Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Medine Tutuman
Medine Tutuman
@PerperikMed62
Gıda Mühendisi
Lisans
Dersim
Dersim, 3 Mart 1986
1487 okur puanı
Ocak 2019 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Yerdeki hazineler "iri memeler ve geniş kalçalar" işte!..
Merhaba arkadaşlar...Kitabı ilk gördüğümde sizde de olduğu gibi isminden doğan sezgilerle kitabın içeriğini ve konusunu merak ettim... Evet kitabın içinde gerçekten iri memelere ve geniş kalçalara sahip olan kadınlar ve bunlara düşkün olan bir kahraman var ama asıl konu 2.japonya ve Çin savaşından önce ve sonra yaşananlar... Bu yaşananlar; kıtlık, yoksulluk, kayıplar, aşk, sevgi, fedakarlık, düş kırıklığı, ihmalkarlık, iç savaş, hüzün, annelik duygusu, ölüm vs... Kitapta Shangguan ailesinin hayatı anlatılıyor: rüzgarın gökyüzünde; ilk başta hızlı, sonra yavaş ve daha sonra daha hızlı bir şekilde dağıttığı bulutlar gibi savrulan Shangguan ailesinin hayatı... Evlendikten sonra tatmadığı acı kalmayan anne xuan'er lu'nun hayatı; lu'nun sekiz kızının trajedik hayatları; ve lu'nun boylu poslu, yakışıklı ve biricik oğlu olan ama bunlara rağmen karakteri zayıf ve kendini sadece annesinin memesine ve diğer memelere bağışlayan; meme düşkünü Shangguan Jintong'un hayatı... Kitap yaklaşık bir aydır elimde... Evet kitabı içime sindire sindire, içinde kendimi bularak okudum... Gerçekten etkilendim de, özellikte kitabın son bölümlerinde... Xuan'er lu'nun yaşadıklarını okuduğumda hep gözlerim doldu... Ah lu! Çilekeş lu dediğim de oldu... Bu kitap beğendiğim ve iyi ki okudum dediğim kitaplar listeme eklendi... Zaten 2012 Nobel edebiyat Ödülü almış bir kitap olduğu için bence okunması gereken bir kitap...
Sevgilerimle...
İyi geceler...
merhaba arkadaşlar... fakir babayı lise yıllarımda tanımıştım ama 5-6 yıl önce kitaplarını elime alıp okumaya başladım... aylar önce eşekli kütüphaneciyi alıp okumak istedim ama diğer kitaplardan vakit ayıramadım. geçen doğum günümde sevdiğim arkadaşım salim hediye etti ve çok sevindim. benle salim doğum günlerimizde birbirimize sorarak okumadığımız kitapları alıp hediye ederiz :) hoş istediğimiz için kitap hediye olmaktan çıkıyor ama okumadığımız kitaplar hediye ediliyor işte :) neyse kitabın içeriğine gelelim... kitabın baş kahramanı mustafa beyin dediği gibi: kitap sevgisi; ana sevgisi, kardeş sevgisi, yar sevgisi gibi bir sevgidir... evet bu kitap, bu kutsal sevgiyi; özellikle çocuklarla, öte yandan kitabı keşfedemeyen bozkırlarda, köylerde yaşayan insanlarla paylaşmak isteyen azimli ve mücadeleci ama bir anda üst amirlerin baskısıyla pes eden mustafa amcanın hayatını anlatıyor... 1924lü yıllarda mübadele göçüyle yunanistana sürgün edilen insanların gurbet acısı da var kitabın içinde... ayrıca ne yazık ki günümüzde hâlâ var olan aydınlığa karşı güçlü bir dirençle hareket eden ve ne yazık ki halkın karanlıkta kalması için dini araç olarak kullanan insanlardan da bahsediyor... fakir babanın dili çok akıcı ve etkileyici... yaşanan olayları okuduğumuzda sanki biz de o an onlarla birlikte canlı canlı yaşıyoruz... yalın, temiz ve sade bir dille yazılan bu kitabı okumayan varsa, onlar da okusun isterim... kutsal olan kitap okuma sevgisiyle daha güzel ve aydınlık yarınlara... iyi akşamlar....
Dansa davet aslında, Katolik inancı altında yoksulluktan ve açlıktan mahvolan, hatta bu sebeplerden dolayı çocuklarının katili olan insanların ölüme dawetidir... Konusu, umudunu kaybeden bir halkın hikayesi olsa da çevirisini pek beğenmedim... Sevgilerimle... İyi akşamlar...
