Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Dilruba’ca
Dilruba’ca
@PatiEmpati
16 kütüphaneci puanı
213 okur puanı
Mart 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
HARİKA BİR KİŞİLİK
Sait Faik Abasıyanık tamamen halktan, kendini halka adamış , halk için yazan, onlarla nefes alan bir yazar. Türkiye'nin en iyi öykü yazarlarından ilk sırayı çeken , kimse ile kötü olmayan ve herkes tarafından sevilen zat.
Öykü kitaplarının önsözünde genelde arkadaşlarının Sait Faik ile ilgili duyguları yer alır. Ve hepsinin ortak söylediği belki de mahalle çocuğu oluşu :)
Bu öykü kitabında Orhan Veli nin bir yazısı var Sait Faik için. Okumanızı ve içtenliğine ortak olmanızı çok isterim.
22 tane öykü olan kitabında ; mahalleden insanlar, köşe başında oturmuş ekmek parasını çıkarmaya çalışan yaşlılar, ekmeği için ayakkabı tabanları delinmiş babalar, bir tesbih için düşman olan amca ve onunla inatlaşan genç, İzmir e gidebilmek için torununa götüreceği tavşanı satmaya çalışan bir teyze, Kınalıada'da bir odası olmayan ama ailesi ile mutlu huzurlu yaşayan bir kız, sesinden hiç bir zaman vazgeçemeyeceğim gramofon , oltalarından insanlarını tanıyıp namuslu cesur cömert korkusuz bir insan arayan Sinağrit baba hakkında güzel kırmayan anlaşılmak için yazılmış kelimeler ve cümleler yer alıyor. Okuyalım ki çocuklarımız da okusun. Sait Faik Abasıyanık ın bütün eserlerinin gelirleri Darüşşafakaya bağışlanıyor. Belki bundan dolayı 2020 nin en sevdiğim yazarı .
KARIŞIK BİR ZWEİNG
Stefan Zweing... Kitaplarının konusunda her zaman duygu, aşk, memleket sevgisi, savaş mağduriyeti, karamsarlık, kendinden vazgeçiş mevcut. İnsan incelemelerinde ; ince eller ,uzun parmaklar, porselen ciltler, fresh kokular, grantuvalet giyimler, bir incelik ve nahiflik mevcut.
Bu eserinde kısa kısa öykülerinin bir araya toplanmış. Her öyküsünde ayrı bir duyguyu ele alıp, onu sizin en minik hücrenize dahi yaşatmaya çalışıyor kelimeleri ile.
Her öyküsü ayrı güzeldi ama ilk ve son öyküsü benim için bambaşkaydı. Sanki onlar ile yan yana çalıştım, konuştum, hizmet ettim , oturdum, uyudum yemek yedim ve canım yandı.
Bir kişinin duyguları böyle güzel anlatması için onu yaşaması ve o duygu ile harmanlanması gerektiğine inanırım genelde. BU kitabında yazarı hangi öyküsünün içine koyacağımı şaşırdım. Buyurun sizler okuyun ve hangi öyküye koyduğunuzu bana söyleyin.
BÜYÜKLERE HİKAYE KİTABI
Arkadaşlık, dostluk , fedakarlık ve özveri...
Kitabı okurken yine düşündüm doğanın başına gelmiş en büyük felaket biz insanlarız diye. Yine insanlığın batırdığı bir deniz ve o deniz de öğününü çıkarmaya çalışan bir martının ölümü ile başlayan bir öykü...
Aslında hikayedeki kediler insana insan olmayı öğretiyor ama görebilen yok :)
küçüklerden ziyade büyüklerin okuması ve öğrenmesi gereken bir hikaye kitabı ...
Okur Takip Önerileri
Yine Pişman Olmadım
ince bir kitap olmasına aldanmamak gerek. Bir çırpıda okunabilecek bir kitap ama okurken ben çok düşündüm. Bahsedilen zamanlar, o anki şartlara gittim. Padişahın , annesinin, haremde ki kızların , olayı anlatan kişinin psikolojilerini anlamaya çaılıştım. Tarihi bir eser diyenler olabilir ama benim için tarihi bir eserden ziyade psikolojik yönü ağır basan bir eser oldu.
