Yalnızlık bizim için içeriye ve dışarıya ışık veren biricik penceremizdir Ömür Hanım...iki kanadı vardır, istekten ve korkudan; çarpar durur bir ömür içimizde...
Annemi anladım.Kendisini sevmeyenin acısı da olmazdı öfkesi de ... İnsanın bir ömrü, gökkuşağının yedi rengi vardı ve dünyadan başka dünya yoktu. Annemi bir daha sevdim. Gökyüzünü gördüm. Aynaya baktım. Şimdi gidip kentin en kalabalık yerinde hayata gülümseyeceğim.
Kâküllerine düşen çiy tanelerini topladım sabaha karşı. Doğan günden kırmızılar sürdüm yanağına. Saçının telinden tırnağının ucuna dek öptüm incelikle. Sonra alıp yalnızlığımı yanıma, biraz daha tutkun, biraz daha iyimser, döndüm yeniden bıraktığım boşluklara.
Demirden sağnaklar altında uyur sevdiğim
göğsünde hazin ayak izleri eski Şubatların
onu yaralar kıpırdatıyor
ve o sertelmektedir yaralardan
kasıklarına boşalmaktadır nal sesleri
saçları bukleli bir çocuğu öperek uyandıran
içimize güneşler bırakan nal sesleri.