Tüm sesler dinmişti ve zifiri karanlıktı. Ama o boşluğun ve sessizliğin içinde hâlâ bir tür bilgiye, hayal meyal bir farkındalığa yer vardı, farkındalık ama bir isme yada kişiye değil, mevcut şeylere değil, geçmişin anıları hatta burasına dair birşey değil. Çünkü artık mekan yoktu. Tüm boyutu bu sahipsizlik, mülksüzlük ve yalnızlık olan bir varoluştu. Bu farkındalıkta sadece kendinin ve kendisinin bir başka şeyin yokluğu olduğunu biliyordu.