Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Serdar

Küçüklüklerini öne sürerek çocuklara gerçekleri olduğu gibi söylememek... Ne hazin, ne zavallı bir düşünce! Öte yandan çocuklar hem herşeyi anlarlar, hem de babalarının onları küçük, aklı ermez saydıklarını gayet iyi bilirler. Nedense büyükler, bir küçüğün en çapraşık bir meselede bile yararlı bir fikir verebileceğini hiç akla getirmezler. Tanrım! Küçücük, güzel bir kuş, güven, mutluluk dolu bakışlarını gözlerinize dikmişken onu aldatmağa nasıl gönlünüz razı olur?
Sayfa 79 - Cem Yayınevi 1969 Baskısı Cilt 1Kitabı okuyor
Reklam
- O halde, yüzleri bu kadar ustalıkla okuduğunuza göre mutlak âşık olmuşsunuzdur. Demek, doğru anlamışım. Hadi, anlatın bakalım. Prens, aynı ağırlık ve ciddilikle, - Aşık olmadım, dedi. Başka türlü bir mutluluk benimki...
Sayfa 78 - Cem Yayınevi 1969 Baskısı Cilt 1Kitabı okuyor
Demin tablonuz için benden konu isterken bunu düşünüyordum: idam hükümlüsünün yüzü... Giyotinin inişinden bir dakika önce, sehpanın önünde, başını tahtaya uzatmadan önce...
Sayfa 74 - Cem Yayınevi 1969 Baskısı Cilt 1Kitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Başkaları kadar yaşamadığımı, hayatı başkalarından daha az anladığımı kabul ediyorum. Bu yüzden de belki arada bir tuhaf konuşmalarım oluyor.
Sayfa 73 - Cem Yayınevi 1969 Baskısı Cilt 1Kitabı okuyor
Galiba hayatın parayla değerlendirilemiyeceğini, bazan beş dakikanın bile bütün bir servetten daha değerli olduğunu söylemek istiyordunuz.
Sayfa 72 - Cem Yayınevi 1969 Baskısı Cilt 1Kitabı okuyor
Reklam
O zamanlar büyük heyecan içindeydim. Hep nasıl yaşıyacağımı, ileride neler olacağını düşünürdüm. Zaman zaman, kabıma sığamaz hale gelirdim. İnsan yalnız kalınca sık sık düşer bu hale... Çevrede ufak bir şelale vardı; dağın yüksekte bir yerinden, dikine, beyaz, gürültülü köpükler çıkararak ince bir şerit halinde düşüyordu. Çok yüksekte olduğu halde alçak görünüyor; yarım verstlik mesafe insana elli adımlık yer gibi geliyordu. Geceleri, şırıltısını dinlemeyi pek severdim. O dakikalarda huzursuzluğum bir kat daha artıyordu. Bazan öğleleri, dağlarda dolaşırken bir yerde tek başıma duruverirdim. Çevrem yıllanmış, iri, sakız çamlarıyla kaplı; üstteki kayalardan birinde ortaçağdan kalma eski bir şatonun harabeleri... Bizim köy aşağıda, tâ uzaklarda... Güneş pırıl pırıl, masmavi gök, alabildiğine sessizlik... O anda sanki bir ses beni bir yerlere çağırırdı. Gözümün doğrusuna yürüsem göğün yerle birleştiği çizgiyi geçince bütün muammaların çözüleceği inancına kapılırdım.
Sayfa 69 - Cem Yayınevi 1969 Baskısı Cilt 1Kitabı okuyor
Hiç unutmam... içimde öyle dayanılmaz bir hüzün vardı ki ağlamak istiyordum. Şaşkınlık, merak içindeydim. Çevremde herşey bana yabancıydı; bunun etkisi altındaydım. Çevremde herşey beni eziyordu.
Sayfa 66 - Cem Yayınevi 1969 Baskısı Cilt 1Kitabı okuyor
İstediğiniz konuyu açabilirsiniz. Sizin herhangi bir konuyu nasıl ele alacağınızı dinlemek istiyorum.
Sayfa 65 - Cem Yayınevi 1969 Baskısı Cilt 1Kitabı okuyor
Yaş ilerledikçe aşırı ihtirasların insanları körleştirdiği, olmadık ümitlerle kapılar çaldırdığı, hatta ne kadar parlak zekâ sahibi olursa olsun akılsızca çocukluklar yaptırdığı herkesçe bilinen gerçeklerdi.