HANGİ ESERİNE KÖTÜ DİYEBİLİRİM Kİ?
1925-1935 arası kaleme alınmış , bazıları dergi/gazetelerde paylaşılmış 3 kısım 16 hikayeden oluşan bir eser. Yazarın önsözü, günümüzde kendine ''ben yazarım'' diyen şahısların %90 ını utandıracak kadar güzel. Eleştiri tarzında olan önsözü ile yazar bizlerden yani okurlarından özür diliyor bir nevi, iyi olduğu kadar kötü hikayeleri olduğunu bunları da ayırmak için bize bıraktığından dolayı.
Dili, kalemi akıcı, zorlamayan ve naif. Sabahattin Ali benim gözümde kırılgan ,yumuşak huylu, yumuşak sesli ,insanı yormayan bir yapıya sahipmiş izlenimi veriyor. Bundan dolayı eserlerini okurken incitmeden okumaya çalışıyorum.
Kitabında ki eserlerini kabataslak dile getirecek olursam eğer yaşadığı zamanda ki insanları izlemek , onlar hakkında bilgi sahibi olmasam da kendimce tahmin etmek isterdim. Hangi hikayesinde nasıl bir kişinin çıkacağını tahmin edemiyorsun. Bazen kabadayı iken bazen minik bir kırlangıç...
Her seferinde şaşırtan hikayeleri ile beni o zamanlarda yaşatmaya devam ediyor. Teşekkür ederim değerli kalemini bizimle paylaştığın için, özür dilerim hak ettiğin değeri bulamadığın için.
Mustafa Kemal Atatürk denince benim için akan sular durur. Bilirim ki benim ben olmam da ki en büyük yapımcılardan biridir. Yapımcı diyorum çünkü Türkiye yi Türkiye yapabilmek için bir çok plan yapan ,uğraşan, kayıplar veren ,zorluklarla karşılaşan yine de vazgeçmeyen kisi. Hep onun yaptığıklarini okuduk, öğrendik. Şimdi bu kitap ile birlikte annesi ve babasının zamanına gidiyoruz . Onların yaşadığı zorlukları, savaşları ,acıları, yoklukları öğreniyoruz.
Kitapta nelerden bahsedildigine değinecek olursam eğer;
-Rum ve Bulgar eşkıyalarının saldırılarıyla inleyen balkanlar
-93 Harbi'nde yaşanan bozgundan sonra dağılan, yoksullaşan, göç etmek zorunda kalan milyonlarca Türk...
-Ali Rıza Efendi' nin gümrük memuru iken çektiği sıkıntılar ,rüşvet almayı reddettiği için memurluktan ayrılması ve ticarete atılması
-Rum çetelerine karşı direnişe geçen Türk çeteleri ve çeteler icinde yer alan Mustafa Kemal' in akrabaları...
Ve bir çok konu... Vatan sevgisi çocukken işlenir yüreğimize. Ailemizde yoksa eğer dışarıdan ne kadar kazanmaya çalışsakta hep eksik kalır. Mustafa Kemal 'in de vatan sevgisi aynı şekilde işlendi yüreğine. Babasından, babasının amcasının kendi aralarında ilk çeteye katılmasından sonra arttı Belki de o sevgi.
Ben kitabın dilini, yazarın kalemini sevdim. Sizi aliyor ve tarihi bir yolculuğa çıkarıyor. Size de arkanıza yaslanıp bu tarihi yolculuğa eslik etmek düşüyor
Konuşulacak ,anlatılacak çok şey var ama ne kelimeler yetiyor ne de sayfalar.
Iyi ki okudum ve harika adamı yetiştiren harika aileye tanık oldum.
Bir kitaptan nasıl nefret edilir gördüm ve yaşadım. Kötülük namına ne isterseniz var kitap içinde. Gençlerimizin okumaması gereken bir kitap ama kötü tarafı gençlerimizin okuduğu bir kitap. Bundan dolayi üzülüyorum. Okunmasin. Gencler azıcık kafatasınız da bulunan adi beyin olan organı çalıştırın ve size iyi örnek olacak kitapları okuyun lütfen. Yazarı birilerinin uyarması lazım.
