Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aais

"Her parıldayan altın değildir. Her gezinen kaybolmuş değildir." Tolkien
Reklam
Kaybetmenin doğurduğu duyguları kontrol edebilmek çok değerli bir yaşam becerisidir ancak bu beceriyi inşa edebilmek için öncelikle kayıplara izin vermek gerekir. Kayıpla baş edebilmek sadece yaratım sürecinin bir parçası olmakla kalmayıp psikolojik sağlamlığı da besler. "Hüsran olmadan tatmine ulaşılmaz" der psikoterapist Adam Phillips
Cesaret her türlü eleştiriyi göze alarak, başarısız olma ihtimalini kabullenerek, rahatsız hissedeceğini bilerek bir adım atmaktır. Kendisi kayda değer bir iş yapmayanın eleştirisi de dikkate değer değildir. “Kendilerini 15 dakikada bir tekmeleyen insanların, kendilerinden nefret eden insanların onayını bekliyorsun,” demiş Marcus Aurelius da. Peki insanlar neden bunu yapar? Başkaları hakkında atıp tutmak kendi vasıflarını geliştirmek için ter dökmekten daha kolaydır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Brene Brown, cesaret çağrısı konuşmasında “Arenada değilseniz, cesur olduğunuz için zaman zaman kıçınıza tekmeyi yemiyorsanız, işimle ilgili geri bildiriminize açık değilim ve ilgilenmiyorum.. dünya o arenaya asla ayak basmayacak insanlarla dolu, milyonlarca ucuz koltuk var. Asla kendilerimi ortaya koymayacaklar ama eleştirileri, yargılamaları ve size karşı nefret söylemleri tam mesai yapmaya devam edecek. Bizim de onları yakalayıp, parçalarına ayırıp kalbimizde tutma alışkanlığımızdan vazgeçmemiz gerekiyor. Bırakın yere düşsünler. Ucuz koltuklardan gelen can yakıcı şeyleri yakalayıp kendinize yaklaştırmayın. Kalbinize yakın hiçbir yere koymayın. Yere düşmesine izin verin. Ezmeniz, tekmelemeniz gerekmiyor; yalnızca üstünden geçip yolunuza devam etmelisiniz. Kendi hayatlarında cesur olmayan insanlardan eleştiri ve geri bildirim alamazsınız. “
Sisifos efsanesini duymuş olabilirsiniz Sisifos, korint kralıdır. Tanrılar onu cezalandırarak bir kayayı aralıksız olarak bir dağın tepesinde yuvarlayıp çıkarmaya mahkum ederler. Sisifos kayayı kan ter içinde tepeye kadar getirdiği anda kaya kendi ağırlığıyla tekrar aşağı düşer. Sisifos kayayı her seferinde tekrar yukarı taşımak zorundadır. Tanrılar, yararsız ve umutsuz çabadan daha büyük bir ceza olmadığını düşünmüşlerdir.
Reklam
Kendinizi olmadığınız genç insanlarla değil dünkü sizle kıyaslayın. Herkesin gelişim hızı farklı, o yüzden başkalarının size geri kaldığınızı düşündürmesin izin vermeyin. Muhtemelen tam olarak nereye gittiğinizi bile bilmiyorsunuz ve dolayısıyla geri kaldığınızı düşünmek fayda sağlamaz.. Kendi kişisel yolculuğunuzda ve projelerinize Michalengelo’nun bir mermer bloğa yaklaştığı gibi, mesafe kat ettikçe öğrenip kendinizi ayarlayarak ve hatta önceki hedeften vazgeçip gerek duyduğunuz takdirde tamamen yönünüzü değiştirerek yaklaşın. Bir çalışma alanından ya da sektörden tümüyle ayrılıp başka bir alana geçtiğinizde bile eski deneyiminiz boşa gitmez.
İlkel insan acımasızdı. Kendini koruyabilmek için öyle olmak zorundaydı. Ama diğer insanlara acı vermekten zevk alma eğilimi savaşlarla birlikte gelişmiştir. Başlangıçta bu yalnızca savaşta yaşanan bir duyguydu ve kabile içinde saldırgan davranışlara rastlanmazdı. Ne var ki savaşta öldürmeyi öğrenen insan bunu barışta da uygulamaya başladı. Giderek anlaşmazlıklar da taraflardan birinin ortadan kaldırılması ile çözümlendi.
Kendini gerçek hissetmek var olmaktan öte bir şeydir; insanın kendisini olarak var olmanın, nesnelerle kendi olarak ilişki kurmanın ve gevşemek için geri çekilebileceği bir kendiliğime sahip olmanın bir yolunu bulmasıdır.
