasıyla karşıladı.
. Kralların Çarpışması ikinci bölüm efsaneydi. O kadar olayların içindeydim ki nasıl bitti kitap anlamadım. İkinici kitabı bu kadar heyecan dolu okutan kesinlikle Tyrion Lannister oldu. Aptal kral yeğeni Joffrey ile olan kısımları çok seviyorum aşırı zeki bir cüce bu Tyrion. Savaşın en cafcaflı kısımları burada işleniyor , cesur Kuzey Kralı Robb Stark , annesine rağmen ilerlemesi hoşuma gitti. Sansa’nın korkaklığı ve Arya’nın cesaret zıtlığı süper. Bir taraftan hısrtan gözü dönen Işık Tanrısı saçmalığına bağlanan Stannis’e kızarken , Soğan Şövalyesi Davos’a üzüldüm asla gerçeği gösteremiyor. Westeros’ta herkes taht için entrika peşindeyken, surun ötesinde Jon ve yaşadıklarından kimsenin haberinin olmaması çok üzücü. Diğer taraftan bizim Ejderha Anası güzel güçleniyor zorluklara rağmen.
Bahsedeceklerim bu kadar izleyen bilir ama okuyanlar emin olur ki muhteşem bir seri ...
Seriye başlamaya korkanlara sesleniyorum su gibi akan taht hırsı , savaş sefaleti kendini hızla okutuyor.
Şöyle söyleyim ‘beni yine çok sorgulatan Bir kitap okudum’ ...
Kendi doğrularıyla yaşayıp, başkalarının sözlerini kendi hayatına mâl edemeyen , tecrübe edilmiş doğrularla yaşamını yönlendirmeyen biri olarak bazı yerleri okurken kendime çok bir şey katamamış olabilirim. Bazen inançlarımın boyutunun farklı olduğunu düşünüyorum. Neden sınanıyoruz, neden bir deneme yanılma içindeyiz neden bir şeyleri kanıtlamak zorundayız diye düşünmüyor değilim . Bu kitabın bazı teselli bölümleri beni yine çıkmazlara sürüklerken , bazı okuduğum satırlar ise tam benim düşüncelerimle birebir aynı oldu.
Mesela okuyanlar anlar , 134. Sayfada Frederic Amiel ‘ın “İyi insanlar, bir musibet geçirdikten sonra daha da iyi olurlar.” Sözü için mi ?? Ya da daha iyi olmak için daha güzel şeyler olsa olmaz mı gibi düşünceler ...
Kitabı açtığımda inanın bu kadar çabuk okutacağını tahmin etmemiştim. Sıkar beni diye düşündüğüm kitap merak uyandırıcı oldu, bir sonraki tesellide kimler ne zaman ne düşünmüş diye diye sayfalar elimde aktı gitti.
99 tesellinin hepsi olmasa da sizlerinde içerisinde bir şeyler bulacağınızdan eminim.
Gelelim kitaba artık okumayan yada izlemeyen yoktur diye uzun uzun kitabı anlatmayacağım. Sadece ne kadar beğendiğimi paylaşmak istiyorum sizlerle. Offf offf George RR Martin ne yazıyorsun sen böyle nasıl güzel akıp giden bir kurgudur. Taht Oyunları Deanrys’ın ejderhalarını ateşten sağ çıkarması ile bitmişti. Bu kitapta Denny’nin yaşadığı sıkıntıları, destekçi bulamamasını okuyoruz. Diğer taraftan herkes kendini kral ilan etmiş durumda. Kuzey Kralı Robb, Gerçek varis olduğunu iddia eden Stannis ve ( büyücü kırmızı kadın, Renly bi taraftan güç topladı varis olduğunu düşünüyor, Catleyn arada oraya buraya gidip müttefik bulma peşinde. Ahh Arya en zoru ona iyi ki Sansa gibi narin değil ve dayanabiliyor. Tabi birde Joffrey’imiz var kralcık cık cık anası Cersei’nin aklıyla devam ederken tek sevdiğim Lannister olan Triyon çok ama çok çabalamakta.
Ben seriyi çok severek okuyorum.
Bir saat ustasının zamanda yolculuk yaptıran saati icat etmesiyle başlıyor kitap . Neden bu kadar sevdin kitabı derseniz benim babam da saat ustası ve Charlotte yerinde olmak istedim ( sapmalar hariç ).