Öğretmenler benim için pastacı gibi :) Pasta yapmak için kendini ne kadar geliştirirsen o kadar lezzetli olur.Öğrencini yetiştirmek için kendini ne kadar geliştirirsen,öğrencin parmakla gösterilen bir insan olur.Öğretmenlik sadece ders öğretmek ya da diploma almasına yardımcı olmak değildir.Elinde ki öğrenci senin ona verdiğin eğitime,bilgiye,hoşgörüye,düşünce tarzına ,empatiye göre şekillenir. Yetişmede aile önemlidir ama öğretmen sana verdikleri ile seni törpüler. Yanlışı doğruyu ayırt etmende yardımcı olur. Kişiliğinin ilk pişmesi öğretmenlerin elinde olur. Bundan dolayı herkes öğretmenlik yapmamalı. Okul sadece türkçe,matematik,fizik,kimya yeri ya da velilerin çocuklarını başından attığı bir yer olmamalı. Orada sınavımı vereyim kurtulayım düşüncesine girilmemeli ya da derslerini versinler yeterli diye düşünülmemeli.
Okuduğum eser de öğretmen yazarımız bunlara çok güzel değinmiş.Doğruyu , yanlışı olduğu gibi kaleme almış. Bu tavrını çok beğendim. Kalemi kendini okutturan, sıkmayan , anlaşılabilir bir kalem. Kitabın içinde ;öğretmenler,veliler,öğrenciler, profesörler tarafından yazılmış düşünceler,yazılar bulunmakta.
Anektodlar, dipnotlar, açıklamalar, şiirler , yaşanılan olaylar, hayaller ile süslenmiş.
Yazarın ilk kitabı ama eserden önce şiirler,yazılar kaleme alarak bunları paylaşmış,ödül kazanmış.Kendini geliştirmiş, yeni bilgilerden korkmamış,geliştirmeye devam eden bir öğretmen kitabı ile geldim size :) Öğretmen , öğrenci ve veliler okumalı.
Nasıl öğretmen olunmalı, nasıl öğretmen aranmalı bunları sorgulamalı :)
#Refet eseri zorluklar ile büyüyen ve öğretmen olmak için çabalayan bir genç kızı anlatıyor. Yabancı biri değil bu kız hepimizin tanıdığı bildiği biri. Etrafımız da bulunan bu kişilere kitabı bitirdikten sonra daha farklı bir göz ile bakıp, daha fazla tebrik edeceğiz içten içe. Kimseye boyun eğmeyen , çokca gururlu , her kadının okuması gerektiğini dile getiren , en zorlu anlarda bile okunabileceğini gösteren bir karakter.
Masal... Her insanın icinde cocuk hala yaşıyor...
Ama bu kitaptaki masal sadece çocuklara özel değil ,benim fikrimce büyüklere yazılmış bir masal...
Okunmalı, anlaşılmalı, anlayabilmeli, başucu kitabı yapılmalı (ısrarcıyım bu konuda )
Kitabı okumadan önce kitap hakkında duyduklarım kafamda bir çerçeve oluşturmuştu. Emma Bovary'i salt cinsel tatminini sağlamak için her gün başka bir erkekle beraber olan hafif bir kadın olarak düşünüyordum ancak okuyunca durumun tam olarak bu istikamette olmadığını fark ettim. Emma Bovary okuduğu kitapların çok fazla etkisinde kalıp gerçekle bağını seyrelten ve bir roman kahramanı kadar şatafatlı bir aşk yaşamak isteyen toy bir genç kızdan başkası değilmiş. Yine de bu, yaptığı yanlışların gerekçesi olamaz.
Yine kitabı okumadan önce bunaltan ve sayfa atlama isteği uyandıran betimlemeler olduğunu düşündürmüştü bana duyduklarım ancak betimlemeler hiç de eğreti, gereksiz ve usandırıcı değildi. Yer yer Emma'yı anlamak, savunmak istiyoruz ancak bazen de öyle şeyler yapıyor ki yüzünü göresimiz gelmiyor.
Bir türk klasiği daha bitti bir eseri gülerek okumak harika birşey. Okunması gereken bir eser.
