Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Özlem

139 syf.
8/10 puan verdi
Romanı inanç eleştirisi olarak algılamadan önce felsefi bir düşünüşün sonucu olarak düşünmenizi tavsiye ederim. Dini mitolojilerin fazla mucizelerle dolu olmasını küçük yaşlarda çoğu kişinin farkettiğini söyleyebiliriz. Bir çocuk korkmadan neden diye sorabilir ve küçük yaşlarda sorulan neden, nasıl gibi sorular çoğu ebeveynler tarafından engellenmiştir muhtemelen. Bu eserde engellenmeden ve çıkarsanmalarla sorular sorulmuş ve bir düş ürününden ibaret olan sonuçları bir roman olarak ele alınmış. Kaldı ki ne okuyacağını kendi seçebilecek olgunlukta olan insanların seçtikleri eserlerde bir inanç dayatması olsa bile neye inanacaklarını da kendileri seçebilir diye düşünüyorum. Ve gerçekte mutlak olan tek bir bilgi tek bir inanç bir tek doğru varsa hepimiz insan beynimizle bu tek doğruya ulaşabiliriz. Nereden soru sorarsak soralım nereden başlarsak başlayalım sonuçta hep aynı doğruya ulaşırız. Doğru olanın mucizeye ihtiyacı olmayacağını düşünüyorum bu yüzden mucizelerle dolu olan dini mitler her zaman sahte gelmiştir bana. Güzel bir eleştiri, farklı bir bakış açısı. Yazarın okuduğum üçüncü kitabı ve sevdim. Okumanızı tavsiye ederim ancak inancınıza saldırı olarak düşünmeden okuyun.
Kabil
KabilJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201811,2bin okunma
Reklam
80 syf.
·
Puan vermedi
Sabahattin Ali’nin tasvirleri öylesine hayatın içinden o kadar güzeldir ki okurken orada o zamanda yaşayanlardan biri gibi hissettirir. Hem tasvirlerinin mükemmelliği öğle sonunda içilen acı kahve gibi zevk verir hem de karakterlerin bir sözü bir üzüntüsü Yeşilçam filmleri gibi boğazını düğümler okuyanın hatta ağlatır bile. Keşke bu karakterle arkadaş olsaydım keşke onu teselli edebilseydim dersiniz. Yaşadığımız zaman öylesine yabani bir çağ ki insanlar birbirine uzak kimsenin yakınındaki bir akrabasına bile böyle hissedeceğini sanmıyorum. Ama sabahattin Ali sanki eski bir dünyada insanların yabancı değil de dost olduğu bir dünyada karakterlerle birlikte onun acısına üzüntüsüne ortak ediyor bizi. Henüz okumadığım bir ya da iki kitabı kaldı ve onları okumaya korkuyorum bitecek ve başka bir şey kalmayacak diye. Keşke daha uzun ömrü olsaydı ve daha çok yazsaydı diyorum. Karakterlere üzüldüğüm gibi bir de yazara üzülüyorum. Ruhu şad olsun.
Ses
SesSabahattin Ali · Mahzen Yayınları · 20195,9bin okunma
63 syf.
·
Puan vermedi
Amok koşucusu stefan zweigin okuduğum ikinci kitabıydı. Bu romanda olaylar ana karakteri dinleyen başka bir karakter aracılığıyla anlatılıyor. Romanda ana karakteri konuşturma görevi üstlenmiş bu anlatıcı. Ana karakter Alman asıllı bir doktor ve hindistanda yerlilerle dolu küçük bir kasabada 7 yıl çalışır. Amokun delirmek akıl buhranına tutulmak
Amok Koşucusu
Amok KoşucusuStefan Zweig · Karbon Kitaplar · 2019111,8bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
96 syf.
