"Bak," dedi birden Arkadiy, "kuru bir akağaç yaprağı koptu ve yere düşüyor; hareketleri aynı kelebeğin uçuşuna benziyor. Tuhaf değil mi? En hüzünlü ve ölü bir şey, en neşeli ve canlı şeye benziyor."
Her insan incecik bir ipe asılı duruyor, altındaki uçurum her geçen dakika biraz daha açılabilir ama o hâlâ kendine türlü türlü tatsızlıklar yaratıyor, yaşamını mahvediyor.
"Arkamda öyle çok anı var ki... Anılarım pek çok ama hatırlanacak hiçbir şey yok, önümde ise uzun, upuzun bir yol var ama bir amacım yok... Bu yola da gitmek istemiyorum."
Zaman bazen kuş gibi uçar, bazen de solucan gibi sürüne sürüne gider ama insanın en çok hoşuna giden, zamanın çabuk mu, yavaş mı, nasıl geçtiği fark edilmeden geçip gitmesidir.
Eskiden gençlerin okuması gerekirdi; adları cahile çıksın istemezlerdi, ister istemez çalışırlardı. Oysa şimdi dünyadaki her şey saçmadır demeleri yeterli, bir anda başarıya ulaşıyorlar.