Thannaus adında ki saat ustasının büyük çabalarla zamanı ileri geri alan köstekli saati icat ettikten sonra , öleceği anı bildiği zamandan kitap başlıyor , kızı ile uzak bir ilişkisi olan Thannaus kendini saate adıyor. Bu süreç kızının doğumuyla ve günlük tutmasıyla Charlotte’ye aktarılıyor. Saatin sırrını ilk Charlotte arkadaşıyla yemek yerken fark ediyor. İlk önce kendi için bu durumu kullanırken daha sonra işler karışıyor zamanda sapmalar meydana geliyor. Düzeltmesi gereken kişi Charlotte ! Bu kısımları okumak oldukça heyecan vericiydi.
Hamileliğimden itibaren birçok kitap okudum ve birçok araştırma yaptım. Geneli aynı bilimsel olarak kanıtlanmış gelişim sürecine dayanıyor. Diğer okuduğum kitaplarda olduğu gibi bu kitapta da çokça var. Ama bilmediğim bir sürü konuya da değinilmiş. Mesela yukarıda bıraktığım alıntıda , bebekle neden yüz yüze gelmememiz konusunda olduğu gibi yaptığımız yanlışları açıklamış. Sebebini tabi ki söylemeyeceğim okumanızı ve bilgilenmenizi istiyorum. İyi ki @ozlemmdag bu kitabı çevirmiş diyorum. Kitabın başlarında yaşanan olayları ben de bizzat yaşadım. Bebekle ilgilenmekten evle ilgilenemedim, uykusuz gecelerimin sabahında ev işlerini görünce çıldırıp iş bölümü yüzünden kavga çıkardığımı falan hatırlıyorum. Eşler arasında uyumu daha arttırmak , bir bireyin daha aileye dahil olduğunu eşlerin kabullenmesinde yardımcı olacak bir kitap. Tabi sonucun pozitif olduğunda hepimiz biliyoruz Artık Üç Kişi olacağımızı ama dış gözle aktarılması ve bebeğinizi daha iyi yetişmenize yardımcı olunmasını istiyorsanız kesin okuyun.
ilk kitabı normal baskıdan okumuştum. Seriye tam dalış yaptım biliyorsunuz. O yüzden ilk kitabı özel baskıdan tekrar okuyum dedim. Bu ay Kralların Çarpışması 1-2 okumayı planlıyorum. Şu dalgalı günlerim biraz durulsa eğer hemen elime alacağım. Ben çok seviyorum bu Westeros ve Essos dünyasının içinde olup , taht için yapılan mücadeleyi okurken kışın gelmesinden korkmayı. Hala okumayan ve bu dünya ile tanışmayan varsa eğer tavsiyemdir , gözünüz korkmasın hemen başlayın . Biraz bilgim olsun diyorsanız eğer ilk Buz ve Ateşin Dünyası’nı okuyun .
Buz ve Ateşin Dünyası’ndan sonra bir tarihçe daha okumak istedim TARGARYEN SOYU’na ait #ateşvekan ‘ı okurken çok beğendim ve bir sürü bilgi daha edindim. En sevdiğim kısımlar ise Ejderhaların Dansı kısmı oldu. Prenses Rhaenyra doğum yaparken , Kraliçe Alicent oğlu ll. Ageon’u tahta çıkardı. Rhaenyra ise ettiği yemible DANSI başlattı. Ejderhalar öldü şehir yerle bir oldu. Varislerini kaybetti. Başını mağlubiyetle eğen Kraliçe Alicent kalenin anahtarını teslim etti. Teslim ederken Elinde uzun süre tutamayacaksın diye belirtmeyi ihmal etmedi.
Bana Targaryen’leri soranlara hep bu danstan bahsetmek istiyorum ama öncesi ve sonrası var tabi. İlk Westeros’a Ageon ve iki kız kardeşinin gelişi. Tüm krallıklara diz çöktürüp , lordluk vermesi buralar kesinlikle okunması gereken kısımlar. Ta ki Lyanna ( Ned’ın kız kardeşinin) kaçırılma anı ve Üç Dişli Mızrakta Baratheon ‘ların tahta oturmasına kadar geçen Targaryen hükmünün tamamın, ayrıntılarıyla mevcut. Benim gibi diziyi bekletip , ilk bu dünyanın bilgisine hakim olmak istiyorsanız ikinci tavsiye kitabımdır.
En sevdiğim Targaryen’ler ; l. Jaehaerys ve Rhaenyra
Sevmediklerim; Prens Rhaegar , lV. Ageon
ŞA HA NE bir NAZLI ERAY kitabı.Off off hikayelerimden de anlamışsınızdır nasıl etkilendim nasıl beğendim ..
Tek kelimeyle bu kaleme aşığım ! Beni bu dünyadan gerçekten uzaklaştıran , uçup gitmemi sağlayan bir yazar @nazli_eray yani defalarca okuyabilirim.
