Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
Timur Demir
Timur Demir
@Timur_Demir
Derdi tasası kitaplar olan biri...
𐱅𐰃𐰢𐰆𐰺
İstanbul
115 okur puanı
Temmuz 2019 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
88 syf.
4/10 puan verdi
Kitabı bitirdikten sonra 1000kitap'ta aldığı puana anlam veremedim açıkçası. Kitabı övenlere ayrı, bazı yorumlarda 'şöyle şaşırdım böyle şok oldum' falan diyenlere ayrı şaşırdım. Kitaba verilen puanlar ve olumlu bazı yorumlar bayağı abartılı.
Yaklaşık 100 yıllık bir kitap, o zamanın şartlarını göz alırsak idare edebilir belki ama yine yetersiz kalır. Bu zaman için zaten konuşmamıza gerek bile yok. Gayet tahmin edilebilen, basit bir kurguya ve olay örgüsüne sahip ortalamanın altında bir polisiye. Teknik ve içerik olarak da üslup olarak da yetersiz. Yazarın Define kitabının devamı olarak yazılmış; Define yine eli yüzü düzgün bir kitap sayılırdı, yazar ikinci kitapta üstüne koymak yerine seviyeyi iyice düşürmüş. Tabii ki büsbütün kötü bir eser değildi ama maalesef üst düzey olmadığı da kesin. Zamanınızı boşa harcamanızı tavsiye etmem, başka kitaplara yönelmeniz sizin hayrınıza olur.
Maalesef polisiye anlamında sınıfta kalan bir kitap.
144 syf.
·
Puan vermedi
Eser 1800'lerin son çeyreğinde Japonya'da geçiyor. Meiji Dönemi olarak adlandırılan ve ülkede çağdaşlaşmanın, yeniliklerin ilk yaşandığı bir dönemde geçen bir aşk hikayesi ya da daha doğru ifadeyle tam olarak yarım kalan bir aşk macerasının hikayesi...
Yazarın üslubu samimi geldi bana, nedenini okuyunca siz de anlayacaksınız. Akıcı bir kitaptı aynı zamanda.
Arka planda Japon kültürünün, mitlerinin, yaşam tarzınının konumlandığı bu eserin çevirmeni gayet başarılıydı diye düşünüyorum, dipnotlarla metni zenginleştirmişti adeta. Ona da teşekkür etmek lazım.
Olayların işlenişi, kurgu vb. etkenler fena değildi, gerçekçi tarafı da güçlüydü kitabın. Kitapla ilgili olumsuz eleştiri yapabileceğim tek şey yarım kalmış, ucu açık bırakılmış gibi kalan sonuydu. Yazar neden böyle bir final seçmiş anlamadım. Tamam tabii ki hayatta her zaman her şey nihayete ermez, bazı şeyler yarım kalır falan ama keşke bu hikaye burada bitmeyip biraz daha ilerleseymiş demekten de alamıyorum kendimi.
Yukarıda bahsettiğim olumsuz sayılabilecek durum dışında, beklentiyi yüksek tutmadan okunabilecek ama kötü de olmayan 'tadında' bırakılmış bir eser. Japon Klasikleri'ne başlamak için ideal bir kitap, tavsiye edebilirim.
280 syf.
·
Puan vermedi
Okuduğum en güzel kitaplardan biri. Özgün konusu, felsefi diyalogları ve edebi niteliğiyle okunmayı fazlasıyla hak eden bir roman. Mutlaka okuyun derim.
Okur Takip Önerileri
464 syf.
5/10 puan verdi
Ünlü Jack Reacher serisinin 15. kitabı Ölmeye Değer. Sessiz sedasız bir kasabaya yolu düşüyor Jack Reacher'ın. Ana karakterimiz kasabaya hakim olan Duncan ailesiyle, ezilen kasaba halkı ve geçmişte kayıplara karışan bir çocuk için karşı karşıya gelir ama tek düşman Duncan ailesi değildir...
Kitabın türü için aksiyon-macera diyebiliriz. Edebi bir yönü yok. Gerilimi az; merak ve gizem unsurları yetersiz seviyede. Yaşananların birçoğu tahmin edilebilir cinsten. Fazlasıyla akıcı ve aksiyonu bol ama yukarıda bahsettiğim şeylerde eksikleri olduğu için türünün güzel örneklerinden değildi bence. Boş zamanlarınızı değerlendirmek için, fazla beklentiye girilmeden okunacak bir kitap. Okusanız da olur okumasanız da.
