Tuhaf çok tuhaf hiç bir gayret gözetmeksizin nasıl da herkes sessiz sedasız siliniyor birbirinin hikayesinde, oysa ki ne çok “iyi ki” diye başlayıp sıra sıra dizerdik cümlelerimizi birbirimize.
Hikayesi eksik kalanlarda bugün bizlerde varız; yaşanacak onca güzel şey varken, onca anı birikecekken zamansız gelen ayrılık yüreğimi dağladı. Nasılım ne hissediyorum bilmiyorum ama karmaşığım, öyle kimseyle oturup konuşamam kafam başka yerde, toparlanmam epey sürecek gibi tüm bunları yazarken Sertaptan “iyileşiyorum” dinliyorum. Beni sizler anlayın.
Erkek kadına dedi ki:
- Seni seviyorum,
ama nasıl?
kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beşyüz
yüzde hudutsuz kere yüz...
Kadın erkeğe dedi ki:
- Baktım
dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yüreğine, kafana.
Şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana...
Ve artık
biliyorum:
Toprağın
Yüzü güneşli bir ana gibi
En son, en güzel çocuğunu emzirdiğini… ⏰ 01.31
“Sanki iktidar, bilekleriyle dirsekleri arasındaki kabaran kaslarına yerleşmişti. Sanki otorite, küçük bir maymun gibi omzuna tünemiş, kulağının dibinde geveze geveze konuşuyordu.”