Çekip çıkardım seni sudan
Ve sakladım yatağımda.
Unutulmamış bir geçmişin
Kayıp, terk edilmiş kızı
Aşk, bir yolunu bulup filizlendi o tatlı saplantıdan
Ve kırdı bir taşın kalbını.
Dönüştü güvensizlik teslimiyete,
Kanın ve kemiğin vakur yeminine.
Ama rüzgârda duyuyorum melodiyi,
Zamanın keşfettiği gezgin ruh,
Feryat ediyor seni geri çekmek için.
Peşinden git diyor bana, boğul yavaş yavaş.
Suya yaklaşma, sevgilim,
Uzar dur kıyıdan ve denizden.
Suyun üzerinde yürüyemezsin, sevgilim;
Göl alır seni benden.
Ne denli derine inebilirdi tutku
Hiç düşünmemiştim.
Doğarken işlenen günah
Lekeler mi kaderimizi?
Ancak günah işlendiği anda
Unutulabilirdi.
-W.B. Yeats
Şeytanın arzusuna uydum sen gelene kadar
Çünkü aşk geçici sanıyordum
Ya da kurgulanmış bir oyun.
Sonra sen yükseldin şeytan çemberi içinden
Alay ettim çılgıncasına ama sen geldin üstesinden
Ve kırdın zincirimi, çözdün bileklerimi.
-W.B. Yeats
Ufacık zerrecikler, cam parçacıkları ve tozdan ibarettik. Sahil boyunca uzanan, birbirinden farksız kum tanecikleri kadar çoktuk. Doğuyor, yaşıyor ve ölüyorduk. Bu döngü sürüp gidiyordu. Bir sürü hayat yaşanıyordu. Ve öldüğümüzde yitip gidiyorduk. Birkaç nesil geçip gidiyordu. Ve hiç kimse doğduğumuzu bile anımsamıyordu. Hiç kimse göz rengimizi ya da içimizi kasıp kavuran tutkularımızı hatırlamıyordu. Er ya da geç hepimiz çimler arasında bir taş, yosun kaplı bir mezar taşı oluyorduk… Hatta bazen o bile olamıyorduk.
Çekip çıkardım seni sudan
Ve sakladım yatağımda.
Unutulmamış bir geçmişin
Kayıp, terk edilmiş kızı
Aşk, bir yolunu bulup filizlendi o tatlı saplantıdan
Ve kırdı bir taşın kalbini.
Dönüştü güvensizlik teslimiyete,
Kanın ve kemiğin vakur yeminine.
Ama rüzgârda duyuyorum melodiyi,
Zamanın keşfettiği gezgin ruh,
Feryat ediyor seni geri çekmek için.
Peşinden git diyor bana, boğul yavaş yavaş.
Suya yaklaşma, sevgilim,
Uzak dur kıyıdan ve denizden.
Suyun üzerinde yürüyemezsin, sevgilim;
Göl alır seni benden.
“Bazı yolların sonunun büyük bir ıstıraba çıkması kaçınılmaz; insanların ruhlarını çalan ve kaybettikleri şeyi arayarak sonsuza dek ruhsuz dolanmalarına neden olan birtakım eylemler var.”
Okuduğum ilk Ayfer Tunç kitabıydı. Çok çok çok beğendim. Kitaba başlamadan önce ‘Suzan Defter’ ne demek acaba diye çok düşünmüştüm, şimdi anlıyorum.
Öncelikle kitabın yazım biçimine değinmek istiyorum. Kitapta iki karakterin günlüğü yer alıyor ve aynı günler üzerinden sol sayfada erkek karakterin, sağ sayfada kadın karakterin yazdıklarını