Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.6
Sare Gökmen
Sare Gökmen
@SareGokmen
Rengarenksin tek bir rengin içinde, hem de tüm parlaklığınla.
56 okur puanı
Şubat 2016 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Sarah J. Maas çok fazla okurun beğendiği, çok merak ettiğim bir yazardı. Cam Şato serisine baskısı olmadıgı için başlayamadım ve Dikenler ve Güller Sarayı serisiyle yazarla tanışmış oldum.
Kitap Güzel ve Çirkin masalının yeniden anlatımı. Yani aslınsa temelde tanıdıgımız bir hikaye yatıyor. Masal ve kitap arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları çok sevdim.
Periler ve insanlar birbirinden nefret eden iki ırk. Dünyanın kuzeyi perilere, güneyi insanlara ait ve arada iki ırkı birbirinden ayıran bir duvar var. Feyre ailesiyle birlikte bu duvarın sınırındaki bir köyde yaşıyor ve ailesini doyurabilmek için avlanıyor. Bir gün bir peri öldürünce, bir canavar -Tamlin - bedelini ödemesi için kapısında beliriyor. Feyre ya onunla gidecek ya da ölecek. Tabiki ölmek yerine onunla gitmeyi seçiyor ve olaylar başlıyor.
Kitabın ilk yarısında hiçbir şeye anlam veremedim okurken. Bir sürü soru vardı ve cevaplar uzun bir süre gelmedi. Bu yüzden okurken çok az bir miktar sıkıldım. Artık bir şey olsun dedim ve ikinci yarısında her şey oldu. Özellikle lanete ve detaylarına bayıldım.
Yazarın dili, kurdugu dünya çok güzeldi. Fantastik seviyorsanız kesinlikle öneririm. :)
Kitap kesinlikle çok güzeldi. Zengin bir fantastik dünyası vardı. İlk kitap oldugu için karakterler hakkında pek bir şey öğrenemiyoruz, yazar bunu ikinci kitaba saklamış. Bence iyi de olmuş ilk kitap için oldukça iyiydi ve devamını okuma isteğini çok fazla uyandırdı bu detay.
Bence kitap ve dünya hakkında ne kadar az şey bilirseniz kitabı okurken o kadar fazla keyif alırsınız. Ben yazarın Ölümcül Oyuncaklar serisini okumadım ve dünyayı ilk olarak bu seriyle keşfetmek oldukça eğlenceliydi. Devamını yakın zamanda okumak istiyorum. :)
Öncelikle yazarın dilini çok sevdim. Mutlaka diğer kitaplarını da okuyacağım. Bu kitap hiç beklemediği bir şekilde arkadaşının intihar ettiğini öğrenen Cody hakkında. En yakın arkadaşınızın acı içinde oldugunu, intihara meyilli oldugunu ve sizin bunu bir kere bile farketmediğinizi düşünün. Daha sonra bir gün ondan gelen bir mesajda intihar edeceğini söylediğini ve siz bu mesajı okudugunuzda onun bunu çoktan yaptıgını öğrendiğinizi düşünün. İşte Cody tam olarak bununla başa çıkmaya çalışıyor.
Cody'nin hissettiği acıyı okurken çok fazla hissedebildiğimi söyleyemem. Ama bence bunun sebebi Cody'nin kaybına çok fazla odaklanmamasıydı. Hep bir neden aradı. Bir şeylerin peşine düştü. Bu yüzden acısını tam olarak hissedemedim okurken ama içinde bulundugu durumu düşününce anladım.
Kitaptan puanı sadece içindeki aşk kısmını beğenmediğim için kırdım. O iki kişi birbirine aşık olmasa, bir arkadaş ya da bir şekilde karşılaşmış iki insan olarak kalsa daha mutlu olurdum. O ikisinin birlikte olması bana yanlış ve çok sıradan bir genç yetişkin türü klasiği gibi geldi.
Hızlı okunan, akıcı ve üzücü bir kitap. Bu tür bir şey arıyorsanız okumamızı öneririm. :)
Okur Takip Önerileri
Bir Wulf Dorn okuyucusu oldugum için okuyan herkes kadar şok olmadım ama yinede gerçeği öğrenince bir şaşırdım. İlk defa gördüğüm bir kurgu değildi ama gerçeği öğrenene kadar anlamadıgım bir şeydi. Tavsiye ederim :)
Öncelikle şunu söylemeliyim; eğer bu kitap hakkında çok harika yorumlar duyup beklentiniz yüksek şekilde okumaya başlayacaksanız sabırlı olmalısınız. Çünkü yazarın distopik dünyayı kurması ve asıl olayların başlaması 200 sayfa kadar sürüyor. Sabırlı olup sıkılsanız bile son 200 sayfa için devam edin. Pişman olmazsınız.
