Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Özlem

Niçin ölmekten bu kadar korkuyorsun? Ölüm bugünkünden daha çok yaşamak demektir; ölüm ilelebet ve binbir şekilde yaşamak demektir. Düşün ki şimdi bu vücudun dağılıp sen artık yaşamadığını zannettiğin zaman hepimizden, bütün yaşayanlardan daha çok bir hayata malik olacaksın… Mesela bir uzvun iri bir kayada yosun halinde yeşerirken diğer bir uzvun bir damla yağmur suyu halinde uzak bir denize dökülecek… Bir parçan eskicinin tamir ettiği kunduraya kösele olarak çivilenirken diğer bir parçan bir mandarinin sofrasındaki nefis çay takımını teşkil edecek… Namütenahi şekillerde yaşayacaksın delikanlı ve namütenahi zamanlarda yaşayacaksın. Yalnız şimdiki hayatından bunun ufak bir farkı olacak: o zaman yaşadığını bilmeyeceksin, sende mevcudiyetinin şuuru olmayacak… Fakat ne ehemmiyeti var? Esas mesele yaşadığını bilmek değil yaşamaktır.
Reklam
Yazı var olan en etkili terapi yöntemlerinden biridir. Yazmak bilinçaltımızı yararsız yüklerden arındırarak iyi bir yönde çok daha hızlı ilerlememizi sağlar.
Hayattaki amacınızın ne olduğunu hala bilmiyorsanız, ne mutlu size ki artık bir amacınız var: Bu amacın ne olduğunu bulmak! - Victor Frankl

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Reklam
Biri sana hakaret ettiğinde, bu eylem sana ait olmadığı için, senin için sonuç da içermez. Bu hakaretler sadece ve sadece o kişiye aittir ve her kelimesinin sonuçları o kişi için gerçekleşir. Lakin sen bu söyleme alındığın ve bir tepki verdiğin an, artık verdiğin tepkinin sonuçlarından mesulsündür.
İnsan öğrendiği bilgilerle kendi doğrusunu yaratır. Bu doğrular insanın kimliğini oluşturduğu için, kolaylıkla bu doğrular için savaşır. Bir noktadan sonra insanın doğrularını savunması, kendi kimliğini savunması halini alır. Doğrusunu savunan kişi, karşısındakini incittiğini ya da zarar verdiğini düşünmez. İnsan kendini ‘bilen kişi’ olarak gördüğünde, her zaman yaptığı davranışın saflıktan geldiğine inanır. Ne de olsa en doğrusunu o biliyordur! En tehlikeli haldir, en doğrusunu bilmek. En doğruyu bilen, doğru ile kirlenmiştir. Kişinin doğrusunun ışığında gerçekleşen bu davranışlar başkalarına karşı şiddet içerir. Oysa hiçbir bilgi, kimsenin doğrusuyla işlemez. Her bilgi çok yönlüdür. Yönleri görmemek insanın algısının sığlığından kaynaklanır.
- Lord Henry: “Bence kültürlü bir insanın kendi döneminin standartlarını benimsemesi ahlaksızlığın en büyüğüdür.”
Reklam
Büyük bilgi büyük keder getirir, bilgisini arttıran kişi kederini arttıracaktır.
Ortadoks inancına bağlı olanların beyanı ve itirafları eskiden de olduğu gibi kendini beğenmişliklerinden gözleri dönmüş bağnaz, zalim, ahlaksız insanların arasında gerçekleşiyordu. Diğer yandan zeka, onur, dürüstlük, iyi huyluluk, ahlak genellikle inançsız olduğunu söyleyen insanlarda görülüyor.
“Akrabalarından biri, birkaç sene evvel İzmir’e gidip bir fabrikaya amele yazılmıştı. İlk günlerde vaziyeti kötü değilmiş diye haberler geliyordu, fakat günün birinde tek bacakla köye döndü. Ayağını makineye kaptırmış; eline kırk elli bangonot sıkıştırmışlar, kapı dışarı etmişler. Konya’ya dilenmeye gitti. Ortada belediye rahat vermiyormuş. Zavallının hali berbatmış.”
Kronik vicdan azabı, tüm ahlakçıların hemfikir olduğu gibi hiç de istenmeyen bir duygudur. Eğer kötü bir davranışta bulunduysanız, pişmanlık duyun, elinizden geldiği kadar durumu düzeltin ve bir dahaki sefere daha iyi davranmaya bakın. Ne sebeple olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.
Enerjin sanata gitmediği an, mala mülke gitmeye başlar ki bir sanatçının iki seçeneği vardır; ya üretmek ya tüketmek... Üretirsen tüketemezsin, tüketirsen üretemezsin.
75 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.