İstanbulda yaşamış, Kolunu memleketi için kaybetmiş Ahmet subayın emekli ettirildikten sonra, yaşama hayalini kurduğu Anadolu'nun küçük bir köyünde yaşamaya başlar. Tabi Anadolu hayalindeki Anadolu değildir. Köylülerle mücadelesi, Cahilliğin sınırlarını zorlaması... Aslında teknoloji bu kadar gelişmiş olmasına, her şeye bu kadar ulaşabilir olmamıza rağmen ben o cehaleti hala hissediyorum Anadolu'da. Muhtemelen yaşanmıştır bu hadiseler yada benzerleri ki Kuva-yi Milliye erleri köy odalarından kovulmuş, bazı yerlerde halk tarafından taslanmış vb. Olaylar yaşanmış tarihte... Roman gayet okunabilir (ama sabredilir mi bilmiyorum), sade akıcı bir roman... Hem bir tarih romanı hemde övünç ve utanç kaynağı... Tabi bu utanç o cahillerin yaptıklarında değil, bu kadar cahil bırakılmalarında...