Benim ilk 200 sayfayı okumam oldukça uzun bir süremi aldı. Bu biraz kitaptan birazda benden kaynaklanıyor.
Kitapta ilk başlarda olan olaylar çok hızlı gerçekleşmiş gibi hissettim. Aslında hem çok yavaş hem çok hızlıydı 200 sayfa. (Cümle mantıksız gelebilir ama açıklarsam spoiler oluyor :) )
Kitapta sonuyla ilgili sevmediğim bir nokta oldugu için ve ilk 200 sayfayı okumam uzun sürdüğü için iki puan kırdım.
İkinci kitabın bundan çok çok daha güzel olacagını düşünüyorum. Çünkü bu giriş kitabıydı, ikinci kitabın aksiyonu daha fazla olur diye düşünüyorum.
Güzel bir distopyaydı. Tavsiye ederim. :)
Bitirmem bir haftadan fazla sürsede nihayet başardım. Kitap hakkında ne düşündüğümden emin değilim. Sevdim diyemiyorum ama sevmedim de diyemiyorum. Karakterler açısından düşüncem; Finch oldukça ilginç bir karakterdi, Violet ise son derece sıradan. Kitaptaki yetişkinler - özellikle Finch'in ailesi- beni çıldırttı. Neden Finch'in durumunu farketmiyorlar deyip durdum. 300den sonraki her sayfada içime bir öküz oturdu resmen (başka türlü açıklayamazdım). Son 50 sayfayı iliklerime kadar hissettim.
Çok moral bozucu bir kitap o yüzden her zaman okunabilecek, herkese önerilebilecek türden oldugunu düşünmüyorum. Eğer merak ediyorsanız bir bakın. Seveni oldugu kadar abartıldıgını düşünenler de var. Ben arada kaldım. Siz de okuyup görün. :)
August sıradışı bir yüzü olan sıradan bir çocuk. 10 yaşındaki her çocuk ne yapmaktan hoşlanıyorsa oda hoşlanıyor; dondurma yemek, arkadaşlarıyla oynamak...
Sağlık sorunları nedeniyle 5. sınıfa kadar evde eğitim görüyor. Ama annesi 5. sınıfta artık okula başlaması gerektiğini düşünüyor. Bizde August'un 5. sınıf boyunca yaşadıklarını okuyoruz.
Kitap o kadar çok duygu barındırıyor ki... Ağladım, mutlu oldum, sinirlendim.
İnsanların ne kadar zalim veya iyi yürekli olabileceğini görüyoruz. Nazik olmanın önemini görüyoruz. Kitap kesinlikle çok güzeldi. Hem diliyle hemde verdiği mesajlarla. Her yaşta herkesin okuması gerektiğine inandığım bir kitap.
Öncelikle şunu belirteyim; kitabı okumak için yazarın diğer serisini okumuş olmanız gerekmiyor. İlk başlarda kitaba dahil olmakta biraz zorlanabilirsiniz ama 50 sayfa ilerledikten sonra hikaye sizi içine alıyor. Kitap kesinlikle çok güzeldi. Öyle bir yerde bitti ki ikinci kitap için sabırsızlanıyorum. Karakterlere, olay örgüsüne, işleyişe her şeye bayıldım. Kesinlikle mükemmeldi.
Konu kısaca aşırı iyi korunan bir yerden, birini kaçırmaya çalışan 6 kişilik ekibimizi anlatıyor. Gerçekten heyecanın dinmediği, elinizden bırakamayacagınız bir kitap.
Ayrıca karakterlerin geçmişinide göze sokmadan, tam yerinde anlatmış yazar. Kitabın çevirisinde gördüğüm birkaç hatası dışında hiçbir kusuru yoktu, kesinlikle okumalısınız!
Bu kitap Marie Lu'dan okuduğum ilk kitaptı ve kesinlikle mükemmeldi. Yazım dili o kadar sade ve akıcıydı ki okulum olmasa başladıgım gün bitirebilirdim.
Kısaca konusu şöyle; Kanlı humma diye bi hastalık var. Bu hastalıga yakalanan çocuklarda, hastalık bir iz bırakıyor. Bazılarında sadece fiziksel bir iz bırakırken, bazılarında doğaüstü güçler bırakıyor. Bu çocuklara genç elitler deniyor. Bizde, genç elitleri ortadan kaldırmak isteyenlerle yaptıkları mücadeleyi okuyoruz.
Kitabı farklı kılan şey kitaptaki neredeyse her karakterin kötü oluşuydu. Özellikle ana karakter o kadar karanlık bir kızdı ki bazı düşünceleri beni dehşete düşürdü. Bir kahramanın doğuşunu değil de bir kötünün doğuşunu anlatmasıyla kafama kazındı kitap. Serinin devamını sabırsızlıkla bekliyorum ve fantastik sevenlere tavsiye ediyorum.