9/10 puan verdi
·
15 saatte okudu
Alegorik bir hikaye olan bu eseri herkes okumalı diye düşünüyorum, özellikle de çocuklar. Birçok şeyin simgeleştirilerek anlatıldığı hikayede herkes kendine göre bir öğüt çıkarabilir, yazarın baştaki amacı bu muydu bilinmez. Belki sadece güzel bir hikaye yazmak istedi ama eminim okuyanlar güzel bir hikayeden daha fazlasını bulacaktır. Martıların çoğu, karınlarını doyurmak için gerekli olandan fazlasını öğrenmeye çabalamazlar. Uçuşun tek anlamı vardır onlar için; yiyeceğe ulaşıp kıyıya dönmek. Onların amacı uçuş değil, karın doyurmaktır aslında. Ama martı Jonathan Livingston için önemli olan yemek değil, uçmaktır. Martı Jonathan; korku, bezginlik ve hırsın bir martının yaşamını kısaltan etkenler olduğunu çoktan öğrenmişti. O bunlardan arınmıştı ve uzun, güzel bir yaşam sürüyordu. Sözün kısası tavsiye edilir. Okuyun, okutturun...
Martı Jonathan Livingston
Martı Jonathan LivingstonRichard Bach · Epsilon Yayınları · 201167,3bin okunma
88 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Kitabın arka kapağındaki tanıtım yazısını ilk okuduğumda Paracelsus hakkında Türkçede var olan büyük bir eksiği dolduracağı yazıyordu. Ama okudukça aslında bu iddia biraz büyük kalmış gibi geldi bana. Büyük bir eksiği kapatmaktan ziyade daha çok tanıtım gibi olmuş. "İnsanoğlunun ölümlü yönüyle ilgilenmeyeceğim. Bunun yerine onun ölmeyen yanları benim araştırma konum olacaktır." girişiyle ilgilendiği tıp, kimya, simya, astronomi, astroloji gibi pek çok alanla ilgilenmiş bir bilim adamıdır. Tıp ve mantıkçı bilimlerle ilgilenen bir bilim adamının simya, astronomi, astroloji gibi soyut ve kanıtlanmamış alanlarla ilgilenmesi de oldukça ilgimi çekti. Zira Paracelsus' a göre beden elementlerden oluşsa da ruh ve akıl yıldızlardan gelmekteydi. Kendi şahsi fikrime göre bu oldukça olası bir düşünce. Yıldızların ve enerji akışlarının etkisine inanırım. Bilimsel anlamda düşünecek olursak psikolojinin bile bağımsız, pozitif bir bilim olarak kabul edilmesi 19. yy.' a dayanır. Psikoloji bilimi bile henüz çok yeniyken astroloji alanında da gelişmeler görmek çok akıl dışı gelmiyor bana. Evrenin ve insan yaratılışının henüz bildiğimizden daha karmaşık olduğunu düşünürüm. Bu kitap benim için araştırmam gereken pek çok konunun tanıtım yazısı gibi oldu ancak Paracelsus' u boşluk dolduracak kadar iyi anlattığını söyleyemem.
Reklam
200 syf.
·
Puan vermedi
Çok dolu bir kitap tam anlamıyla okuyabilmem 2 haftamı aldı. Herkesin okuması gereken bir kitap herkesin kendinden bir şeyler bulacağına eminim. Üstelik nasıl düzeltebilirim diye düşündüğünüz yanlışların çözümünü de anlatıyor Jules Payot. Türk gençlerinin rehberi Cemil Meriç'in tavsiyesi olmasa belki daha geç okurdum. Allah rahmet eylesin. Kesinlikle ikinci kere hatta üçüncü kere okuyacağım bir kitap.
İrade Terbiyesi
İrade TerbiyesiJules Payot · Ediz Yayınevi · 201828,9bin okunma
331 syf.