544 syf.
4/10 puan verdi
Okuduğum en kötü polisiyelerden biri. Temposuz ve sıradan bir olay örgüsüne sahip. Aksiyon, gerilim, heyecan deseniz yok denecek kadar az. Ayrıca gereksiz uzatılmış. Tek olumlu yanı dili sade ve basit olduğundan okunmasının kolay olması. Onun dışında neredeyse hiçbir artısı yok kitabın. 1000kitap'ta bu roman için yazılan bazı olumlu incelemeleri hayretle okudum. Tamam bazı şeyler görecelidir; zevkler ve renkler tartışılmaz; herkesin bir kitaptan anlayacağı şeyler farklıdır ama bu öyle edebi niteliği olan bir kitap değil, biraz tarih biraz da politika içeren salt bir polisiye. Hem de türünün birçok konuda yetersiz kalmış örneklerinden. Boşuna paranızı, zamanınızı harcamaya değmez.
Şu kitaba 10 üzerinden 9 puan verilmiş şaka gibi. Aklıma geldikçe hala gülüyorum. Bu kitaba 9 puan veren sanırım Grange kitaplarına 10 üzerinden 100 puan verir. Henning Mankell önemli bir polisiye yazarı olabilir ama bu kitabı kötüydü. 10 üzerinden 4 verdim ama inanın 4 puan fazla bile...
Son olarak bir ufak bilgi vereyim kitap hakkında: Huzursuz Adam, Dedektif Kurt Wallander serisinin 10. ve son kitabı.
88 syf.
·
Puan vermedi
Yazarın ünlü Eylül romanından önce yazdığı ve Eylül'ün tabir-i caizse hazırlığını yaptığı bu kitabında tema Mehmet Rauf'un birçok eserinde olduğu gibi yine aşk. Uzun yıllar aynı evde yaşayıp birbirleriyle sürekli didişen amca çocukları Macit ile Sermet'in (Sermet'in kız olduğunu belirteyim karışıklık olmaması adına) olgunlaştıklarında birbirleri hakkında kendilerine bile itiraf edemedikleri duygularını anlamlandırma çabalarını ve devamında süre gelen olayları konu alıyor Ferda-yı Garam.
Yazar yine aşk, ikili ilişkiler, hayat gibi konularda çok güzel tespitlerde, betimlemelerde bulunmuş. Eserlerindeki bu edebi hava okura çoğu şeyi düşündürecek türden. Kitap çok kısa olduğu için süslü dil fazla sıkmıyor ki zaten yazar okuru yoracak, sıkacak kadar da abartmamış diyebiliriz. Bence Türk Edebiyatı Klasikleri arasında şans verilecek eserlerden biri. Fazla beklentiye girmeden okunabilir.
208 syf.
4/10 puan verdi
Turgenyev'den okuduğum 4. kitaptı ve kendisinin Tolstoy ve Dostoyevski klasında bir yazar olmadığını kesinkes anladığım bir eser oldu Köyde Bir Ay. Belki sansürlenmiş metinden çevrilmiştir bilmiyorum fakat basit olay örgüsü, edebilikten çok uzak üslubu ve daha birçok olumsuz unsuruyla beni büyük hayalkırıklığına uğrattı bu eser. Vasat ifadesi bile Köyde Bir Ay için fazla kalır, tavsiye etmiyorum bu kitabı.
136 syf.
·
Puan vermedi
Konularını günlük hayattan, karakterlerini içimizden alan Çehov tarzında yazılmış bir öykü kitabı. Üslubu yalın, gerçekçi yönü kuvvetli, ülkemiz sorunlarını ve toplumsal yaşantımızı irdeleyen bir eser. 10/10'luk, harikulade bir eser değildi ama güzel de denebilir Etini Acıtmak için.
İlk kitabı olmasına rağmen Çağdaş Türk yazarlar arasında kalemine şans verilebilecek bir isim olduğunu düşünüyorum Orhan Murat Bahtiyar'ın. Kendisinden olay hikayesi tarzında eserler de okumak isterim.
