Bazen olmaz, ne kadar çabalasak da olmaz.
Çoğunlukla yapabileceğimiz şeyler zaten sınırlı iken bir de bizim dışımızda olan ama bizi etkileyen olaylar için kendimizi yıpratırız ne de çok yıpratırız.
Bana öyle geliyor ki her ne oluyor ise bize birşeyler göstermek için oluyor. Muhakkak bazısı bizi üzecek, bazısı gidecek, bazısı kıracak ya da çok incitecek ama eninde sonunda bir şey öğretecek ve hayatımızdaki yolcuğu bitince bizi biz yaparak çıkıp gidecek.
Ömrümüzün sonuna kadar yaşayacağımız hayat yavaş yavaş şekillenmeye başladığı zaman olanları kabul etmek kolay değil ama becermek gerçekten üzerimizden büyük bir yük alıyor.
Hayat sadece güldüğümüz değil canımızın yandığı anlarla da anlamlı.
Herşeyi ile.
Hem acı hem tatlı.
Birkaç gündür biraz canım acıyor.
Olur bazen böyle.
Beni tanıyanlar bilir.
Hata kavramının klasik tanımından hoşlanmam, bazen ben de düşsem de içine.
Hatayı “yapılmaması gereken” ama bir şekilde yaptığımız birşey gibi tanımladığımızda geçmişe dair pişmanlık, geleceğe dair de aynı şeyi yapabilme ihtimalinden kaynaklı kaygı duyabiliyoruz.
Ben, tercihleri doğru/yanlış dual bakış açısı yerine evrim
Ya râb belayı aşk ile kıl aşina beni
Bir dem belâ-yı aşktan etme cüdâ beni
Gittikçe hüsnün eyle ziyâde nigarımın
Geldikçe derdine beter et müptelâ beni
Hayat seçimlerden ibaret. Herkes kendi seçimini yapar ve kendi seçiminin sonuçlarına katlanır. Bazen dışardan bir gözle bakmak lazım , büyük resmi görmek gerekir. Olayın içindeyken farketmediğimiz aslında çok açık olan , bizim için hayırlı olan ve ya olamayanı görmeyiz , görmek istemeyiz. Bu durumlarda zorlamamak gerekir. İşte tevekkül etmekte tam burada devreye giriyor. Allah sizin için hayırlısı bu dediği halde biz görmemekte ısrar edip olması için uğraşırsak işte o zaman Allah ta sonuçlarına katlanmamızı ister. Hayatı zorlamamak lazım . Her şerde bir hayır, her hayırda bir şer vardır bilemeyiz. Doğrusu bizi bulacaktır sabır.