Sayfa 59 - Cem Yayınevi 1969 Baskısı Cilt 1Kitabı okuyor
Sanki göğsünde kalp yerine bir taş parçası vardı, duyguları da ebedi olarak sönmüştü.
Sayfa 53 - Cem Yayınevi 1969 Baskısı Cilt 1Kitabı okuyor
Reklam
Bulunmaz bir yüz! Bu kadının öyle düpedüz bir hayatı olmadığına da eminim. Yüzü neşeli gibi görünüyor ama büyük acılar tattığı belli. Bunu gözleri, şu iki ufacık kemik, gözleri ile yanakları arasındaki kısım söylüyor. Bu yüzde gurur var, ölçüsüz bir gurur var. Bu kadının iyi kalpli olup olmadığını bilemiyorum. Keşke iyi kalpli olsa! O zaman herşey kurtulurdu.
Sayfa 44 - Cem Yayınevi 1969 Baskısı Cilt 1Kitabı okuyor
Gayret her şeyi yener.
Sayfa 41 - Cem Yayınevi 1969 Baskısı Cilt 1Kitabı okuyor
İşkencelerde, çekilen ıstırabı, yaraları, vücudun katlandığı acıları düşününüz. Bütün bunlar insanı ruhî ıstıraptan korur. Yani insan, ölene kadar ancak bu türlü yaraların acısını çeker. Fakat belki de acıların en büyüğü, en şiddetlisi bu değildir; asıl acı, bir saat, on dakika, yarım dakika sonra, hatta hemen o anda ruhunun vücudundan kesinlikle ayrılacağını ve insanlığını kavbedeceğini bilmendedir. En önemlisi de, bunun yüzde yüz olacağıdır. Başını bıçağın altına koyup temasını duyduğun an... işte o saniyenin dörtte biri kadar kısa süre, hepsinden daha korkunçtur. Hem bunların hayalimden uydurduğum şeyler olduğunu sanmayın. Çok kimse katılıyor bu düşüncelerime... Size şunu da açıkça söyleyeyim : ben öldürmeğe karşı verilen ölüm cezasının, işlenen suçtan daha ağır bir ceza olduğu kanısındayım. Bir karara uyarak adam öldürmek, haydut gibi adam kesmekten daha korkunçtur bence. Bir haydut tarafından gece vakti ormanda vurulan ya da kesilen bir adam, hiç şüphe yok, son âna kadar kurtulacağı ümidini taşır. Boğazı kesildiği halde kaçan ya da yalvaran insanlara çok rastlanmıştır. Burada ise ölümü on kat kolaylaştıran son ümidi mutlak olarak esirgerler. Kesin hüküm ortadadır; bunun en ufak kaçamağı olmaması ıstırapların en büyüğüdür. Savaş meydanında bir eri topun karşısına geçirip ateş edin; onda bile bir kurtuluş ümidi vardır. Ama aynı askere kesinleşmiş bir kararı okuyun, ya deli olacak, ya ağlamağa başlayacaktır. Buna cinnet getirmeden dayanabilecek bir insan bulunabileceğini kim iddia edebilir? Bu kadar çirkin, faydasız ve gereksiz bir aşağılamaya neden ihtiyaç vardır?
Sayfa 29 - Cem Yayınevi 1969 Baskısı Cilt 1Kitabı okuyor
Legro adında bir suçlu görmüştüm; akıllı, cesur, olgun bir adamdı. İnanır mısınız bilmem, ama idam sehpasına çıkarken ağlıyordu. Yüzü kireç gibi olmuştu. Ne korkunç şey değil mi? Bir insanın korkudan ağlaması... Hem ufak bir çocuğun değil de kırk beşinde koskoca bir adamın korkudan ağlayacağını düşünemezdim doğrusu... Adamın ruhu o anda kimbilir ne haldeydi? Ne ıstıraplar içinde kıvrandırdılar onu kimbilir? İnsan ruhu bu derece aşağılanabilir mi? Kitaplarda «Öldürme!» diye yazılı. O birisini öldürdü diye onu da mı öldürmek gerekir? Hayır bunun böyle olmaması gerek.
Sayfa 28 - Cem Yayınevi 1969 Baskısı Cilt 1Kitabı okuyor
Sadece bir budala, hayatta hiç bir hırsı olmayan bir adamdı.
Sayfa 25 - Cem Yayınevi 1969 Baskısı Cilt 1Kitabı okuyor
8,2bin öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.