Diğer yandan hâkim sınıf, kendi siyasal yabancılaşması sayesinde, devletten büyük ölçüde bir bağımsızlık elde eder. Sınıf içi güç yapısı devlet yönetiminin lütuflarından veya düşmanlıklarından ziyadesiyle etkilenebilir; fakat böyle bir sınıf hâkimiyeti göreli olarak güvendedir. Yönetimdeki bürokrasi, hâkim sınıf göz önüne alındığında, tüm önemli belirsizliklerin kaynağı değildir ve bu yüzden sınıf egemenliği üzerinde bir üstünlük elde etmez. Yönetimdeki bürokrasinin, aslında sınıf egemenliğini garantiye almak için hâkim sınıfın üyelerini denetlemesiyle aynı şekilde, siyasi olmayan etkenlere dayanan bu egemenlik, bürokrasinin siyasal egemenliğini denetler ve sınırlar. Bu belli ki Sovyet sistemine ilişkin değildir. Isaac Deutscher’in sözleriyle, “eğer kapitalist sistem altında, bürokratik gücün her zaman karşısında denge unsuru olarak mülk sahibi sınıfların ağırlığını bulduğunu söylersek, burada öyle kısıtlamalara ve öyle sınırlandırmalara rastlanmadığını görebiliriz.”