9/10 puan verdi
·
24 günde okudu
Eserin konusu herkesin az çok bildiği gibi salgın hastalık gibi bulaşan körlüğün bütün dünyaya yayılması ve yeni körler ülkesinin traji komik halidir. Böyle bir dünyada betonarme binalar arasında hazır gıdalarla yaşamaya alışkın olan insanların en büyük sorunu açlık olur. Hazır gıdalar hızlı bir şekilde bozulur ve insanlar yiyecek için mücadele etmeye başlar. Doğadan faydalanamazlar çünkü doğayı çok uzun zaman önce katledenler de kendileridir. Körleşen insanlar ilkel hallerine dönmeye başlar. Toplumsal ahlak anlayışından uzaklaşır ve ilkel benliklerinin emirlerine itaat ederler. Durum böyle olunca kısa zamanda körler ülkesine zorbalık, şiddet, kaos hakim olur. Güçlü olan zayıf üzerinde hak sahibi olur. Biraz anarşi düzenini de çağrıştırır aslında körler ülkesi. Düzenin olmadığı bir yerde oluşabilecek kaosu gözler önüne serer eser. Romanın kahramanlarından olan doktor (ironik bir şekilde göz doktoru) eserin sonlarına doğru vücudumuzda bile bir düzen ve organizasyon vardır, bir düzen içinde yaşamazsak kısa sürede yok oluruz, diyerek durumu özetler. Özellikle karantina döneminde okunması gereken bir eser. Bulunduğumuz dönemde eserdeki bazı konulara empati kurmanız daha kolay olur. Keyifli okumalar dilerim.
Körlük
Körlük
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022104,1bin okunma
88 syf.
·
Puan vermedi
Gazel Naziresi adlı şiiri, Divan şiirinin büyük ustası Naili'nin gideriz redifli gazeline nazire gibidir. İki şiiri de okumanızı isterim. Ben okuduğumda epey gülmüştüm.
Toplu Şiirleri
Toplu ŞiirleriSabahattin Ali · Puslu Yayıncılık · 201921,1bin okunma
127 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Kadınların edebiyatla ilgilenebilmesi için neyin gerekli olduğunu araştırıyor yazar kitapta. 1800'lü yıllarda bir kadının şiir, roman yazabilmesi için kendine ait bir odasının olması gerektiği kanaatine ulaşıyor araştırmalarında. Tek tek okuyucuya da anlattığı araştırmaları oldukça ilginç. Emily Bronte'nin, Jane Austine'in eserlerini evin ortak alanı olan oturma odalarında yazdığını belki kendilerine ait odaları olsa çok daha iyi eserler yazabileceklerini savunuyor. Kitapta geçen özellikle şu satırlar çok ilgimi çekti: "İngiltere'de yaşayan fakir bir çocuğun, büyük eserler için gereken o entelektüel hürriyete kavuşabilme umudu, Atina'da doğmuş bir kölenin oğlununkinden biraz daha fazladır." Sahiden de entelektüel düşünebilmek için ekonomik özgürlüğe ihtiyaç duymuyor muyuz? Yazarın okurlarına tavsiyesi ise, "Sizlerden para kazanmanızı ve kendinize ait bir odanızın olmasını isterken aynı zamanda sizin gerçeklikle birlikte yaşamanızı istiyorum." şeklindedir. Özellikle son kısımlarını çok beğendiğim eser gönül rahatlığıyla en sevdiğim eserlerden biri oldu benim için. Okumanızı kesinlikle tavsiye ederim.
Virginia Woolf
Virginia Woolf
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir OdaVirginia Woolf · Ren Kitap · 202438bin okunma
332 syf.
·
Puan vermedi
Sevda Sözleri
Cemal Süreya meşhur Üvercinka şiiriyle İkinci Yeni'nin sembolü olmuştur. Şiirinin de isminden anlaşılacağı üzre şiirlerinde dil sapmaları oldukça fazladır. Yazım sapmaları, kelime sapmaları, alışılmamış bağdaştırmalar oldukça fazla kullanmıştır.(bkz. Özgür Özmeral) Cemal Süreya şiirinde kadın hayatın bir anını oluşturmaz. Kadın hayatın tamamındadır. Önceleyin şiirinde kadın yalnızlığın karşıtı bir sevinç kaynağıdır. Şair olumsuzlukları, aşkın yalnızlığı giderici etkisiyle vermeye çalışırken heyecanın olumlu etkilerini de sıralar. Gül şiirindeki kadının sokağa düştüğünü ve şairin bu kadını sembollerin en güzeli olan güle benzeterek yüceltmesini anlatır. Gül şiirinde iki kadından bahsedilir. İlki herkesin kabul ettiği sokak kadını, diğeriyse şairin annesi Gülbeyaz'dır. (M. Aydın) Üvercinka şiirinde şair sevgilisiyle yaşadığı anları anlatırken anı ve çevreyi onunla birlikte ele alır. Şiire konu olan işçi kızın çeşitli an ve durumlardaki görüşlerini vermeye çalışan şair onu sadece cinsel bir obje olarak ele almaz. Olumlu diğer özelliklerinden de bahseder. Modern dünya tarafından üçüncü dünya ülkesi olarak nitelendirilen Afrika ötekileştirilen bir kıtadır. Şair belki de bunun için sevgiliye ait olumlu şeyleri Afrika'ya benzetir.
