Küresel yok oluş başladı birkere
Artan savaşlar doyumsuzluğun, tükenmeye verilen tepkinin getirisiydi
Öyle ki eski avrupa örtüsü çekildi üzerimize.
Böylece din afyon olarak kaldı içimizde
Biz gerçeğin sabahına hiç uyanamadık ki
Hep başka insanların izleri vardı üstümüzde
Biz hiç özgür olamadık ki
Ayrıksı otlar hapiste çürüyünce.
Evin havası gerilmisken dışarı çıkmak akıllıca oldu diye düşündü. Anasını anımsadı sonra. Herşeyi anlatmaya hazır hisetti bir an kendini. Atılan bakışın tesiri hala üzerindeyken tekrardan yönünü eve çevirdi hasan. İki adim atmıştı ki karşıdan gelen tanıdık bir yüz durmasına neden oldu. Bu bir yıldır görmediği karısıydı.
elinde güğümlerle geliyordu. Herşey yolundaymış gibi davranmalı mıydı acaba, ne yapacaktı! ne yapmalıydı? Elini cebinden cıkarmamaya karar verdi. O an hayatında aldığı en doğru karar buymuş gibi. Evden gittiğinde verdiği acıyla eşdeğer olduğunu düşündüğü halde elini cebinden çıkarmayacaktı ısrarla. Hem çıkarsa ne değişecekti? Karısı döner miydi? Dönse bile eskisi gibi sever miydi?
Hasan cevaplarını bildiği soruları sordu kendisine. Evine dönerdi selma. Severdi eskisi gibi kendini, unuturdu herşeyi. Ama bunu yapmaya hakkı var mıydı. Ya yine aynı şeyler olsaydı. Ya yine...
Selma karşısındaydı.
Gulyabani görmüş gibi açmıştı o badem gözlerini. Nasılda güzellerdi.
(⏭5)