"İkinci binyılın müceddidi" olarak kabul edilen İmam-ı Rabbani Hz.'nin büyük eseri Mektubat'ın bizim gibi Müslümanların idrak ve istifade edebileceği şekilde hazırlanmış bu kıymetli eser.
"Bizim gibi" dedim, özellikle.
Çünkü Mektubat adlı deryayı da tıpkı İmam Gazali Hz. eserlerinin tasniflendirilmesinde olduğu gibi üç kısma ayırmak mümkün: 1- Velilere Hitap Eden Kısımlar, 2-Alimlere Hitap Eden Kısımlar 3- Diğer Müslümanlara Hitap Eden Kısımları...
Bu eseri ise hem sadeleşme yönünden, hem de arka plan çalışmaları ile (dipnotlar vs) çok başarılı bulduğumu belirtmek istiyorum.
Emeği geçenlerden Allah razı olsun.
Evvela İmam-ı Rabbani Hz'nin yaşadığı dönem ve şartları anlatılmış.
Daha sonra Cibril Hadisi'nden yola çıkarak; İman, İslam ve İhsan ana başlıkları ile Akaid, İbadet ve Tasavvuf ele alınıyor.
Çok muhtasar bir eser olmuş.
Müstefid Okumalar dilerim.
Manevî Kalp Hastalığı
Bir insan vücudunda hastalık hissetse veya organlarından birinde bir rahatsızlık olsa, elindeki bütün imkanlarını seferber ederek o hastalığı gidermeye ve o rahatsızlığı dindirmeye çalışır. Oysa Allah'ı bırakıp başka şeylerle(masivaya) bağlanmak demek olan kalp hastalığı, insanı her yönden kuşatmış ve neredeyse ebedi bir ölüme atacak, sonsuz bir azap çekecekken, insan bundan habersizdir. Bu hastalığın kökünü kazımak için henüz bir şey yapmamaktadır.
Manevî Kalp Hastalığı
Bir insan vücudunda hastalık hissetse veya organlarından birinde bir rahatsızlık olsa, elindeki bütün imkanlarını seferber ederek o hastalığı gidermeye ve o rahatsızlığı dindirmeye çalışır. Oysa Allah'ı bırakıp başka şeylerle(masivaya) bağlanmak demek olan kalp hastalığı, insanı her yönden kuşatmış ve neredeyse ebedi bir ölüme atacak, sonsuz bir azap çekecekken, insan bundan habersizdir. Bu hastalığın kökünü kazımak için henüz bir şey yapmamaktadır.
Kırılganlığa yer mi arıyoruz ne? :)) Dediğinizi duyar gibiyim. Son dönemde her an mutlu (!) olmamız gerekiyormuş algısı oluşturan popüler kültürün aksine psikoloji, her duyguyu aynı ölçüde kabullenmemiz gerektiği üzerinde duruyor. Kırgınlık, kızgınlık, öfke, hüzün gibi duyguları ötelemek yerine onlarla yüzleşmenin yollarını bulmamız gerektiğini