Kitap içeriğinden önce beni kapağıyla büyüledi. Kitapları kapaklarına göre seçmem ama bu kitabı asıl okumak isteme sebebim kapağıydı açıkçası :) İçininde kapağı kadar güzel olmasını bekliyordum, bir bakıma öyleydi de. Ama bana kalırsa kitapta altı doldurulmamış çok fazla konu var. İlk kitapta anlatılması gereken, hikayeyi güçlendirmesi gereken şeyler eksikti bana göre. Birde Kestrel ve Arin'in aşkı çok hızlı gelişti gibi hissettim. 2 puanı buradan kırdım. Onun dışında akıcı bir dile sahipti kitap. Karakterlerin zekice konuşmaları ve hamleleri çok hoşuma gitti. Sıkılmadım okurken. Eğer merak ediyorsanız okumanızı tavsiye ederim ama illede okunması gereken harika bir kitap diyemeyeceğim. :)
Kitap çok ama çok güzeldi. Karakterleri, kurgusu, sonu... Devamını kesinlikle merakla bekliyorum!!
Konusu şöyle; Gençler arasında yaygın bir hastalık var. Bir anda depresyona giriyorlar ve intihar ediyorlar. Bu dünya genelinde yayınlınca, Amerika'da bunu engellemek amaçlı Program kuruluyor. Burada kişilerin hafızasını silip yeniden hayata dönmelerini sağlıyorlar.
Ana karakterimiz Sloane oldukça kararlı ve güçlüydü. James'le olan ilişkisi "vıcık vıcık" bir aşk hikayesinden oldukça uzaktı, zevkle okudum.
Kitap kesinlikle mükemmel. Tavsiye ederim.
Kitabın kapağı ve iç tasarımı mükemmel. Bunlara baktığım zaman muhteşem bir kitap beni bekliyor diye düşünmüştüm. Ama oldukça yanılmışım. Konusuna bakınca kitap çok ilgi çekici geliyor ki konu olarak öyle de zaten. Benim sorunum; yazar bir şeyleri anlatmaya çalışmış ama anlatamamıştı. Olayla ilgili çok daha fazla detay vermesi gerekiyordu. Bu yüzden kitap bana yarım yamalak geldi. Gördüğüm çoğu yorumda bu yönde. Devam kitaplarını merakla beklediğimi söyleyemeyeceğim malesef.
Kitaba başlamadan önce daha gizemli bir olay örgüsü bekliyordum. Ama bana kalırsa aşkın ön planda olduğu sıradan bir kitaptı. 7 puanı kitabın akıcılıgına ve beni sıkmamasına verdim. Yazarın bütün kitapları akıcı zaten.
Farklı, gizemli bir kitap okumak isteyenlere tavsiye etmem. Ama kolay okunan, sıkmayan bir kitap isteyenler için ideal. :')
Yazardan okuduğum ilk kitaptı. Okumam biraz uzun sürdü çünkü çok fazla betimleme vardı. Yordu beni bu. Zaten 2 puanı buradan kırdım. :')
Konusuna gelince -konularına demek daha doğru aslında- Fransız başkomiser Oliver Passan'ın doğumcu lakaplı, hamile kadınları öldürüp bebeklerini yakan psikopat bir katili hapise tıkmaya çalışmasını anlatıyor. Bu kitabın ilk konusu. Kitapta bir olay daha oluyor. Bu konu daha esrarengiz, daha ilginçti bana göre. Geçmişten gelen gizemli birinin, bir anda Passan ailesinin hayatını alt üst etmesini anlatıyor. (aslında hayatları çokta iyiye gitmiyordu ama bu olay daha kötü yaptı diyebilirim) Kitap güzeldi. Ama yazarı sevenler en kötü kitabının bu olduğunu söylüyor. En kötü olmak için fazla iyi bir kitaptı. Eğer bu böyleyse en iyisini düşünemiyorum. :')
Bir kitabı sevmek için içinde size ait bir şeyler bulmanız gerekir. Ya da karakterleri çok sevmenizden kaynaklı olarakta bir kitabı sevebilirsiniz. En azından benim için öyle. Ben, Earl ve Ölen Kız kitabını sevememin nedeni bu iki kategoriyede girememesi. Yani kitabı sevmek için uğraştım. Ama ana karakterimiz Greg her seferinde "boşa çabalıyorsun" dercesine soğuttu kitaptan. Aslında onu suçlayamam çünkü berbat bir kitap olduğu konusunda başta uyarmıştı. :) Okurken gülmedim dersem yalan olur, güldüm. Ama yinede bir türlü sevemedim.
Kitabın kapağına bayıldığımı söylemeden geçemeyeceğim. Kendine çeken, çok tatlı bir kapağı var. Sanırım kitapla iligli sevdiğim tek şey kapağıydı.. :/
