Hiçliğe Tırmanan Adam Martin Eden...
İncelememe başlarken; Jack London'ın yarı otobiyografik kitabı olarak bilinen bu efsane kitabı çok beğendiğimi belitmek isterim. Kitap günümüzden bir asırdan uzun bir zaman önce yazılmış olmasına rağmen, zihniyet ve değerler açısından statü ve servetin Amerikan toplumunun özellikle söz gelimi üst sınıflar için o zamanlar da bile ne kadar hayati önem taşıdığını gözlerimizin önüne tam anlamıyla sermektedir. Aslında romanın ana temalarından biri bu olmasına rağmen kitapta finale gidiş yoluna girildiğinde insan Martin'e istemsizce hak vererek kaçınılmaz sonun gelmesini beklemeye başladığını fark ediyor. Bu da ana temanın sosyal ve ideolojik meselelerin karmaşıklığına bağlanmasına neden oluyor.
Hedefine ulaşmak için çok çabalayan, sefalet ve açlık içinde çırpınan Martin romanın başlangıcından sonuna kadar yalnız, ki başta çalışmıyor olarak yorumladığı için dışlanan hor görülen bir avare olarak bakılan iyi kalpli ama saf temiz Martin, aslında insanlar onu o sefalet içinde çıkardığı eserleri şimdi çalışıyor gibi yorumladığı için ve yavaş yavaş gözü açıldığı, o temiz saflıktan biraz olsun kurtulduğu için şimdi o kendini dışlama gereği duyduğu için yalnız...
Başlangıçta Amerikan rüyası idealinde olup onu gerçekleştirmek isteyen, Sevdiği için çalışıp çabalayan bir garip deniz adamlığından (bu arada büyük bir şevkle onu destekliyordum), okuyarak ve gozlemleyerek git gide büyük bir yazar ve düşünür olan Martin'in üzerinde yarattığı o müthiş hayal kırıklığına eşlik etmek beni de benden almayı başarmıştır...
Martin EdenJack London · İndigo Kitap · 201890,4bin okunma
Bir aslanı gün boyu takip etseydiniz ve aslanın yaşamak için verdiği mücadeleye tanık olsaydınız günün sonunda bu aslanın bir ceylanı yakalayıp yemesi sizi mutlu ederdi.
Aynı hikâyeyi ceylanı takip ederek başlasaydınız ve ceylanın yaşamak için verdiği mücadeleye tanık olsaydınız günün sonunda bu ceylanın bir aslan tarafından yenmesi sizde bir öfke uyandırırdı.
Yani başlangıç noktasını farklı seçersen aynı olay kişide 2 farklı yargı oluşturabilir. Bu yüzden kişinin içindeki adalet duygusu hangi hikayeyi ne kadar süreyle takip ettiğine bağlıdır.”
Geceye ay düşer, aklıma gözlerin..
Bu nasıl özlemek, özlemek ne demek..
Ucu bucağı yok, dibi sonu yok,
Koyusundan özledim..
Fırtınalar koparıyor gözlerim,
Ve gözlerin aklıma mühür..
Özlemek ne demek, en delisinden,
Sonsuzundan, akla zarar, deliye kar özledim…!
Sen yanımda olmasanda...
Bir yerlerde var olduğunu bilmeyi seviyorum..
Ben sana ulaşamadığım anlarda
Seni özlemeyi seviyorum..
Sesini duymasam da Kulağımın sesine hasret kalışını seviyorum..!
Yüzünü göremesemde...
Hayalinle olmayı seviyorum...