Sevda Sözleri
Sevda SözleriCemal Süreya · Yapı Kredi Yayınları · 201727,2bin okunma
Reklam
584 syf.
·
Puan vermedi
Bozkurtlar Hüseyin Nihal Atsız
Bozkurtlar, konusunu Göktürklerin tarihinden alan tarihi bir romandır. Göktürkler, 552-745 yılları arasında hüküm sürmüşler ve bugünkü Moğolistan merkezli bir devlet kurmuşlardır. Neredeyse iki asır yaşayan bu devletin hayatında Çin'e bağımlı 50 yıllık bir devre bulunur. Bozkurtlar romanı iki kitabın bir araya getirilmiş halidir. İlk kitap olan Bozkurtların Ölümü romanında olaylar 621 yılında Göktürk devletinin çökme sinyallerini verdiği bir devrede başlar. Bozkurtlar Diriliyor romanında bağımsızlığın kazanıldığı 680 yılına ve ondan sonraki birkaç yıla kadar devam eder. Romanda 60 yıllık bir süre anlatılır. Romanın en önemli karakteri Kür Şad'dır. Tarihi bir kişiliktir. Çin kaynaklarında hakkında bilgi bulunur. Kür Şad bir kahramandır. 639 yılında yani Çin'de esaret hayatı devam ederken Göktürkler'i Çin'den çıkarıp başkentleri Ötüken'e götürmek için kırk arkadaşıyla birlikte bir bağımsızlık ihtilaline girişir. Ancak ihtilal başarıyla sonuçlanmaz. Bu ihtilal başarısız olsada bağımsızlık arzusu 41 yıl sonra başarıya ulaşır. 680 yılında İlteriş Kağan ile ikinci Göktürk devleti kurulur. Cengiz Aytmatov, bu roman için 'Bozkırda büyüyen ben bile bozkır hayatını Nihal Atsız kadar iyi anlatamazdım.' Der. Okumanızı kesinlikle öneririm.
Bozkurtlar
BozkurtlarHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 202014,5bin okunma
176 syf.
·
Puan vermedi
Kendi Gök Kubbemiz
Üç bölümden oluşan eserde her bölümde farklı temalar ağırlıktadır. İlk bölüm olan Kendi Gök Kubbemiz bölümünde Anadolu ve Rumeli topraklarını yurt edinerek İslamın da etkisiyle yepyeni bir uygarlık yaratan Türk'ün tarih içindeki yeri şiir diliyle vurgulanır. Yol Düşüncesi bölümünde sonsuzluk, rintlik ve ölümle ilgili duygular derinliğine dile getirilir. Vuslat bölümünde ise daha çok aşk ve sevda şiirleri yer alır. Bazı şiirlere genel olarak bakacak olursak; Bir Tepeden şiirinde geçmişe karşı duyulan özlem anlatılır. Açık Deniz şiiri sonsuzluğa ulaşma duygusunu anlatır. Yol Düşüncesi şiiri ölüm kaygısını hissettirir. Yahya Kemal Beyatlı deyince çoğunlukla aklımıza ilk gelen şiiri Sessiz Gemi'dir. Ancak diğer şiirleri de en az çok bilinen Sessiz Gemi kadar güzeldir. Okumanızı tavsiye ederim.