"Efsuncu Baba büyüyle,tilsimla,simyayla uğraşan;define aramak,madeni altına çevirmek,yildiznamelerden alemin sırrını çözmek gibi heveslere kapılmış bir zat-ı muhteremdir. Onun dünyasını batıl inançları şekillendirir,her adımını bu hurafelere gore atar. Eline yeni bir kitap geçer,Istanbul 'un bütün defineleri şifreli halde bildirilmiştir bu kitapta. Defineye ulaşmak için tılsımı kaldırması gerekir, bu da Binbirdirek'teki anahtarı ve kendisine yardımcı olacak insan suretinde iki meleği bulmasına bağlıdır. Böylece Kirkor ve Agop'la tanışırız. Karın tokluğuna çalışan, ortaoyunundan fırlama bu iki komik tıp Efsuncu Baba'nın karısı ve kızıyla yaşadığı konağa taşınır. Entrika giderek tüm aileyi sarar."
Bir şey farkettim ben Hüseyin Rahmi Gürpınar ın bütün eserlerini çok seviyorum.
"Osmanlı'da çocuk olmak ne demekti? Çocuklar nasıl yetiştirilir,nasıl okula başlar ve nasıl bir eğitim alırlardı?
Ahmet Rasim Falaka da kendisinin çocukluktan ilk gençliğine uzanan hatıraları eşliğinde bu soruların cevaplarını verir. Fatih'teki Sofular Mektebi'nde başladığı ve Darüşşafaka 'da tamamladığı eğitimini anlatırken bir yandan da 19.yüzyıl Istanbul'unun gündelik hayatını ve çocukluğunu tasvir eder.Reşat Ekrem Koçu'nun ifadesiyle, Ahmet Rasim'in yazılarında Istanbul,manzaraları ve insanlarıyla sesli ve renkli bir film halinde akar. Falaka da bu filmin en renkli sahnelerini barındırıyor."
Kitap tamamen yaşanmış olayları anlatıyor. Ve insan kendine şunu soruyor o dönemde olsaydım şuan hangi mertebe de olurdum? Severek okudum ,guldum ,uzuldum. Okunmali,paylasilmali,anlatilmali.
"Şeytankaya Tılsımı Italya'nın dağlık bir bölgesinde geçen olayları konu edinmektedir. Olayın Avrupa'da gerçekleşiyor olması yazıldığı dönem içerisinde düşünüldüğünde toplumda var olan "Batı hayranlığı"na da bir eleştiri kapısı aralamaktadır. Ahmet Mithat zaman zaman okurlara seslenerek bu konuda yanlış inançların olmasından şikayet etmekte ve nasihatler vermektedir.Gizemli bir aşk hikayesini anlatırken batıl inançları da sebep olduğu sonuçlardan hareketle ele alır. Eserin başında olan bir not ile Şeytankaya Tılsımı ' nı bir hikayeden yararlanmak suretiyle kaleme aldığını belirten Ahmet Mithat Efendi 'nin yabancı bir tür romanın gelişmesi ve yerleşmesi için çeviriye verdiği önem şaşırtıcı değildir. Ancak Tanzimat döneminde uyarlanan veya yeniden yazılan kimi eserlerin ve yazarların ismen anilmamasi pek yadirganmaz. Ahmet Mithat Efendi de Şeytankaya Tılsımı' nı yazarken yararlandığı eserin ve yazarın adını belirtmek gereği duymamıştır." Gözümüzün önünde bulunan mücevheri görebilmek için onu kaybetmek gerekir,bunu eserde güzel bir şekilde anlatmış. Büyücü Satsıma kelimeleri nasıl kullanacağını bilerek ve korkuları kullanarak güzel bir son hazırladı bizimkilere :))
Acaba daha once seni okudum mu @gokhanmandir ...
Nedense okumuşum ve beğenmişim gibi geliyor ama hangi eserini hatırlamıyorum. Kalemini sevdim zorlamadan,sıkmadan ilerliyor sayfalar. Hikaye zaten ayrı bir güzellik hayran bırakıyor kendine. Iyi ki almışım zamanında:) Tamamen şans eseri aldim aslında eseri. Hiç araştırma yapmadan, kim olduğunu bilmeden. Bundan dolayi ikilemde kalmıştım 'acaba okuyabilir miyim ?Beni saracak mi ?' diye. Ama şuan teşekkür ediyorum bu eseri almama yardimci olan kişiye...
Teşekkür ederim bu eseri yazdığın için...
