Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Salih Seçkin Sevinç

Salih Seçkin Sevinç
@SalihSeckinSevinc
İki iş, bir yemek kitabı ve iki romanı olan yazar, harbiyiyorum.com’da günlük yazılarına ve OdaTv’deki köşe yazarlığına devam etmektedir.
Geleceğiniz Bilinçaltınızdır
Geleceğiniz, alışkanlık haline getirdiğiniz düşüncelerinizin sonucu olduğu için, siz dileklerinizi değiştirmediğiniz sürece zihninizde olacaktır. Aynı şekilde, bir ülkenin geleceği de o ülkede yaşayan insanların kolektif bilinçaltındadır.
Sayfa 172 - KoridorKitabı okuyor
Reklam
Sinemaya Ne İçin Gideriz?
Sinemaya sadece gerçeklikten kaçmak, hayata dair ufak bir ders çıkarmak için değil; hayatla, hayata eşlik eden duyguların güvenli bir ortamda yeniden yaratıldığı bir rüya halini yaşamak için de gideriz.
Sayfa 170 - Hep KitapKitabı okudu
İşi başından aşkın insanların durumu acıklıdır, gelgelelim en kötü durumda olanlar, kendilerine ait olmayan meşguliyetlerin köleliğini çekenler; uyku düzenleri başkasınınkine bağlı olanlar, başkasının adımlarından yürüyenler ve eylemlerin en özgür olanlarını bile sevmek ve nefret etmek - buyruk altında yapanlardır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Rastlantıyla kaşımıza çıkan hiçbir şey güvenilir değildir, talihimiz yükseldikçe düşmeye daha yatkın hale gelir. Ancak çöküşü kesin olan bir şey kimseyi hoşnut etmez. Bu yüzden, zar zor kazandıklarını elinde tutmak için çok daha fazla çalışmak zorunda olanların yaşamı yalnızca kısa değil aynı zamanda çok da acıklıdır.
Kıskançlık, el erimi uzaklıktaki şeylere odaklanır, uzaktaki şeylere hayran olmaya daha eğilimliyizdir. Böylece bilge kişinin yaşam alanı geniştir, ötekileri kısıtlayan sınır yüzünden daraltılmamıştır.
Reklam
“Baba Yaver”, aslında Ahmet Rasim’in (1865-1932) yarattığı hayali bir kişi olduğundan, bugün bile, birçok işkembeci dükkanında çerçeveletip duvara asılan bu ünlü çorba kasidesinin şairi de oydu kuşkusuz: Kana kuvvet, göze fer, batna ciladır çorba./ İllet-i cü’a deva, mahz-ı gıdadır çorba / Sağlara, hastalara ayni şifadır çorba / Ağniya dostu, muhibb-i fukaradır çorba /Hasılı hahiş ile birlikte ekle sezadır çorba…
Sayfa 17 - İletişimKitabı okudu
Sosyalizmin en yüce ilkesi: insanın nesnelerden, yaşamın mülkiyetten, dolayısıyla emeğin sermayeden üstün olması; gücün mülkiyetten değil, yaratmaktan doğması; şartların insanı değil, insanın şartları yönetmesi.
Sayfa 60 - SayKitabı okudu
Kapitalizm, nesneleri (sermaye), yaşamdan (emek) daha üstün tutar. Güç, etkinlikten değil, mülkiyetten gelir.
Sayfa 50 - SayKitabı okudu
İnsan, can sıkıntısından ölmektense tüm yaşamı yok edecektir.
Sayfa 49 - SayKitabı okudu
Sonuçta, ortalama bir insan kendini güvensiz, yalnız, bunalımlı hisseder ve bolluk içinde mutsuzluk çeker. Onun için hayatın anlamı yoktur; hayatın anlamının sadece bir “tüketici” olmaktan ibaret olamayacağının belli belirsiz farkındadır.
Sayfa 47 - SayKitabı okudu
Reklam
Goethe, çeşitli tarihsel dönemler arasındaki en temel farkın, inanç ve inançsızlık olduğunu söylemiştir ve inancın hakim olduğu tüm çağlar parlak, mutlu ve verimli iken inançsızlığın hüküm sürdüğü çağların kaybolup gittiğini çünkü hiç kimsenin kendini yararsız bir şeye adamak istemediğini eklemiştir. Goethe’nin sözünü ettiği “inanç”, yaşam sevincinin derinliğinden kaynaklanır. Yaşamı sevdiren koşulları yaratan kültürler, aynı zamanda inanç kültürleridir; bu sevgiyi yaratamayanlar, inancı da yaratamazlar.
Sayfa 38 - SayKitabı okudu
İtaatsizlik konusu günümüzde hayati önem taşımaktadır. İnsanlık tarihi, İncil’e göre bir itaatsizlik eylemiyle (Adem ile Havva) başlamıştı ve Yunan mitolojisi de uygarlığı Prometeus’un başkaldırısıyla başlatır. Buna rağmen insanlık tarihinin, bir itaat eylemiyle; “Devletin egemenliği”, “ulusal onur”, “askeri zafer” gibi arkaik fetişlere sadakat gösteren ve onların fetişlerine de itaat edenlere, ölümcül düğmelere basmaları için emir veren yetkililere itaatin bir sonucu olarak sona erdirilmesi olasılık dışı değildir.
Sayfa 27 - SayKitabı okudu
İçsel boşluğun keşfine, deneyimleyiciyi, yani biçimi olmayan ben’i bulmaya en büyük engel, deneyimin fazlasıyla etkisinde kalıp kendinizi onun içinde kaybetmektir. Bu, bilincin kendi rüyasınsa kaybolması anlamına gelir. Her düşünce, her his ve her deneyim sizi öylesine aldatır ki kendinizi bir rüya aleminde bulursunuz. Bu binlerce yıldır insanlığın normal halidir.
Sayfa 87 - ArtemisKitabı okudu
İnsanlığın ortak hastalığı şudur: Kendilerini olanlara öylesine kaptırıyor, değişken biçimlerin dünyasıyla öylesine hipnotize oluyor, hayatlarının içeriğine öylesine dalıyorlar ki içeriğin, biçimin ve düşüncenin ötesindeki özü unutuyorlar. Zamanla öylesine tükeniyorlar ki asıl kökenleri, yuvaları ve kaderleri olan sonsuzluğu ihmal ediyorlar. Oysa sonsuzluk kim olduğunuzun yaşayan gerçekliğidir.
Sayfa 47 - ArtemisKitabı okudu
Hayatın bu anda aldığı biçime tepki verirseniz, şimdiyi bir araç, engel ya da düşman olarak görürseniz kendi biçimsel kimliğinizi, egonuzu güçlendirirsiniz. Ve dolayısıyla egonun tepkiselliğini.
Sayfa 27 - ArtemisKitabı okudu
184 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.