Bu kez, sert bir yazarla, düşüncelerini doğrudan söylemeyi seven bir yazarla ve oluverme halini seven bir yazarla karşı karşıyayız.
Cüret romanı için insanın varoluşunu keşfetmeye yönelik bir roman denebilir.
Öteki, biz bir diğerini öteki olarak gördüğümüz için öteki değil midir? Zayıf/engelli olanın nasıl olur da varolmaya hakkı olabilir? Zayıf olan nasıl olur da varolmaya cüret edebilir?
Bizim dışımızdaki hiçbir şeyle ilgilenmiyoruz. Merkezde biz varız. Diğerlerini yok sayıyoruz. Ama varlar.
Resul karakteri kaybolmuş bir karakter. Resul ‘ün uyanışının öyküsünü okuyoruz.
Gül karakteri doğanın diliyle konuşuyor.
Şok edici olaylar normalmiş gibi okuyoruz. Romanda hayatın içindeki engelli insanlar doğal/engelsiz insanlar gibi işleniyor.
Kafamızda engelli insanları ötekileştirdiğimizi okuyoruz. Minicik bir dünyaya hapsedildiğini okuyoruz. Ama romanda engelli insanlar her insan gibi aktarılıyor. Yazar bu bakımdan okura yeni bir ufuk sunuyor.