Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

VincenT

ACILAR ŞENLİĞİ/ Bilgesu erenus
Seni seviyorum sokaktaki adam, her şeye karşın seviyorum seni, bütün kusurlarına karşın. Ölme ölme sakın, iyileşeceksin tamam mı, güzel yanların baskın çıkacak çünkü, senin bile ayırdında olmadığın o yanların, direnç bile sayılabilir bir anlama...
Bilgesu Erenus
Bilgesu Erenus
Reklam
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni, Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez. Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini, Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz, Değil mi ki ayaklar altında insan onuru, O kız oğlan kız erdem dağlara kaldırılmış, Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru, Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş, Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın, Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene, Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın, Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen’ e, Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama, Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.
William Shakespeare
William Shakespeare
ACILAR ŞENLİĞİ/ Bilgesu erenus
Bence hala çok önemli vicdan, insanın içindeki son yargıç diye tanımlıyorsak eğer, vicdanın ölümünden bu yana, dünyada ikiye ayrıldı insanlar. Bir yanda uzlaşanlar, bir yanda hala direnme çabasında olanlar. Ve uzlaşanlarla direnenler arasında, büyük sayıda bir kalabalık, ne uzlaşmayı becerebiliyorlar ne de direnmeyi ve sanki başımıza ne geliyorsa bunların yüzünden.
Bilgesu Erenus
Bilgesu Erenus

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
ACILAR ŞENLİĞİ/ Bilgesu erenus
İnsanlar yürümüyorlar, sanki uçuyorlar. Hiçbir şey üzmüyor onları. Hiçbir şey düşündürmüyor. Bugün yarın her şey sanki onların ellerinde... Vicdanın kaybolduğundan habersiz, sanki mutlular.
Bilgesu Erenus
Bilgesu Erenus
56 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Çömlek
ÇömlekTitus Maccius Plautus
7.8/10 · 80 okunma
Reklam
460 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
18 günde okudu
Bir Aktör Hazırlanıyor
Bir Aktör HazırlanıyorKonstantin Stanislavski
8.9/10 · 371 okunma
%28 (87/309)
Felsefenin Tesellisi
Felsefenin TesellisiAlain de Botton
8.6/10 · 3.428 okunma
Napolyon'un kelimeleriyle ifade edecek olursak, mirasyedi asiller "ulusun baş belalarıdır, embesildir onlar ... mirasyedi götler!"
Bir kitap seçmek söz konusu olduğunda okur, yazarın ana babasının ünlü ya da varlıklı olup olmadığına bakmıyor, asıl olarak kitabın iyi olup olmadığını göz önünde bulunduruyordu. Bir yazarın babasının da iyi bir yazar oluşu ona başarının kapılarını açmıyor, aynı şekilde başarısızlık da edebiyat alanında babadan oğula geçmiyordu. Öyleyse diğer alanlar da edebiyat gibi değerlendirilebilirdi. Neden bu yargılama yöntemi siyaset ve ekonomide de uygulanmıyordu?
Reklam
Hıristiyan felsefesinin ana ekseninde, kişinin statüsünün onun ahlaki duruşuyla uzaktan yakından ilişkisi olmadığı düşüncesi yatıyordu. İsa, gelmiş geçmiş en yüce kişiydi ama dünyevi yaşamda bir marangozdu. Pilatus vali olabilirdi belki ama aslında bir günahkardı. Öyleyse kişinin toplumsal hiyerarşideki konumunun onun gerçek niteliğini yansıttığına inanmak anlamsızdı. Bir kişi oldukça zeki, becerikli, nazik ve yaratıcı olmasına karşın yerleri süpürüyor olabilirdi. Aynı şekilde ulusu yönetenlerden herhangi biri zayıf karakterli, dejenere, fin de race ve sadist bir budala olabilirdi pekala.
Marx' a göre kapitalist sistemin sömürüye izin veren bir iç dinamiği vardı; işveren, işçiyi çalıştırmakla elde ettiği gelirin çok daha azını işçiye veriyor, aradaki farkı da "kar" adı altında cebe indiriyordu. Söz konusu kar, kapitalist terminolojide işverenin "risk almış olması" ve"girişimciliği" dolayısıyla hak ettiği bir ödüldü; ancak Marx, bu terimlerin açıkça "hırsızlık" dememek için başvurulan birer örtmece olduğunu savunuyordu. Marx' a göre burjuvazi, tarih boyunca fakirleri hep ezmiş olan efendi sınıfının yeniden vücuda gelmiş haliydi. Burjuvazi göze daha insancıl görünüyor olabilirdi, ancak o medeni yüzeyi kazıdığımızda kayıtsızlık ve bencillik açığa çıkıyordu.
Aslında artık daha fakiriz; çünkü beklentilerimiz fena halde tetiklenmiş, paramızın yettiğiyle elde edebildiklerimiz arasında derin bir uçurum oluşmuştur. Olduğumuzla, "aslında olabileceğimiz" kişi arasında dağlar kadar fark vardır artık.
Zenginlik, sahip olmak istediğimiz şeylere sahip olmak demekti. Varlıklı olmak mutlak bir kavram değildi, arzuya bağlıydı ve göreceliydi. Paramızın yetmediği bir şeyi arzuladığımızda fakirleşiyorduk; kaynaklarımız her ne olursa olsun. Ve elimizdekilerle yetinebiliyorsak eğer zengindik aslında, sahip olduklarımız ne kadar az olursa olsun.
Krallıklarda yaşayan insanlar, bildikleri devletin dışında başka bir devletin de varolabileceğini akıllarına bile getirmiyorlar, liderleriyle eşit koşullarda yaşayabileceklerini düşünmüyorlar, bu yüzden de haklarını hiç mi hiç sorgulamıyorlardı. Karşılaştıkları amansız zorluklara boyun eğerken öfke ya da hoşnutsuzluk duymuyorlardı; ne de olsa bu zorluklar Tanrı tarafından gönderilen önlenemez belalardı!!
416 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.