68 syf.
·
Puan vermedi
Yazarın diğer eserleri arasında biraz sönük kalmış bir öykü kitabı Ses. Duru, akıcı bir üslupla yazıldığından ve kısa olduğundan (50 sayfa civarı) 1-2 saatte kolayca bitirilebilir.
İnsana bir şeyler katacak, etkileyici ve sarsıcı öykülerden oluşmuyor; edebi yönüyle de fazla bir şey vaat etmiyor kitap. Ülkemizin taşra bölgelerinde geçen öykülerde yaşananlardan zaman zaman ders alınacak, hüzünlenecek kısımlar da yok değil lakin fazla beklentiye girilmeden okunmasını tavsiye ederim. Çerezlik denebilecek düzeyde bir eserdi, okusanız da olur okumasanız da.
200 syf.
6/10 puan verdi
Yorumum, 'Keman Sesi' romanının bu platformdaki ilk incelemesi oluyor.
Keman Sesi, "Okunması gereken 50 polisiye yazar"dan biri olan ve romanları onlarca dile çevrilip televizyon dizisine uyarlanmış Andrea Camilleri'nin Komiser Montalbano serisinin 4. romanı.
Yazarın daha önce okuduğum romanına kıyasla bu sefer daha akıcı bir kitapla karşı karşıyayız. Yer ve mekan betimlemelerine, karakterlerin iç dünyalarına fazla yer vermeyip doğrudan olaylara odaklanmış Camilleri. Roman için Agatha Christie tarzı "Katil kim?" polisiyesi diyebiliriz. Aksiyon, gerilim, heyecan az; tempo düşük: Bir bulmaca çözer gibi katili arıyoruz. Bunun yanı sıra İtalyan kültürü hakkında bilgiler ediniyoruz.
Fazla uzatmayayım; fazla beklentiye girilmeden okunacak, derinlikli bir olay örgüsüne sahip olmadığından ve 200 sayfa olduğundan yorulmadan, sıkılmadan kolayca bitirilebilecek bir romandı Keman Sesi. Türünün üst seviye örneklerinden değildi; tatilde bavula atılacak, iş yerinde molalarda okunacak, klasik okumaların arasına farklı bir okuma olarak sıkıştırılacak tarzda ortalama bir kitaptı.
128 syf.
·
Puan vermedi
Edebiyatta bilim kurgu türünün mihenk taşlarından. Robot kelimesinin ilk defa kullanıldığı, robotların insanlığı tehdit ettiği ilk kitap.
Tiyatro türünde olması sebebiyle derinlikli bir olay örgüsüne sahip değil. Eğer roman formunda olsa ve ilmek ilmek işlenmiş bir kurguyla daha derli toplu yazılsa hiç kuşkusuz 1984, Cesur Yeni Dünya, Biz gibi eserlerin yanında yer alabilirmiş. Büyük potansiyeli harcansa da güzel bir kitaptı yine de. Benim değindiğim konulara dikkat edilse daha da güzel bir eser olabilirmiş orası ayrı.
Bu arada yayınevinin bu baskısı özenli bir çalışmanın ürünü adeta. Harika ve bilgilendirici bir önsöz var ki mutlaka okumalısınız. Kitabı tavsiye ediyorum.
232 syf.
6/10 puan verdi
Yorumum kitabın 1000kitap'taki ilk incelemesi olacak.
Birçoğumuzun müzisyen yönüyle tanıdığı Tuna Kiremitçi'nin yeni kitabı Perinin Ölümü, Başkomiser Perihan Uygur serisinin 2. kitabı.
Ünlü yazar Nadir Surkultay'ın eski eşi ve çevirmeni Eva evinde ölü bulunur. Olay intiharmış gibi görünse de polise şüpheli ölüm olduğunu düşündürecek gelişmeler yaşanır. Başkomiser Perihan ve Komiser Ayla ikilisi birçok engele rağmen soruşturmayı derinleştirdikçe olay gitgide karmaşık bir hale gelecektir...
Olay örgüsü ve karakterler oldukça gerçekçi. Ayakları yere basan, ülkemiz hayat şartlarını başarıyla yansıtan bir yapısı var kitabın. Sırf aksiyon olsun diye abartılı sahneler, absürt karakterler yok.
