“.. Eyüp’te herkes çok sakin ve oldukça kararlı. Kahvehanelerde, akşam vakti, en küçüklerinde bile seviye farkı gözetmeden zenginler ve yoksullar, paşalar ve halktan adamlar toplanıyorlar... (Hey gidi bizim demokrat milletimizin, Batı cumhuriyetlerimizin bilmediği şu eşitlik!) Çok bilgili biri de bulunur oralarda, günlük gazetelerde çıkan anlaşılmaz yazıları çevresindekilere açıklar, herkes onu sessizce ve inanarak dinler. Alışılmış olduğu üzere, bizdeki kenar mahalle kahvehanelerinde İngiliz birası ve apsent içerken yapılan hararetli tartışmalardan burada iz yoktur, Eyüp’te içtenlikle ve dinsel bir saygıyla siyaset yapılır.
İnançlarını ve ciddi bir biçimde dürüstlüğünü korumuş bir halktan ümit kesmemek gerekir.”
Kimliği, mahalle baskısı yoluyla oluşturulan, İspanyol koloni yöneticisi Zama, kendine dayatılan kimliği kabul etmez ve kimliğini değiştirmeye çalışır.
Mevcut kimliği içinde sıkışmış Zama, ne yaşadığı Güney Amerika’daki İspanyol kolonilerinden İspanya’ya dönebilir ne de kolonilerde istediği hayatı yaşayabilir. Kendini adeta arafta hisseden Zama, ne iç aleminde dikiş tutturabilir, ne de dış alemde!
Bir metafor olarak nehir, istemediği balığı dışarı atmak üzeredir.
ZamaAntonio di Benedetto · Alakarga Sanat Yayınları · 201936 okunma
“Sevgi söğüt ağacının dalları gibidir; ağaç güçlü dallarından birini kaybettiğinde acı çeker, ama ölmez. Dahası bütün hayatını boşluğu dolduracak yeni dalın büyümesine adar”