Okur Takip Önerileri
merhaba arkadaşlar, geçen hafta başladığım ve az önce bitirdiğim 'harika bir hayat'tan bahsetmek istiyorum size, sonra da altını çizdiğim kısa alıntıları paylaşmak...
kahramanlarıyla tarihi bize yaşatan romanları çok seviyorum... harika bir hayat da o romanlardan biri işte... 1920li yıllardan 1966 yılına kadar ülkemizde ve diğer
kitapta yüreğimi acıtan, yüreğimi sızlatan hatta yüreğimi diri diri yakan cümlelerin altlarını çizip, yanlarına vurgulu simgeler koymuş olsam da bilerek sizlerle paylaşmadım; sizin de yüreğiniz benim yüreğim gibi ağlamasın diye... ama bunu bilmenizi isterim; milliyetçi insanlardan, katliama katılıp da insanları öldüren, kadınlara ve çocuklara tecavüz eden insanlardan, hele de vatanı uğruna sözüm ona canını verme pahasına yola koyulan o insanlardan daha da nefret ettim...
iyi akşamlar...
Zor bir hayatın içinde mücadele eden ve tek çözüm yolunun yolunu bilmedikleri yola koyulmak olduğunu düşünen 3 yol arkadaşın öyküsüdür GÜNEŞTEKİ ADAMLAR... Bu bilmedikleri yolda bindikleri koca tanker sadece onları değil; hayallerini, ailelerini, hırslarını, mutluluklarını, mutsuzluklarını, umutlarını, umutsuzluklarını, güçlerini, güçsüzlüklerini, geçmişlerini ve geleceklerini de, hatta bu hayattaki canlarını da götürüyordu...
#buruktrajedi...
kahramanlar ölür ama kahramanlıkların ömrü uzun olur....
evet, tarihi kitapları severek okurum ben; ama kitapların içinde mutlaka kahramanların olması şartıyla... mesela; yaşar kemal'ın bir ada hikayesi ve ince memed'i gibi... mehmed uzun'un diclenin sesi ve kader kuyusu gibi... erol toy'un azap ortakları gibi... osman balcıgilin en hüzünlü eylül'ü gibi... vladimir bartol'un fedailerin kalesi:alamut'u gibi.. şolohov'un durgun don'u gibi... john steinbeck'in gazap üzümleri gibi... ahmet ümit'in elveda güzel vatanım'ı gibi... az önce bitirdiğim celal bergüşad'ın sıyrılmış kılıç, babek'i gibi... akıcı, etkileyici, merak uyandırıcı, öğretici ve eğitici kitaplardır bunlar... özgürlüğü, hakkı ve adaleti savunan zerdüştlük inancını merak eden var ise ve abbasiler döneminde yaşananları; bu kitabı mutlaka okumalıdır bence... ben çok beğendim ve etkilendim... okuyun ve okutun derim... sevgilerimle, iyi geceler...
İçindeki gücü, karanlıklar içinde kendi ışığı ile keşfeden bir ren insanının, uzun yıllar süren bir yolculuğunu anlatan bir roman... Bazı yerler sorularıma cevap vermemiş olsa da, macera sevenler için okunması güzel olan bir mitoloji romanı... İyi pazarlar arkadaşlar...
En iyisi hâlâ yazılmadı... En iyisi satırlar arasında...
Tekrar merhaba arkadaşlar...
Yaklaşık 4 saat önce, yani bu yaşam su'yunu içmeden önce uykusuzlukla bir "uyanış" yaşamıştım... Sizinle de paylaşmıştım... o yüzden şuan aranızda, "yine mi sen" diyenler vardır belki... Hoş diğer incelemem kısacıktı ki, bu da kısa olacak, o ayrı:)... Neyseemmm... Evet yaşam suyu'nun tadına diğer kitabların tadına baktığım gibi yine 1k sayesinde baktım... Yazarın; hayatı ve kendini, yaşamı ve ölümü, mutluluğu ve hüznü, sevgiyi ve aşkı, birlikteliği ve yalnızlığı öyle bir anlatışı var ki; alkışlarla önünde eğilerek saygı duymak istiyorum... Belki kendimle yüzleştiğim içindir bu etkilenme duygusu, bilmem ama bundan eminim duygularımın sessiz çığlığının haykırışını kulaklarımla derinlemesine duydum: Hadi "bana bak ve sev beni... Hayır: kendine bak ve sev kendini... Doğru olan bu...(syf:102)"
Kendini ve yaşamı-hayatı keşfetmek isteyen varsa, mutlaka okusun derim...
Sevgilerimle, iyi geceler...
Uyanış, kendisinden başka hiç kimseye ait olmak istemeyen bir kadının hayatını anlatıyor... Kitap pek hoşuma gitmedi ama yazarın anlatımı iyiydi, ki beğendiğim alıntıları paylaştım zaten... Okuyun diye öneri sunmak istemiyorum ama 15-25 yaş arası gençler okuyabilir...
Sevgilerimle, iyi akşamlar...
Merhaba arkadaşlar...
