Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rojbin Dağ

Rê dûr e Şemetok û xinzîr e ba Çi bike pel-jarê
Reklam
Xatûna gerden bi morî Qet nabe bi kotek û zorî Tirsa min ji wî Reb ê jorê Xatûnê ez tobedar im Ji ser toba xwe wet nayêm xwarê
“Hayat etrafı uçurumlarla çevrili yüksek bir dağdır. Bir sonraki adımda ayağınızı koyacağınız yere dikkat edin. Bazen üstüne bastığımız bir tek küçük taş kayarsa kendimizi uçurumun dibinde bulabiliriz.”
Sayfa 118Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Günahlarla kararan yüreğini gözyaşlarıyla yıkamasını istiyordu.
Reklam
Ölüm bilinci belki de biz insanların asıl gücü. Bundandır ki durmadan üretiyor, durmadan hareket edip ondan, ölümden bir şeyler koparıp, kalıcı şekilde bir şeyler bırakmaya çalışıyoruz hayata, kendimizden sonraki hayata.
Ben mecbur bir insanım: yazmaya mecbur, öğrenmeye mecbur, çalışmaya ve hayal gücünü durmadan bilemeye mecbur. Bu hayata dair bir kaydım olsun istiyorsam böyle olmalı. Çünkü varlığımı kanıtlayacağım, bu dünyada adının yankısını bırakacağım bildiğim başka hiçbir şey yok elimde. Yoksunluğun diğer adıdır mecburiyet.
İstemeyi bir bilgi ve duygu işi değil de alışkanlıklardan doğan kolaylık ve yönelimlerle açıklamak gerekiyor belki de, neden olmasın ki? Benim, ne istediğimi bilemememin izahı böyle olabilir sanırım. Hayat koca bir orman ve ben hep çeperine yapışıp kaldığımdan ağaçlardan, yaprak ve meyvelerden ve en önemlisi de suyun gövdeye yürümesinden uzak kaldım.
İnsan kendi isteklerine benzer. Oysa ben ne istediğimi tam olarak ne istediğimi hiç bilmiyorum. Hayat o kadar geniş ve uzun bir yol ve ben ondan öyle uzağım, onu öyle sahipsiz bıraktım ki, ne istediğimi bilmiyorum. Her şey özgürlükle başlayacak ama ben ne istediğimi bilmesem de istemekten geri durmuyorum.
Reklam
Çağımızda sözüm ona dürüst ilişki, iki tarafın da tüketici olduğu, birbirini tükettiği, birbirinden tükettiği bir ilişkidir. Aile evi, bu durumda, insanların birbirlerine arzularını, taleplerini bildirdikleri bir geneleve dönüşür. Genelev eve taşınmış, adına da aşk denmiştir. Aradaki tek fark, ilişkinin “eşitlik” üzerine kurulmuş olmasıdır.
Sayfa 268Kitabı okudu
Yaşam aşktan üstündür. Aşk yaşamın bir parçasıdır. Yaşarken severiz. Severek ve acı çekerek yaşarız. Acı çekmek de, sevmek de yaşama aittir. Yalnız sevmeyi seçmek ve acı çekmeyi reddetmek yaşamı reddetmek demektir. Sevgisizlik yüzünden çoğu kez dramatik ölümlere sürüklendiğimiz halde, aşkla birlikte yaşadığımız pek nadirdir.
Sayfa 267Kitabı okudu
Yaşam, aşk uğruna inanç ve davranışlarını tümüyle değiştiren kişilerle doludur. İşte bu mutlak teslimiyet yüzündendir ki aşk sürekli olamıyor. Aşka sahip çıkmakla, aşkı bitirmiş oluyoruz. Aşkı yaşarken geliştirilen ifadeler ve jestler giderek yoğunluğunu ve içtenliğini yitirir; sonunda ilişki biter.
Sayfa 264Kitabı okudu
İnsanın sevdiğine sahip olma tutkusu aşkın kendisinden ağır basmaya başladığı an, bu aşk değildir artık. Aşk yaşamdan güçlü olamaz, özgürlükten yoksun olarak da varlığını sürdüremez. Aşkın totalitarizmi, kıskançlıkta da kendini gösterir. Aşk kavramımız totaliter olmasaydı, aşk ile kıskançlığın aynı kişide varlığını yan yana sürdürmesi olanaksız olurdu. “Kıskançlık sürekli bir ilişkinin besinidir,” diyor Proust. Ama neler pahasına?
Sayfa 265Kitabı okudu
846 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.