Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Vildan Soylu

Sabitlenmiş gönderi
Sevmek ve sevmiş olmak... Bu kadarı yeter. Gerisi? Başka bir şey istemeyin. Hayatın karanlık kıvrımları içinde bulunacak başka inci yoktur. Sevmek bir tür tamamlanmaktır.
iletişim yayınları, 2.cilt, s. 612
Reklam
Vildan Soylu

Vildan Soylu

, bir kitabı okumaya başladı
Bu Bizim Hayatımız
Bu Bizim HayatımızRefik Halid Karay
8.5/10 · 93 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Cinsel ayrımcılık üzerine kurulu ülkemiz oyunlarında kız çocuklar bebek sallarken, erkek çocuklar oyuncak tabancalarla ateş etmekte ya da arabalarını birbirleriyle çarpıştırmaktadır. Gazete sayfalarının kadın cinayetleri, terör ve trafik kazaları haberleriyle dolu olmasına rastlantı diyebilir miyiz?
Yalnız değilsin Nakata
Bendeniz Nakata, normal bir Nakata değilim, o yüzden de şu an olduğu gibi tükettim ömrümü. Düzeltmek için de artık çok geç. Bunun farkındayım. Yine de, çok kısa bir süreliğine bile olsa normal bir Nakata olabilmek istiyorum. Bendeniz Nakata, dürüst olmam gerekirse, bugüne kadar hiç 'şunu yapmak isterim' demedim. Başkalarının yapmamı söylediği işleri canla başla yapmaya çalıştım sadece. Belki de, tesadüf eseri şekillenen işleri, sanki öyle olması gerekirmiş gibi hiç sorgulamadan yaptım sadece
Sayfa 401
Reklam
Nihayetinde, Saeki Hanım'ın çocukluk aşkını öldürenler de, böyle tipler işte. Hayal gücünden yoksun, sığ, hoşgörüsüz. Başına buyruk tezler, içi boş laflar, dağınık ideolojiler, kalıplaşmış sistemler. Beni gerçekten korkutan, böyle şeyler işte. Hatta ödüm patlıyor. Doğru olan ne, yanlış ne? Elbette, bu da önemli bir nokta, ama öylesine fevri kararların yol açacağı hatalar, çoğu durumda, bir daha asla düzeltilemezler. Yanlışı kendiliğinden kabul edebilme cesaretin varsa, geri dönebilirsin. Fakat hayal gücünden yoksun, sığ ve hoşgörüsüz bir yaşam, parazitlerinkinden farksızdır. Ev sahibini değiştire değiştire, kendileri de şekil değiştirirler. (...)"
Sayfa 241
"Ayrımcılığa uğramanın nasıl bir şey olduğunu, ne kadar derin yaralar bıraktığını, o ayrımcılığa maruz kalan dışında kimse anlayamaz. Acısı kişiye özeldir ve kendine özgü bir yarası vardır. O yüzden, iş eşitlik ve adalet istemeye geldiğinde, başkalarından aşağı kalacağımı sanmam. Yalnız, çok daha fazla canımı sıkan şey, hayal gücünden yoksun insanlardır.(...)"
Sayfa 240
Çoğu insan kedi denince, gün boyunca bir gölge bulup keyif çattığımızı, iş güçle uğraşmadan rahat bir yaşam sürdüğümüzü sanıyor, ama kedilerin yaşamı o kadar da tozpembe değil. Kediler güçsüz, kolayca yaralanan canlılardır. Ne kaplumbağalar gibi sert bir zırhımız ne de kuşlar gibi kanatlarımız var. Köstebekler gibi toprağa dalamaz, bukalemunlar gibi rengimizi değiştiremeyiz. Kedilerin her gün ne tür acılara maruz kaldığını, boşu boşuna bu dünyadan göçüp gittiğini insanların çoğu bilmez.
Sayfa 109
Yaşadığımız dünyada çok farklı insanlar ve çok farklı kediler var.
Sayfa 67
Bir toplumda ahlâkın ilerlemesini, düzelmesini istiyor musunuz? o toplumda edebiyat, sanat merakını uyandırmağa, geliştirmeğe çalışın. Çocuklara, gençlere şiirler, hikâyeler, romanlar okutturun, onları tiyatrolara, sinemalara gönderin. O hikâyelerin, romanların, oyunların insanlariyle tanışsınlar, onların hayatlarını hayallerinde yaşasınlar, öğrensinler onların içlerini, böylece gerçekteki insanları da daha iyi anlarlar. Çocuğunuz büyüyünce ne olacaksa olsun, küçükken siz ona edebiyatı sevdirmeye bakın; ilim, bilgi sonradan gelecektir; önce insanlığını kurmak, hayalini işletmek gerektir.
Sayfa 267
Reklam
Bir toplumda gerçek ahlâkın gelişmesini diliyorsanız, insanlar arasında anlaşılmağı, biribirini sevmeyi, biribirine acımayı, biribirini saymayı artırmaya çalışın. Bunun yerine yasaklar düşünüyorsunuz. İnsanların biribirini sevmelerini, saymalarını isterken de bunu bir ödev diye, bir borç diye gösteriyorsunuz, onu da bir yasağa çeviriyorsunuz: "Şunu, falanı seveceksin, sevmemen yasaktır." Neden sevmek bir ödev, bir borç olsun? Neden sevmemek yasak olsun? Bırakın, sevip sevmemekte serbest olayım ki kendiliğimden sevmeyi seçeyim, yoksa yüksündürürsünüz sevmekten, kurtulmaya özendirirsiniz.
Sayfa 264
Benim bildiğim, bu yeryüzünde pek az kimsenin bir fikri vardır, pek az kimse fikirlerle uğraşır. Kişioğlu düşünen bir varlıkmış, düşünebilir demek daha doğru olur. Canı isterse düşünür. Yapacak başka bir iş bulamayıp pek bir bunalınca düşünür. Düşünür, düşünür ya, çıkarını düşünür, gemisini kurtarmağı düşünür, gününü gün etmeği düşünür, başı sıkışınca arpacı kumrusu gibi düşünür, kötü kötü düşünür, fikirler üzerinde düşünmez.
Sayfa 237
891 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.