Franny ve Zooey diye iki bölümden oluşan kitap bence 3 bölüm: Franny, Zooey, Franny ve Zooey.
İlk bölüme bayıldım, Franny'nin çarpıcı cümlelerini çok beğendim:
"Ve, işin en kötü tarafı da, bohem takıldığında ya da bunun gibi bir çılgınlık yaptığında herkes kadar düzene ayak uydurmuş oluyorsun, sadece biçim farkı var."
"Ego, ego, ego. Bıktım usandım. Kendiminkinden de, başkalarınınkinden de. Bir yere varmak, farklı ve ayrıcalıklı bir şeyler yapmak, ilginç biri olmak isteyen herkesten bıktım usandım."
Zooey kısmından hiç hoşlanmadım. Zooey'nin annesinin oğlu küvetteyken banyoyu bir türlü terketmemesi beni oldukça sinirlendirdi. Zooey'nin annesine olan terbiyesizce tavrı ve cümleleri daha da sinirlendirdi:
"Seni ihtiyar şişko cadı, dinliyo musun?" (sayfa 87)
ESAS BÖLÜM
Derin bir bunalımda olan kız kardeş Franny ile filozof edasındaki ağabey Zooey arasındaki diyaloglar kitabın asıl kısmı. İnanç başta olmak üzere pek çok konunun sorgulandığı bu kısımda birden Zooey tarafında buluyorsunuz kendinizi. Zooey nokta atışı çözümlemeleri ve vurucu sorularıyla kız kardeşini önce güzelce silkeliyor, ardından rahatlatmayı başarıyor.
"Korkunçtu! En feci tarafı da, insanları ne biçim sıktığımı biliyordum, insanların keyfini nasıl kaçırdığımı hatta onları incittiğimi gayet iyi biliyordum ama kendimi alamıyordum işte! Dırdırlanmaktan, insanları fırçalamaktan alamıyordum kendimi!" Franny
" dünyada hoş şeyler de var, hakkaten hoş şeyler yani. Hepsini birden ıskalayacak kadar da salağız biz. Olup biten her şeyi hemen o sefil küçük egolarımıza gönderiyoruz mütemadiyen." Zooey