Melisa

Bana öyle geldi ki, o pis balçık çukurun başında vaazda bulunan rahibin aptalca şaşkın sözleri, yaslılar topluluğunun aptalca şaşkın mimikleri, demirden ve mermerden haç ve levhaların kasvetli manzarası, tel ve camdan yapma çiçekler arasında yalnızca tanımadığım adam gömülmeyecek ve yarın ya da öbür gün yalnızca ben kaldırılıp çukura bırakılmayacağım, törene katılanların şaşkın bakışları ve ikiyüzlülükleri arasında yalnızca ben o pis çukurda son bulmayacağım, tüm çabalarımız, tüm uygarlığımız, tüm inancımız, alabildiğine hasta düşmüş kıvancımız ve yaşam isteğimiz, her şey çukuru boylayacaktı. Kültür dünyamız bir gömütlüktü; Isa ve Sokrates, Mozart ve Hayd, Dante ve Goethe paslanmış tabelaları üzerindeki isimlerden başka bir şey değildi artık...
Sayfa 71
Reklam
Ne yapalım, herkesin yazgısı kendine göredir, hiçbir yazgı da kolay katlanılabilir gibi değildir.
Sayfa 41
Evet, geride kalmıştı hepsi, kadeh içilip boşaltılmış, onu yeniden dolduran çıkmamıştı. Yazıklanılacak bir şey yoktu, geçip gitmiş hiçbir şeye yazıklanmamak gerekiyordu. Yazıklanılacak tek şey şimdiydi, bugündü; yitirdiğim, sadece edilgen bir tutumla katlandığım, bana ne armağanlar sunmuş, beni ne fazla sarsmış bu sayısız saatler ve günlerdi.
Sayfa 28

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bay Haller iki çağ arasında sıkışıp kalanlardan, tüm korunmuşluk ve suçsuzluklara uzak düşenlerden, insan yaşamının tüm güvensizliğini kişisel acı ve cehenneme dönüştürüp yoğun biçimde yaşamaları alınlarına yazılmışlardan biridir.
Sayfa 23
...kendisini bu dünyadan, bu yaşamdan dışlanmış görmesine karşın tutup canına kıymıyor, çünkü bir inanç kalıntısı, gönlündeki bu azgın acıları son damlasına kadar yudumlayarak ölüp gitmesi gerektiğini söylüyor kendisine.
Sayfa 22
Reklam
Geri13
53 öğeden 46 ile 53 arasındakiler gösteriliyor.