Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Serdar

Her şiirin, farklı bir düzlemde bir sessiz sinema gibi olduğunu söyleyebilir miyiz? Sessiz sinemada oyuncunun hareketleri, şiirde kelimelerle temsil ediliyor: hareketlerin arkasındaki anlamın okunması seyirciye bırakıldığı gibi; şiirdeki kelimelerin arkasındaki anlamın okunması da okuyucuya bırakılmış değil midir?
Sayfa 167 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okudu
Reklam
Güneş altında söylenmedik bir şey kalmamış olsa bile, sen, sözünü öyle bir biçimde dile getirmelisin ki, o sözün o biçimde dile getirilmiş olması, dinleyenlerin kendi gerçeklikleriyle yeniden ve yeni bir irtibat kurmasına yol açsın!
Sayfa 164 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okudu
Cemil Meriç, romanın, dikizcilik üzerine kurulu bir sanat olduğu kabulünden hareket ediyor ve bu kabulü Müslümanca davranışla bağdaştırmadığı için Müslümanlarda roman yazılmamıştır sonucuna ulaşıyor: "Topal Şeytan (ilk Batı romanı) evlerin damlarını açar, bizi yatak odalarına sokar. Osmanlı bu tür laubaliliklerden hoşlanmaz. Mahremiyetlere hürmetkardır." (Umrandan Uygarlığa, Ötüken Y. 1977, s. 74).
Sayfa 162 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsanın bir kalbi bulundukça ve insan, kalbinin öyküsünü yazmaya durmuşsa, bitirilemeyecek bir öykü, durmadan ve fakat her seferinde yeni bir kalıba girerek tekrarlanıp gidecektir.
Sayfa 152 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okudu
Bu dünyanın içinde olup bitenler anlatılmakla tüketilemez.
Sayfa 151 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okudu
Reklam
Öykü yazmayı seviyorum, çünkü kendimi ve acılarımı biraz da öykü yazarak anlıyorum sanıyorum.
Sayfa 148 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okudu
Sanıyorum lise 2. sınıfa devam ediyorduk. Okulumuzun binası kışlaya yakındı. Bir gün, sınıfımızdan üç arkadaşın (biri bendim) yolu, okulun arka taraflarında bir yere düştü. Burası, kışlanın da yan tarafında bulunan bir dereydi. Orada, hiç de ummadığımız bir manzarayla karşılaştık: giysileri paçavralardan ibaret olan birkaç çocukla birkaç kadın, kışladan atılan kömür ve yiyecek artıklarını topluyorlar, topladıklarını da paçavradan çuvallarına yerleştiriyorlardı. Manzaradan üçümüz de etkilendik. Birbirimize diyecek bir şeyler bulmakta zorlanıyorduk. İtiraf edemiyorduk ki, burnumuzun dibinde böylesi sefaletler yaşanıyor ve biz bu sefaletten habersiz olarak günümüzü gün edebiliyorduk!
Sayfa 142 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okudu
Dünyamızı yeni bir fikirle tanıştıran düşünürler, eski kalıpları yıkıp geçen, bir bakıma onların dokunulmazlıklarını hiçe sayan ressamlar, müzisyenler, şairler, öykücüler.. hep aynı anlayışsızlık duvarına toslamak zorunda bırakılmışlardır. Dahası, peygamberler bile, bu duruma istisna teşkil edememiştir. Bilakis, en katı ve bağnaz tutum, zulüm sınırlarını bile zorlayacak biçimde onlara uygulanmıştır. Hiç bir peygamber kavminin tümü tarafından safa ve hoşlukla karşılanmamıştır. Durum, elbette bu insanların (sanatçıların, azizlerin vb.) geçimsiz, kaba, anlayışsız kişilikler olmalarından doğmuyor. Onlar, kurulu düzenin bir alışkanlığını yıkıyor. Alışkanlığın yıkılmasından veya yıkılmaya zorlanmasından doğan yeni durum tedirginlik meydana getiriyor.