Sayfa 159Kitabı okudu
“..Bacon’ın bir resmine bakmak demek, bir aynaya bakmak, orada kendi dertlerimizi; yalnızlık, başarısızlık, aşağılanma, yaşlanma, ölüm ve isimsiz felaket tehditlerinden duyduğumuz korkuları görmek demektir. “Resimlerinin üzerine cam geçirmeyi tercih edeceğini açık açık söylemesi de rastlantıya bağımlı olma hissiyle bağlantılıdır. Bu tercihin nedeni (tıpkı çizdiği papatyaların ve parmaklıkların konu aldığı kişileri içinde bulundukları ortamdan ayırmaları gibi) camın da resimleri içinde bulundukları ortamdan bir şekilde ayırması ve camın koruyucu bir şey olmasıdır; ama burada daha da önemli olan yansımaların rastlantısal oyununun resimlerini çoğaltacağına duyduğu inançtır. Özellikle de koyu mavi resimlerinin seyircinin camda kendi yüzünü görmesine izin vererek çok şey kazandırdığını bizzat duydum.”
Sayfa 158Kitabı okudu
Francis Bacon “resimlerinin üzerine camla kaplamak istediğini söylüyor çünkü o zaman insanlar resme baktıklarında gördükleri şey sadece bir resim olmayacak; aslında kendilerini görecekler.”
Sayfa 158Kitabı okudu
Reklam
Bazen suyun berraklaşması için önce bulanması gerekiyor. Ben hep o bulanık suyun içindeydim. Dibi göremiyordum. Bulanık bir suyun içinde yüzmüşüm ömür boyu. Doğduğumdan beri bozuk görüyormuşum her şeyi, yanlış duyuyormuşum.
Sayfa 165Kitabı okudu
Öğrendiğim bir şey varsa o da özgürlüğün ve bağımsızlığın başkalarından alınamayacağı, sadece yoğun emekler sonucu içeriden geliştirebileceğidir. Buna ulaşmak için kendimizi emniyette hissetmek amacıyla kelepçe gibi kullandığımız her türlü bağımlılıktan vazgeçmek zorundayız. Yine de bu alışveriş o kadar tehlikeli değil. Aynı zamanda, usta ve hazırlıklı olduğu işlerle karşılaşınca geri de çekilmeyecektir. Böyle bir kadın gerçekçidir, ayakları yere basar, kendini sever. Sonunda, başkalarını sevmekte de özgürdür, çünkü kendini sevmektedir. Bütün bunlar, özgürlüğe uyanan kadının bir özelliğidir.
Sayfa 264Kitabı okudu
Özgürlüğe uyanan kadınlar, birdenbire kendilerini bir şeylere bağlanma enerjisiyle dolu bulurlar. Yaşamın iniş çıkışlarının ritmine kendilerini bırakarak inatla yaşama sarılırlar. Kişinin, seçeneklerini denemek ve kendi gerçek özünün arzularına göre kabul etmekte veya reddetmek çok daha özgür olduğu yeni bir oyunculuk, tam anlamıyla canlı olma yaşantısı söz konusudur.
Sayfa 262Kitabı okudu
Özgürlüğe uyanan kadında coşkusal hareketlilik vardır. Onun için doyurucu olan şeylere yönelme ve doyurucu olmayan şeylerden uzaklaşma yetisine sahiptir. Ayrıca başarmakta da yani hedefler belirlemekte ve başarısız olacağı korkusuna kapılmaksızın bu hedeflere ulaşmaya yönelik adımlar atmakta da özgürdür. Kendine güveni hem yeteneklerini hem de sınırlarını gerçekçi bir şekilde değerlendirmesinden kaynaklanır.
Sayfa 263Kitabı okudu
Kişinin kendisi olması ne demektir? Bu, kendi varoluşunun sorumluluğunu almak demektir. Kendi yaşamını yaratmak, kendi programını yapmak. De Beauvoir’nın otostop yapması, bir birey olarak yeniden doğuşunun hem yöntemi hemde metaforu olmuştur. “Alnımı, şapkamı aşağıdaki vadiye yuvarlayan şiddetli rüzgarlara vererek, Sainte-Victorie’nin doruklarını kaplayan sislerin içinde bir başıma yürüdüm, Pilon de Roi sırtlarında dolaştım. Yine yalnız başıma Luberon merası üzerindeki bir dağ geçidinde kayboldum. Olanca sıcaklığıyla, yumuşaklığıyla ve öfkesiyle bu tür anlar, başka hiç kimsenin değil, sadece benimdi.”
Sayfa 259Kitabı okudu
300 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.