Eksiklik çağındayız; bu çağın insanında hep bir şeyler eksik, hep koşturuyor, bir şeyler kovalıyor ulaşamadıkça hüzün kaplıyor, ucundan tuttuğu anda -tabi bu da bir yanılsama- hemen ardından başka bir şeyin eksikliğini hissediyor tekrar koşuşturma başlıyor. Bense yalnızca bu hengameyi izlemeye gelmişim. Bunca zamandır yürümeye bile dermanım yokken insanların arasına karışmakla yapabileceğim en iyi şeyi, dışardan oturup bu karmaşayı izleme zevkini kendimde eksik bırakmışım. Artık biliyorum, sizler öylece koşarken ben arkanızdan bakmakla tamamlanıyorum. Sizin gücünüz yok bende. Ne demiş bir üstad; "Sizin alınız al inandım, sizin morunuz mor inandım." İnandım artık bu hayat, bu koşuşturmanın renkleri sizlerin, ama ben de o renkleri izleyerek sizleri var edenim.