Kendi Gök Kubbemiz
Kendi Gök KubbemizYahya Kemal Beyatlı · İstanbul Fetih Cemiyeti Yayınları · 19833,576 okunma
209 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Aykırı Öyküler Tahsin Yücel
Eserde beş öykü yer alır. Karakterlerin kimlik karmaşası, yozlaşmışlığı, yabancılaşması gibi konular ince bir alayla anlatılır. İlk öykü olan Büyükbaba da olaylar baş karakter olan Abbas Yücebaş'ın torunu tarafından anlatılır. Baş öğretmen olduktan sonra Abbas Yücebaş'ın kişilik özelliklerinin değişmesinden bahseder. Tarih/Coğrafya adlı öyküde yaşı geçkin hemşirenin lise öğrencisi Timur'a olan aşkını anlatır. Bu öyküde birçok karakterin zıt özelliklerinden gülünç hallerinden bahsedilir. Tarih öğretmeninin Osmanlı devletine olan hayranlığı, bu hayranlık yüzünden isminden dolayı Timur'dan hoşlanmamasını ve Timurlenk ismini takmasını anlatır. Öykünün devamında okula yeni atanan Coğrafya öğretmeninin batı özentisi tiplerden olmasını, yarım ingilizcesiyle batıya hayranlık duymasını, kendi toplumunu eleştirmesini hicveder. İktidar adlı öyküde iktidar takma adıyla bilinen Mücteba Bey yaşam ve düşünce biçimi olarak oldukça zıt bir insandır. Hem bir siyasetçi hem bir şair hem de sporcu kimliğiyle tanınır. Öykü Mücteba Bey in etrafında döner. Mücteba Bey kötü bir şair, iki yüzlü bir siyasetçi ve gösteriş için sporla uğraşan biridir. Ancak çevresinde sıcak kanlı, dost canlısı, sevecen bir insan olarak tanınır. Eserdeki diğer hikayeler de gülünç durumları, karakter karmaşası yaşayan insanları anlatır. Dili sade üslubu akışkan bir eser ve çok iyi eleştirileri olan bir öykü kitabıdır. Öykü okumak isterseniz kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.
Aykırı Öyküler
Aykırı ÖykülerTahsin Yücel · Can Yayınları · 201477 okunma
88 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Tiyatro yazarlığının yanında kendi fikrimce çok iyi öykü yazarıdır da. On İkiye Bir Var adlı öykü kitabının okunmasını özellikle tavsiye ederim. Yazar On İkiye Bir Var öyküsünde zaman kavramı ve insanların zamana bakış açısını sembolik bir anlatımla işler. Öyküde zaman bütün olarak ele alınır ve zamanın geri alınamayacağından, insanların onu en yoğun biçimde doldurmalarının gerekliliği okuyucuya anlatılır. Ayak isimli öyküsü de bir o kadar ilgimi çekmişti olaya dahil olan tipler insanların tuhaf halleri ve öykünün hüzünlü bitişi oldukça güzeldi.
On İkiye Bir Var
On İkiye Bir VarHaldun Taner · Yapı Kredi Yayınları · 2015948 okunma
172 syf.
·
Puan vermedi
Kitabın sonunda meraklısına notlar kısmı bulunur. Bu kısımda bazı şiirleri hakkında açıklamalar yapar şair. Şairin kendisinden şiirlerine özel notlar bulmak tabi güzel bir ayırcalık. Özellikle ilgimi çeken bazı şiirleri ise şöyle: Kaptan şiiri o zamana kadar insanın büyük şehir yaşantısındaki çeşitli durumları ilk defa şiire yansımıştır. O döne nd şehir yaşantısını henüz yaşamaya başlayan gençler bu şiiri içeriği ve biçimiyle yaşantısına çok yakın bulmuşlardır. Emperyal oteli belki de en çok bilinen şiirlerindendir. İşsiz ve yoksul iki gencin kısa aşk öyküsüdür. Sisler Bulvarı şiiri yaygın kanaatin aksine Paris'te değil İstanbul'da Laleli de Şair nigâr sokağında yazılmıştır. Bırakmış şu mezarlığı şiirinde kore savaşına karşı olan şair bunu üstü kapalı bir şekilde anlatır. Türk köylüsü adına Selamsız oğlu Bekir 'Ben bu köyde doğmuşum bu köyde ölmek isterim.' derken bunu anlatır.
Sisler Bulvarı
Sisler BulvarıAttila İlhan · İş Bankası Kültür Yayınları · 20194,126 okunma