Yine güzel bir büyülü gerçekliğin içerisindeydim. Berlin’den , Bodrum’a ordan İstanbul’a , Yalnızlıklar Ormanı’na , Dr Freud ‘un randevularına , Viyana’ya oooo nerelere nerelere gittim kimlerle gezdim.
İmparatoriçe Elisabeth ‘in birden belirmesine, Tayyareci Nuri Bey ile sohbetlere, Rosita Serrano dinleyerek bu kitabı okumaya bayıldım. Mayerling Av Köşkü’ne de gittim hatta bi cinayeti engellemiş olabilirim İşte anlatılmıyor Nazlı Eray kitapları cidden okumak gerek .
Kitap ; Antik Tarih , Şafak Çağı ve ilk insanlarla başlıyor . Gayet kolay bir temel atılmış. Daha sonra Targaryen’lerin Westeros’a gelişi ve diğer tüm krallıklara hükmedişi işleniyor. I. Ageon’dan Rhaegar’a kadar tüm Targaryen Hanesini anlatıyor. Rhaegar’ın Eddard Stark’ın kız kardeşi Lyanna’ya turnuvada gül vermesi, Robert Baratheon
Bu ömrümde okuyabileceğim en iyi kitabı okudum..
Başucu kitabım , her gece uyumadan önce bir bölüm okur uyurum. Ahhh Selim Pusat nelerin içine attın beni..
Kitap ilk elime geçince açıkcası kendimi çok renkli ve eğlenceli olayların içinde bulacağımı sandım. Hatta ilk sayfayı açıp büfelerin isimlerini okuduğumda, bilen bilir AŞTİ’nin önündeki Berat Büfe geldi aklıma , keşke olsaydı dedim çünkü çok yönlü bir büfedir kendileri
Okudukça yanıldığımı anladım. Çünkü hepsi boğazımı düğümledi..
Hemen hemen her öyküde değinilen hayvan sevgisi , hayvanların hayatına saygı kısımları , insanların yaşadıkları kadar etkiledi. Bir günde okuyup bitirdim. 154 sayfa bana güzel bir soluk oldu
Kitap bir bilimkurgu ve distoptadan beklenildiği gibi başladı. Dünyada yaşamak imkansızlaşmaya başlayınca, dört büyük ırktan biri olan İnsan , uzayda kolonileşmeye başlıyor.
Tüm ırklarında peşinde olduğu , galaksinin büyük bir kehanet vaatleri var. Yıldız Kapısında ; Özgürlük ve Güven anahtarı saklı!!
Karakterimiz Simon bir uzay pilotu ve çok zeki. Irkının geleceği için “Bilinç Transferi”ni geliştiriyor.
Yani ölmeden önce kendi aklımızla daha genç bir bedene geçiş ( keşke şu an olsa bazı kişiler hariç uygulasak )
İnsan ırkıda kendi arasında gruplaşmış durumda bu durum kitaba güzel bir hava kaymıl. Onun dışında yazarın hayal dünyasında ki genişlik çok güzel zira o kadar çok terim ve alt yapı var ki okurken zevk veriyor. Asilkan, Yenikan , Uzay korsanları, köle titan , titan ve insan savaşları, suikastçiler, gemiler her şey güzel yerleştirilmiş .
Kitap okuyamama durumunda en iyi yapılacak şey öykü yada çocuk kitabı okumak olduğunu düşünüyorum.
İnci’me biriktirdiğim kitapların içeriğini merak edip hangilerini saklamam gerektiğine o kitabı okuyarak karar veriyorum. Bu kitabında İstanbul Tarihi kokmasından dolayı sevdim , umarım Eyüpsultan ve çevresini kızımla gezer sonra ona okuturum. Minik serçelerin ağzından bir de o dinler bu güzel
Âli Bey’in yazdığı gezdiği bu kitap çok akıcı ve hemen bitiyor. ( günümüz Türkçesi ile olması )
Gezdiği yerler beni okurken biraz daralttı ,arap topraklarını okumayı pek sevmedim. ( o zamanlar Osmanlı da olsa). Oysa kitap ne güzel Ayvalık , İzmir dolaylarında başlamıştı .
Keyif aldığım yerler ise Musul, Tirkit civarı ve Kelek çok ilginç ilk defa bu kitapta duydum keleğin , kelekçinin ne olduğunu nasıl kullanıldığını öğrendim. İçerisinde ki resimler çok güzeldi.
Yerli bilimkurgu ve polisiye harmanlaması okudum. Kitap bir cinayeti çözmek üzere Mortimer ve ortağı Scott’un başka bir gezegene gidip, orada cinayet işleyip , donup kalan robotun nasıl böyle bir şey yaptığını araştırıyor. Robot cinayet işletemez ! Çünkü kitap Asimov Robot Yasası üzerine kurulmuş olup ( robot bir insana zarar veremez ve zarar göreceği vakit insanı korur) temelini ele alıyor.
