“İnsanlar yeryüzünden kimse fark etmeden bir anda silinip gitmezler, değil mi?”
Bir şeyi bilmiyor olmanız aptal olduğunuz anlamına gelmiyordu. Önünüzde hâlâ merak edecek bir şeyler var demekti bu sadece.
Heidi: "Varlığını hatırlamadığınız bir şeyin yokluğunu hissetmezsiniz."
Okur Takip Önerileri
“İnsanların mahrum olduğu şey alınlarında yazmıyor ki.”
“Neden hiçbir şeyi oluruna bırakamıyorsun?”
“Çünkü hiçbir şey olması gerektiği gibi olmuyor.”
Talihine küseli uzun yıllar olan operatör dr...
Femke, kırkıncı doğum gününü, yeni biraşkın sularında yüzdüğünü bilmediği kocası aramadığı, iyi ki doğdun! demediği için gözyaşı dökerek, hüzün içinde ve tek başına kutlarken, ölmüş bir aşkı canlandırmanın mümkün olmadığını hissetmişti aslında.
Aşk beden gibiydi,öldü mü ölüyordu.
Kapıldığı yaşlanma korkusunun nedeni, Yarın başlayacağım, yakında yapacağım, daha zaman var, bugün, yarın.. diye diye ertelediği şeylerin hiçbirini yapamamış, hayallerinin birçoğu için zamanın geçmiş olduğunu, sanki zihninde bir şimşek çakmış gibi birdenbire ve kesinlikle anladığı halde, inkâr etmiş olmasıydı.
"Aşk özveri mi? Benliği korumak mı?"
"Birinci tür narsisistler bütün dünyanın kendilerine âşık olduğunu sanırlar...
Egoları zarar görmesin diye sadece kendilerinden aşağı seviyedeki kişilerle iletişim kurarlar,"
"Zaten şu geçmişi boklu dünyada kim akıllı kim deli, hiç belli değil'di."
"Gerçekçi bir kadındı, insanların kaderlerini kendilerinin yaptığına inanırdı."
Aşk beden gibiydi, öldü mü ölüyordu.
yıllar boyunca hep aynı şeye üzülmekten bıkmıştı.
Annesinin bembeyaz tülbendinin kana bulandığını görünce, Emine’nin gözleri karardı, kulağındaki çınlama beynini çatlatacak raddeye geldi. Ocaktan, ucu kıpkırmızı kor olmuş bir odun parçasını kaptığı gibi, babasının üstüne yürüdü. Annesinin yarılan kaşından fışkıran kanla eli yüzü kıpkırmızı kesilen babasını köy meydanına kadar kovaladı, herkesin gözü önünde kor odunla evire çevire dövdü.