Sade ama basite kaçmayan bir üslup tutturmuş yazar. Gereksiz detaylar, sıklıkla geçen teknik terimler falan yok. Haliyle akıcı bir okuma oldu benim için.
Kitap biraz daha uzun olabilirmiş ama böyle de tadında bırakılmış hissi uyandırdı bende. Kitabın olumsuz yönleri yok denecek kadar azdı. Gerilim dozu ve temposu biraz düşüktü. Onun dışında ciddi bir eksiklik bulamıyorum. Bir polisiye eser için geçerli olan birçok kriter doğru ve kararında kullanılmıştı.
İşin özü, ayakları yere sağlam basan gerçekçi olay örgüsü ve karakterleri, ortaya çıkan sansasyonel gerçekleri ve arka fondaki İstanbul'la birlikte güzel bir kitaptı ama daha da güzel olabilirmiş diye düşünüyorum. Umarım serinin 3. kitabında daha da güzelini okuma fırsatı buluruz. Bence yazarın polisiye serisine şans vermelisiniz.
320 syf.
7/10 puan verdi
Bu baskının 1000kitap'taki ilk incelemesi oluyor bu yorumum.
Sherlock Holmes efsanesinin ilk iki kitabının yer aldığı güzel bir baskı olmuş. Çeviri güzel; baskı kalitesi, iç tasarımı gibi etkenler de öyle. Holmes ile Watson'ın tanışmasını okuduğumuz, birlikte ilk vakalarıyla ilgilendikleri iki roman da (Kızıl Dosya ve Dörtlerin Yemini) akıcı ve dönemini dikkate alırsak sürükleyici. Polisiye sevenlerin de sevmeyenlerin de severek okuyacağını düşünüyorum.
312 syf.
6/10 puan verdi
Kitabın 1000kitap'taki ilk yorumu olacak bu incelemem.
Öncelikle biraz enteresan bir kitap olduğunu söyleyerek başlayayım. Okuduğum birçok kitaba göre kurgusu, işlenişi ve konusu farklı. Ana karakter yazarın kendisi ve L. kısaltmasıyla yer verilen arkadaşı ama kitapta yaşananlar gerçek mi orasını bilmiyorum. Belki yazar kendi üzerinden bir kurgu oluşturmuş, belki de otobiyografik bir romandır. Yazar hakkında pek bilgim olmadığı için bu konuda net bir şey söyleyemiyorum.
Kitap sade bir dille yazılmış, kolay okunuyor. Fakat biraz fazla uzatılmış gibi geldi bana. Gereksiz detayları, olayları aralara serpiştirmiş; aynı konular etrafında dönmüş dolaşmış sanki yazar. Kitapta neredeyse elle tutulur bir olay örgüsü yok, daha çok yazarın kendisi, ailesi ve arkadaşları arasında geçen olaylar, onlar halkında bilgiler, yazarın gözlemleri üzerinden ilerliyor. Böyle olunca bütün bunlar nereye bağlanacak, nasıl bir son olacak diye beklentiye giriyor insan. Vurucu, sarsıcı veya şaşırtıcı bir final bekliyordum. Bunlar kısmen oldu da diyebilirim ama beni pek tatmin etmedi. Farklıydı ama biraz karışıktı kitap. Birçok şey muallakta kalmış gibiydi. Onun için pek sevemedim. Ama bütünüyle de kötü bir kitap olduğunu düşünmüyorum. Belki benim tarzım olan bir kitap değildi bilmiyorum. Ödüllü bir kitap ve Roman Polanski gibi ünlü bir yönetmenin yönetmenliğinde sinemaya uyarlanmış. Yani şans verilecek bir kitap ama fazla beklentiye girmemenizi öneririm.
168 syf.
·
Puan vermedi
Şermin Yaşar'ın yeni eseri Kalk Yerine Yat'ı biraz önce bitirdim. Aralık ayında okuduğum ilk kitap oldu. Bu arada incelemem, birçok platformda olduğu gibi 1000kitap'ta da bu kitap hakkında yazılan ilk yorum olacak.
Yazarın adını sıklıkla duymama rağmen kalemiyle biraz geç tanıştım. Çağdaş Türk Edebiyatına fazla şans vermediğimi düşündüğümden
