Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tuğçe

346 syf.
·
Puan vermedi
·
53 günde okudu
O yıl yani 1979 yılı bir pazartesi günü başlamış ve bir pazartesi günü bitmiştir. Şahbaz bize bir hikâye anlatacak, anlattığı hikâyede kahramanlar gerçekten yaşadılar fakat adları, hikayeleri ve ekmiş oldukları acılar bambaşka olacak. Şahbaz bize bir hikâye anlatacak ve gerçek. Şahbaz kim? Şahbaz bu kadar hikâyeyi nereden biliyor? Şahbaz tek bir cinayet işlemeden cinayetlere nasıl ortak oluyor? Şahbaz kendisine neden farklı geçmişler yazıyor? Şahbaz kadına neden durmadan korkunç hikayeler anlatıyor? Bu sorularla kitabı bitirdim. Kitap henüz başlamamış 1979 yılından önce yaşanan bilinmeyen bir yerde bilinmeyen bir köyde lanetler ile başlıyor. Lanetler sürdükçe 1979 yılında gelişiyor filizleniyor. Kitap 1979 yılını iki farklı şekilde okurlarına sunuyor. İlk anlatılanda 1979 yılın başlamasıyla beraber Şahbaz bir kadın buluyor. Kadın ölüyor mu yaşıyor mu belli değil. Anlattığı her hikâyeyi Şahbaz o kadına anlatıyor. Kadın sadece Şahbazı duyuyor sadece hikayeleri dinliyor. Kadın küçükken merak ettiği ölümü şimdi bu kadar yakınken meyveler ve hikayeler ile ayakta duruyor. İkinci kısımda ise o yıl, o ay, o gün Türkiye’nin gündemini gazete kupürleri gibi anlatıyor. Ölen insanların ne için öldüğü nasıl öldüğü hikayesi olmadan karşımıza geçiyor. Kitabı okurken hissettiğim his ise ayrı bir yerde duruyor. İlk kez Mine Söğüt okuyanlar için hikayelerin aktarımı karışık gelecektir fakat Mine Söğüt’e alışmaya başlanıldığında hikaye artık sizi bulunduğunuz ortamdan başka yerlere sürüklemiş olacak.
Şahbaz'ın Harikulâde Yılı 1979
Şahbaz'ın Harikulâde Yılı 1979Mine Söğüt · Yapı Kredi Yayınları · 2018719 okunma
Reklam
224 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Sanat tarihi hakkında okuduğum ilk kitaptır. Okumamla beraber yeni meraklara kapı açmış oldu. Kitap Rönasans ve Borak dönemlerini konu alıyor ve bu dönemin belli başlı sanatçıların kısa hayatlarını ve eserlerini anlatıyor. Leonardo, Michelangelo, Caravaggio ve Bernini anlatılan sanatçılardır. Sanat tarihini merak edenler için ideal bir anlatımı bulunmakta. Yzar ilk kitabını terimlere boğmadan hikaye anlatır gibi anlatmış. Sanat tarihi hakkında hiç kitap okumamış fakat okumaya başlamak isteyen okurlar için oldukça başlangıç sayılabilecek kitabı tavsiye edebilirim. Keyifli okumalar dilerim.
Uygarlığın Ayak İzleri 1: Rönesans'tan Barok Dönem'e Sanat Dehaları
Uygarlığın Ayak İzleri 1: Rönesans'tan Barok Dönem'e Sanat DehalarıCelil Sadık · Epsilon Yayınları · 2019880 okunma
240 syf.
8/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Hasan Ali Toptaş harika bir anlatımıyla her kitabında olduğu gibi bu kitapta da okuru büyülüyor. Bunda sonrası spoiler olabilir. Okumayanlar için uyarımı yaptığıma göre şahsi düşüncelerimle anlatabilirim. Burada kitabi ‘’incelemek’’ gibi bir gayem yok. Tek yaptığım kitabın bende yarattığı düşünceleri ve duyguları yazıya dökmektir. Roman
Beni Kör Kuyularda
Beni Kör KuyulardaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 202010,2bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
752 syf.