Konuya nasıl ve nerden gireceğimi bilmiyorum ama o yaşananları düşündüğümde tüylerim diken diken oluyor... Sürgün ruhumdan önce okuyup bitirdiğim yıkıntılar arasında yaşananlar hâlâ gözlerimin önünde... Hem de canlı canlı... Yesayan'ı yeni keşfettim... Evet 1915 yılında yaşanan Ermeni katliamını, Ermeni tehcirini hatta tutuklanan entelektüel ermeni aydınların olduğunu biliyordum ama içlerinde tek kadın olan zabel yesayanı bilmiyordum... Uygun bir vakitte kendi hayatını anlattığı silahtar bahçeleri adlı kitabını da alıp okuyacağım... Gerçekten tarihi olayları merak eden varsa bu tür kitapları okumalarını öneriyorum... Bu arada kitapların çevirisi çok iyi ve kitapta olan eksiklikleri de son söz olarak tamamlayan yazarlar da var... Sevgilerimle... İyi akşamlar...
insanın yarısı yoktur...
bundan sebep bu yaşananlar...
yarısı olmayan insan; felaket ve sefalet doludur...
işte o felaket ve sefalet yüzünden bu zulüm...
evet,
tarihimiz o kadar uzun ve geniş ki;
acı zamanlar içimizi bir jilet kesiği gibi sessizce ama derinden kanatıyor... kanatarak geçmeye devam da edecek...
sırf bunları unutmayalım diye...
çok şey kırıldı ülkemde...
kaybettikçe kaybediyoruz...
Kitabı dün akşam bitirdim ancak inceleme yapayım mı yapmayayım mı? diye karar veremedim... Çünkü kırmızı pelerinli kent'den önce okuduğum, son yudumunu yarına bıraktığım (yazarın diğer kitaplarını da istedim, bugün geldiler ama yarın okumaya başlarım) zabel yesayan'ın beğendiğim, hem de aşk acısını derince içime çektiğim son kadeh'inin incelemesini yapmadığım için... Evet, okuyup sıkılarak bitirdiğim elimdeki aslı erdoğan'ın kitabı, kitabın 22.baskısıydı. 22 kez basıldığı için kitabı gerçekten çok merak ettim ama beklentimi karşılamadı... Brezilyanın rio de janeiro şehrinde yaşananları anlatmış ama bence üstün körü... Evet yaşanan olaylar; çatışmalar, tecavüzler, katliamlar, cana kıyımlar vs. kan içici savaşımlar gibi trajedik olsa da ve bunları yapan; karabasanlar, karanlık güçler, mafyalar, çeteler vs. felç edici kadar korkutucu olsa da, ben okuduğumda o olayların içinde bul(a)madım kendimi...
O şehirde yaşananları merak ediyorsanız, bence internetten videolarını izleyin...
İyi akşamlar....
1k'yı neden seviyorum biliyor musunuz? Diğer sosyal medya hesaplar gibi yarı dolu değil de tam dolu olduğundan... Burdaki paylaşımlar, mesaj bölümündeki yazışmalar da dahil, insana hep bir artı kazandırıyor... Şimdi kitap incelemesiyle ne alaka medoş? dersiniz ama bir artı da bu kitap sayesinde kazandım... Öneri sayesinde alıp okuduğum ve çok da beğendiğim bir kitap oldu... Sondan başa gelip de yine sona giden romanlara bayılırım zaten, çünkü çoğu sayfasında hep bir merak uyandıran şahıslar ve olaylar vardır... Bu kim? Bura nere? Nerden burayı buldu? Neler olacak? Başaracak mı? Mutlu olacaklar mı? Hayalleri gerçek olacak mı? Mavi gömlekli amca kim? Yolcu'ya ne oldu? Ya Kezzap? O da nerden çıktı?... Vs. Vs.... Evet, asıl kahramanımız Orkun neler yaşayacağını bilmediği bir yola koyulur ve o yolda beklemediği maceralar onu bekler... Evet trajik olaylar da yaşamış olabilir bu yolda ama sonunda istediği hayale kavuştu ya, mutlu sonla bitmiş gibi oldu... Bu arada Kaşgarlı Mahmut'un yüz yıllardır kayıp olan eserine ben de kavuştum... ;) ben, orkun, faysal ve tomris gibi o gizli esere kavuşmak isteyen varsa, bence bu kitabı okumalı..
Sevgilerimle...
İyi akşamlar...
Merhaba arkadaşlar, kısa ve öz bir inceleme yazıp, başka bir kitabı elime alıp yağmur eşliğinde güzel bir pazar keyfine dewam edeceğim... Tabi kahve içerek... Evet Latife Tekin'e o kadar hayranım ki, tüm kitaplarını okudum sanırım... Gerçekten yazma dili, üslubu, betimlemeleri, benzetmeleri, kurduğu hayaller çok etkileyici... Zaten hayranlığım Gece Dersleri ve Sevgili Arsız Ölümle başlamıştı... Az önce bitirdiğim Zamansız romanı da beni, zamansız bir şekilde ilk aşkıma geri götürdü... Aramızda kalsın, eski sevgiyi ve aşkı çok özlemişim... Çünkü şimdiki sevgi ve aşklar o kadar değerli değil... Zamansız; sevgiyi, aşkıyı ve bağlılığı kutsal bir tutkuyla sonsuz zamana bıraktı... Bence siz de okumalısınız... Sevgilerimle... İyi pazarlar