Sayfa 134 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okudu
Sezai Karakoç'un kahvede etrafındaki arkadaşlarıyla bir yandan çayını yudumlarken, bir yandan da yazısını yazdığını, 60'lı yıllarda bu tarzın nerdeyse onun alışkanlığı olduğunu söyleyebilirim. Nuri Pakdil'i ise uzun yıllar bir arada bulunmamıza rağmen yazı yazarken hiç görmedim, çünkü kitap okumak da, yazı yazmak da onun için özel bir ritüel sayılırdı. Kitap okumak için bile elbisesini giymekten başka kravatını da kuşanır, masanın başına öyle otururdu. Okumaya verdiği değerden ileri gelirdi bu.
Sayfa 133 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okudu
Dostoyevski de kendine ait odası olmayanlardan. Bu yüzden zengin, asaletli, malikane sahibi Turgenyev'e içerleyip dururmuş. Bir gün onun ziyaretine gitmiş. Uşaklar, bu hırpani kılıklı adamı içeriye almak istememişler. O da: "Efendinize söyleyin, Dostoyevski ziyaretine geldi." demiş. Mesajı alan Turgenyev, büyük yazarı bizzat karşılamak için kapıya kadar "teşrif etmiş." Dostoyevski'nin bu ziyaretini kendisi için lütuf saydığı besbelli. Etrafta uşaklar, hizmetçiler, belki seyisler dolanırken, Dostoyevski, güler yüzle kendisine: "Hoş geldin" demek üzere elini uzatan Turgenyev'e: "Seni ziyarete geldim, ama oturmak için değil; sana hakaret için geldim" demiş ve Turgenyev'in elini sıkmadan geri dönüp gitmiş. Bir rivayette, Turgenyev'in yüzüne: "Tuh!" dediği de söyleniyor.
Sayfa 132 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okudu
Reklam
Bence, okur da, yazar kadar, okuduğu metne emek vermelidir.
Sayfa 128 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okudu
Eğer yazılan şeyin bir ruhu varsa, o, her halükârda kendini belli eder, ortaya çıkar. Eğer öyle bir ruh yoksa üstünde özenilmiş olsa bile, özenme özenti olarak sırıtır. Dostoyevski'nin çala kalem yazdığı, dahası bazı cümlelerinin gramere uymadığı söylenir. Ancak onun yazılarındaki "ruh" ortadadır. Ama öyle yazılarla, yazarlarla karşılaşılabilir ki, düzeltilebilecek tek kelime bulamazsınız; buna rağmen yazı ruhsuzdur, özentidir.
Sayfa 126 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okudu
"Ne zaman elime bir kitap alıp okumaya kalkışsam o kadar... çalışılmış... buluyorum ki, iyi özümsenmiş bir tarz gibi. Çok ve çok uzun zamandır okudum belki de. Bir de elli yıldır yazan biri olarak (ve kamyon yükü ile yazdım) başka bir yazarı okurken nerde numara yaptığını hemen hissettiğime inanıyorum. Yalanlar göze batıyor, cila gıcırdıyor. İyi öğrendikleri bir işi yapıyorlar; damlayan musluğun contasını değiştirmek gibi." diyor (Bukowski, Kaptan Yemeğe Çıktı ve Tayfalar Gemiyi Ele Geçirdi, Parantez Y. s. 79).
Sayfa 125 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okudu
Halis ürünler, asırlardır okunuyor ve her defasında ve her okuyucu indinde farklı boyutlarda okunuyor ve buna rağmen tükenmiyor ve tüketilemiyor. Çünkü eserin bünyesinde barındırdığı, sakladığı sırrın çözülebilmesi için gerekli olan anahtarın, herkesin elinde farklı bir şifresi bulunuyor.
Sayfa 101 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okudu
8,1bin öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.