Ama bu robot nasıl olduda bir insan öldürdü, arkasında kim var ve nasıl yönetebildi?? Olay yerine gidern Mortimer ve Scott delil toplarken onlara yardımcı olan 1405robot ile ilgili çok ilginç detay yakalıyorlar.
Acaba robotun zihnimi değişti? Üretilirken işlenen Asimov yasası nasıl etkilendi? En önemlisi sıkı güvenlik olan bir yerden silahı nasıl aldı?
Heyecanla okuyacağınız bir kitap istiyorsanız deneyin derim. Hiç sıkmıyor , kolay anlaşılır bir dil ile kaleme alınmış. Bilim kurgu okumaya başlangıç bir kitap olabilir.
Kitabın zamanında ırklar ikiye ayrılmış. İnsanlar (Rhun) ve Tanrılar ( Fhrey) .
Yaşadıkları yerlerde öyle , Fhreylere yeşillik bereketli topraklar, Rhunlara suyun karşısı çorak ve verimsiz topraklar.
Kuralda şu ; bu su sınırını geçen tanrılar tarafından öldürülür!
Raithe ve Herhimer sınırı geçip yaşayacakları rahat bir yer arayışı içindeyken bir Fhrey geliyor!! Ve bilinmeyen oluyor Fhrey ,Raithe tarafından öldürürlüyor.
Fhreyin kölesi Malchom ile beraber kaçmaya başlıyorlar. Tanrı katilinin adı sanı böyle yayılıyor.
Kitapta bir diğer önemli mevzu ise Fhreylerin kendi aralarındaki anlaşmazlık. Miralyitliler daha üst sınıfta olduklarını düşündükleri SANAT’ı (sihir) kullanıyorlar ve büyük bir savaşın eşiğine geliyor.
Çok fazla karakter vardı, hepsinden bahsetmek isterdim ama yoruma sığmaz . Okumanızı tavsiye ediyorum.
Mistik gücü olan Suri ve Kurdu.
Lidelik vasfı olan kadersiz Pershephone okumak güzeldi devamını merakla bekliyorum.Klanlar için yaşanan hayatta kalma mücadelesi , gizemler , kemik görüleri tam bir epik fantastik
“ASİ”
.
Merhaba arkadaşlar ASİ ile karşınızdayım. Efsane- Deha-Şampiyon üçlemesinin son çıkan kitabı Asi yorumunu bırakıyorum buraya.
Ben Day & June ikilisini çok özlemiştim ve büyük bir istekle almıştım kitabı, nihayet sıra gelip okumaya başlayınca bir baktım ki konu “EDEN”
Şampiyon en son Day’in beyin hastalığı, June’nin
Okurken çok keyif aldım ve kesinlikle öneriyorum alıp okuyun, gülün , eğlenin ama ya gerçek olacaksa diye ilerisinden korkun
Uzun zamandır böyle eğlenceli bir bilimkurgu okumamıştım. Aslında çoğu yerde ne kadar olası bir durum dedim. İnsan iş gücünden sıyrılmış bir dünya. En çok tüketmeyi amaçlayan ,üretmeyi robotik zekaya bırakmış,memnuniyet delisi olmuş bir oluşum!
Öyle ki Kalite Ülkesi’niyönetecek olan kişiyi bile seçerken “hata yapmaz, çabuk düşünür, çözüm bulur” diye bir robot seçmek istiyorlar. ( robot karşıtı görüşler var tabi ortalığı karıştıran, bende onlardan olurdum sanırım )
Peter başkarakterimiz, eskici dükkanında işe yaramayan robotik eşyaları dönüştürüyor ( en özelleri saklıyor). Birgün DÜKKAN adlı yapının yaptığı bir yanlış kitabı alıp götürüyor
Dükkan; insanların akıllarından geçenleri, bir an ihtiyaç duydukları eşyaları ayaklarına kadar getiren ve asla yanlış yapmayan bir yapıdır. Ne güzel demi aslında istemeden her aklımızdan geçen gelse.
Bence tek güzel bu da değil ; çöp toplayan daha yere atmadan tıkır mıkır gelen çöp kovaları siz bu kitapta ki favori ürünümsünüz
Kitap arasında yazışmalar , reklamlar , sosyal medya içerikleri güzel olmuş.
“Ne olacak, toprak insanı topraktan deniz insanı da sudan yaratılır. Topraktan olanlar toprağa döner, sudan olanlar akıp denize karışır.”
Aganta Burina Burinata
Alıntı
Bilgi Yayınevi
