N’eylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanmadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak.
Taht misali o musalla taşında.
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
"Hoşça git,"dedi tilki."Vereceğim sır çok basit:İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez."
Küçük Prens unutmamak için tekrarladı:
"Gerçeğin mayası gözle görülmez."
"...Sana bir sırrımı söyleyeceğim,"diye devam etti,yürürlerken,"dünyada korktuğum tek bir şey var."
"Nedir o?" diye sordu Dorothy,"seni yapan Kıtırsoy çiftçi mi?"
"Hayır" diye yanıtladı Korkuluk,"yanan bir kibrit."
İkisi bir ağızdan,"Mı-sır gev-re-ği,lütfen!Yumurta! Süt!Muz!Tost!Pastırma!Yoğurt!"diye tekrarlayarak, mutfak masasının çevresinde dervişler gibi dönüp duruyordu.
Ferda Kadın!Ferda Kadın!
Ben görmeden sevdim seni
Sen galiba,gördün beni,
Pek ihtiyar,hoşlanmadın!
Ferda Kadın!Ferda Kadın!
Ey yavrumun ilk yavrusu!
Pek tatlı şeysin doğrusu,
Lakin neden çirkin adın?
Yok yok,adın cidden güzel!
Dünyada her şeyden güzel;
Aydan güzel günden güzel!
Ay gün nedir?Senden güzel;
Hatta derim:Benden güzel!
Zira "yarın","dün"den güzel!
-Hasan Abi neredesin?..
-Şirketteyim Erol baba...
-Abi çayınız var mı?..
-Baba bizim adımız çay,soyadımız şeker...
-Abi on dakkaya oradayım...
Hasan Kaçan
"İyi de kardeşim"dedim,"Kendiniz söyleyip kendiniz dinlemişsiniz,benim ne işim olabilir ki bu parantezin içerisinde?Ayrık otu gibi."
"Sen gel"dedi,"çocukların seni dinlemesi lazım."
Prof Dr.Nuran Yıldız