Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Uğur özer

Günümüz iletişim teknolojisi etrafımızı yalanlarla kuşatmıştır. Mümin için en mühim şeylerden biri de bu yalanlara kanmamaktır. Hz. Peygamber'e ( S.a.v) sordular: "- Ey Allah'ın Resulü mümin korkak olur mu? - Evet, olabilir. - Peki mümin cimri olur mu? - Evet olabilir. -Mümin yalancı olabilir mi? - Hayır, asla..." diye cevap verdi. Bir müminde iyi-kötü huy bulunabilir; iki şey hariç: Emanete hıyanet ve yalan.
Reklam
Hicret ve niyetin kimin için? Bir gece yarısı uyandığında yatağından kalk, şöyle yıldızlara bir bak. Düşün!.. Madem ki içinde bulunduğun yer, konuştuğun kimse sana feyiz vermiyor; terke mâni olan ne?
İki yıldız arası göğe asılı hamak... Uyku, uyku... Zamansız ve mekansız, uyumak. Uyumak istiyorum; başım bir cenk meydanı; Harfsiz ve kelimesiz düşünmek Yaradanı. İlgisizlik, her şeyden kesilmiş ilgisizlik; Bilmeyiş ki, en büyük ilme denk bilgisizlik. Usandım boş yere hep gitmeler, gelmelerden; Bırakın uyuyayım, yandım kelimelerden

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Allah aklıma geldiğinde içimden secdeye kapanmak, alnımı toprağa koymak geçiyor. "Benim yüzüm yerde gerek/ Bana rahmet yerden yağar" demiş Yunus Emre. Alnımı toprağa koyunca sanki onun kokusu, serinliği bana aslımı hatırlatacak, ilk ceddimin yaratıldığı güne döneceğim.
Hayatımız tehlikede değil, tehlike hayatımızda
Reklam
Belki firavunlar piramitlerini kırbaç altında inleyen kölelerin emekleriyle yükselttiler. Günümüzde olay biraz farklı. Köleler belki ben de firavun olurum düşüncesiyle piramidin inşasına gönüllü olarak ve tebessüm ederek katılıyorlar.
Bizler yalnızca kötü başlayanlar değiliz, kötü başlamış olanların da torunlarıyız. Onların madde alandaki kötü başlangıçları, ruhî alandaki kötü başlangıçlarının kaçınılmaz sonucuydu. Bizler dedelerimizin yanılgılarını devraldık.
"Dertlerimiz" ile "dert edindiklerimiz" aynı şeyler değil.
Her insan fiziksel olarak aynıdır. Peki bizi farklı kılan ne? Üslup... Oturma biçiminden, konuşma biçiminden, ses tonundan, giyiminden, jestlerinden, hatta sükûtundan o insanın hangi zihinsel ve duygusal yapıya ait olduğunu çok net hissedersiniz. İnsanda bunu anlamak çok daha kolaydır. Şehir de bunun gibi, neden? Çünkü şehri de insanlar inşa ettiler Birisinde ölçek bireysel, birisinde ölçek toplumsal...
Sayfa 146Kitabı okudu
Klasik Batı müziği Türkiye'de çağdaşlaşmanın ürünü olarak görülür. Devlet orkestrası şehirlere gidiyor ve bir gün Bayburt'a da gitmiş. Bu hadise her şehir için söylenebilir. Müthiş bir konser verilmiş, herkes oturup dinlemiş. İhtiyar bir zat da ağlıyormuş. Konser bitince şef dönüp sormuş: "Herhalde çok duygulandınız?" İhtiyar demiş ki : "Evet. Bayburt, Bayburt olalı Timur'dan beri böyle bir zulüm görmedi." Bu enteresan bir şeydir. O, kendi içinde anlamlı!
Sayfa 118Kitabı okudu
Reklam
1958-1959 gibi, biz lisedeyken koskoca çocuklar ziraat marşını okurduk. İngiltere'de Sanayi Devrimi başlamış ama biz hâlâ ziraat marşını okuyoruz. Bu lise de Cumhuriyet'in iddialı liselerinden ve İstanbul'un göbeğinde. Bu mantıkla yetişiyorsunuz.
Sayfa 105Kitabı okudu
İnsanlar diyorlar ki : "Efendim apartmanda yaşıyoruz, komşuluk bitti." Aslında apartman ile komşuluk ilişkisi arasında bir tezat olduğunu hissediyoruz ama adını koyamıyoruz. Apartman özellikle "Komşuluk bitsin" diye yapılmış bir mekân!
Şu mantığı çok iyi anlamak lazım: Mesela televizyonlar "Gazze'de iki bin kişi öldü." diyor. Hiçbir manası yok! Neden? Çünkü onların nazarında orada ölen adamın bir anlamı yok. Akan petrolün anlamı var. Bunu bizim kabullenmemiz mümkün değil ama hiç olmazsa anlamalıyız. Bunu adam söylüyor zaten. Saklamıyor ki! Bu bir anlayıştır.
Her şehirde belli bir medeniyet tasavvuru öne çıkar, baskın olur. Diğerine yer bırakmaz. Çünkü bir toplumda melez medeniyet tasavvuru olmaz. Melez medeniyet tasavvuru kimlik krizine yol açar, dolayısıyla o toplum bir şey üretemez. Şu anda Türkiye'de olduğu gibi...
587 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.