9/10 puan verdi
·
27 günde okudu
Kitap hakkında ne yazsam hep bir eksik kalacağını düşünüyorum. Şimdiden sürçülisan ettiysem affola. Keyifli okumalar dilerim. Vedat Türkali 1960’ların Türkiye’sinde siyasi olayları bir aşk üçgeni ile harmanladığı ve karakterleri gerçekçi şekilde oluşturduğu bir kitaptır. Karakterlerden Kenan’ın kendisini acımasızca eleştirmesi ile başlayan kitap, Kenan’dan yaşça küçük olan Günsel’e aşık olması ile devam etmektedir. Kitap okuyucuyu olaylar içerisi kolayca sürüklemektedir. Kenan’ın eşi olan Nermin ve kızı Zeynep Kenan’ın kendisi ile olan hesaplaşmasından habersiz hayatlarını sürdürmekte. Kenan’a olan bakış açım ise kızgınlık ile acıma arasında gidip gelmekte. Kenan oldukça bencil, korkak ve yaşam içerisinde yerini bir hayli sorgulamakta, siyasi olaylarda ise oldukça pasif bir kişiliğe sahip. Aşık olduğu kadın Günsel genç, kendisine yer yer çok güvendiği yer yer hiç güvenmediği, siyasi olaylar içerisin aktif olmaktan çekinmeyen, rol modeli abisi olan bir kişiliğe sahip. Kenan ve Günsel’in aşkları ise doyumsuz, tutkulu ve sorunlarla dolu. Kitapta karakterlerin kendileriyle konuşmaları ise çok güzel şekilde işlenmiş. O dönemin Türkiye’sinde “şüphe” duygusu ise karakter üzerinde gezinmekte. Bencilliği, güvensizliği, kalp kırıklığını ve aşkı bu kadar güzel başka nasıl anlatılırdı kitap bilemiyorum. Okurken büyük keyif aldım. Tekrar belirmek isterim ki ne yazsam kitap hakkında hep bir eksik olacak hissi ile yazımı bitiriyorum.
Bir Gün Tek Başına
Bir Gün Tek BaşınaVedat Türkali · Ayrıntı Yayınları · 20195,2bin okunma
192 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Kitabın arka kapağında yazılan yazı da “ Simyacı’yı okumak, herkes daha uykudayken şafak vakti uyanıp güneşin doğuşunu izlemeye benziyor” notu ile sonlanıyor. Kitap ise bir masal edasında devam ediyor. Okudukça Simyacı’nın yolculuğuna tanıklık ediliyor. Kitabı okurken en çok Simyacının ne istediğini merak ettim. Hazineye ulaşmak mı hazinesine giden yolculukta tecrübe ettikleri mi ? Kafamda hazineyi neden bu kadar çok istediği sorusu dönüp durdu. Acaba yüreğinin sesini bastıramaması mı ? Çünkü çoban olmayı sadece keşfetmek, görmek, tanımak, bilmek isteği için tercih ettiğini anlatıyordu. Keşfetmek istediği için belki de hazine rüyasına girdi. Ama sık sık aklımdan geçen düşünce ise düşlerinin peşinden gitmenin mi yoksa düşü düşlemenin mi daha cazip olduğuydu. Ne çok beğendim ne hiç beğenmediğim diyeceğim bir kitap oldu. Masalsı olmasının yanında kitap okuyucu sıkmıyor. Yeni okuma alışkanlığı kazananlar için gayet keyifle okunacak bir kitap. Yalnız en önemlisi zaten bildiğiniz şeylerin görmezden geldiğimiz noktalarına değiniyor. Sürç-i lisan ettiysem affola. Keyifli okumalar dilerim.
Simyacı
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023207,6bin okunma